Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2567 E. 2019/3727 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2567
KARAR NO : 2019/3727
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/06/2017
NUMARASI : 2015/1013 Esas – 2017/624 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in sahibi bulunduğu … plakalı aracın müvekkilinin sahibi bulunduğu … plakalı minibüse 07.09.2014 tarihinde çarptığını, bu çarpma neticesinde müvekkilinin aracında maddi hasar meydana geldiğini, davalı araç sürücüsünün çarpmadan sonra olay yerinden kaçtığını, ancak aracının plakasını kaza mahallinde düşürdüğünü, kaza mahallini gören iş yeri kamera kayıtları izlendiğinde davalı aracın aşırı hızlı ve kontrolsüz bir şekilde çıkarak süratle müvekkilinin minibüsüne çarparak kaçtığının açıkça görüldüğünü, Bakırköy 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/122 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırdıklarını, bilirkişi raporunda araçta meydana gelen hasar bedelinin 9.558 TL maddi değer kaybının ise 3.000 TL olarak hesaplandığını, aracın onarım süresince çalıştırılamaması sebebiyle oluşan 89 günlük kazanç kaybının günlük 100 TL+KDV üzerinden hesap edilerek davacıya ödenmesine karar verilmesini, 9.558 TL hasar bedeli ve araçta meydana gelen 3.000 TL maddi değer kaybının kaza tarihinden itibaren işletilecek ticari reeskont avans faizi ili birlikte davalılardan alınarak müvekkile verilmesini, onarım süresince çalıştırılamaması sebebiyle günlük 100 TL+ KDV üzerinden hesaplanacak 89 günlük kazanç kaybının ticari reeskont faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile talebini toplam 14.370,50 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; değer kaybına ilişkin taleplerin dolaylı zarar niteliğinde olduğundan ZMSS sigortası teminatı dışında kaldığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3/m bendi gereğince dolaylı zarar tazminat taleplerinin de teminat dışında kaldığını, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili sigorta şirketinin ancak ZMMS Sigortası Genel Şartları B.2. maddesinde öngörülen şekilde belirlenecek gerçek zarar miktarından sorumlu tutulabileceğini, davacı tarafın bilirkişi aracılığıyla yapılan tespit raporunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddini savunduğu, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne, davacı araçtaki hasar bedeli 9.676,00 TL, değer kaybı 3.000,00 TL’nin davalı …’den 07.09.2014 kaza tarihinden; davalı … AŞ’den 23.09.2014 dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davacı araçtaki kazanç kaybı 1.050,00 TL’nin davalı …’den 07.09.2014 kaza tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, davacı araçla ilgili kazanç kaybı istemine ilişkin davalı … AŞ hakkında açılan davanın reddine, delil tespiti alacağına ilişkin davanın her iki davalı yönünden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkiline sigortalı araç sürücüsünün, kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu, davacının ise kazanın oluşumunda kusursuz olduğunun belirtildiğini, öncelikle kazanın meydana geldiği yerin kontrolsüz kavşak olduğunu, sigortalı aracın, davacıya ait araca göre sağdan kavşağa giren bir araç olduğunu ve davacının sigortalı araca geçiş önceliği tanımak zorunda olmasına rağmen davacının kavşakta geçiş önceliğine uymadığı ve kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunun sabit olmasına rağmen, davacının kusurunun bulunmadığı yönünde yapılan bariz hatalı ve sübjektif değerlendirmeler içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınması ve bu husustaki itirazların göz ardı edilerek eksik ve hatalı inceleme neticesinde kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, aracın değer kaybı hesaplanırken, aracın değerini çok büyük bir oranda etkileyen kullanılmışlık düzeyinin hesaplamada dikkate alınmadığını, raporda her ne kadar piyasa koşullarına göre hesaplama yapıldığı belirtilmişse de, bu hususta herhangi somut bir veriye yer verilmediğini, yalnızca (hatalı) formül hesabına göre takdiri bir miktar belirlendiğini, sigortalı aracın kullanım şekline göre faize hükmedilmesi gerekirken ticari reeskont faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, iki taraflı maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan hasar, değer kaybı ve kazanç kaybı tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece hükme esas alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunda, görüntü kayıtları incelenerek davalı yönünden 2918 sayılı Kanun’un 57/a, 81.maddeleri, davacı yönünden aynı Kanun’un 84/h fıkrası değerlendirilerek kusur oranının tespit edildiği görülmektedir. Bilirkişi raporunun dosyadaki bilgi ve belgelere uygun, gerekçeli ve denetlenebilir olduğu kanaatine varıldığından, bu rapora itibar edilerek karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin kusura yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir.Dosya kapsamında kazaya sebebiyet veren aracın malikinin gerçek kişi olduğu, malikin tacir olduğuna ve aracın ticari amaçla kullanıldığına dair bir bilgi veya belgeye rastlanmadığı anlaşılmakla aracın ticari niteliğinin bulunmaması ve olayın haksız eylem niteliği dikkate alınarak hükmedilen tazminata yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilmeden avans faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Hükme esas alınan 24/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda, aracın hasar boyutu katsayısı ile araç kullanılmışlık düzeyi katsayısına göre oranlama yöntemiyle araç kullanılmışlık düzeyi katsayısı dahil edilmeden hesaplama yapıldığı, ayrıca piyasa koşulları dikkate alınarak araçtaki değer kaybının 3.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Oysa poliçe tarihi itibariyle Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre davacının talep ettiği değer kaybı zararı belirlenirken yapılması gereken, aracın kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarına göre hasarsız haldeki 2. el değerinin belirlenmesi ve aracın tamir edilmesinden sonra, aracın yaşı, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alındığında yine serbest piyasa koşullarında 2. el değerinde ne kadarlık bir azalma olacağının belirlenmesinden ibarettir. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araçtaki değer kaybının tespiti hususunda yeniden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Dosya kapsamında davalı … aleyhine kazanç kaybı yönünden açılmış bir dava olmamasına rağmen mahkemece kazanç kaybına ilişkin davalı … yönünden davanın reddi kararı ile lehine vekalet ücreti hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu konuda istinaf talebi bulunmadığı nedenle bu husus eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiştir.Açıklanan nedenlerle, davalı …. vekilinin kusur dışındaki istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi karrının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4- Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı …. vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansıın yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/11/2019