Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2486 E. 2019/4079 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2017/2486
KARAR NO : 2019/4079
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI : 2015/1020 Esas – 2017/567 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilleri … ve …. oğlu … 19/07/2015 tarihinde sürücüsünün … olduğu … plakalı aracın çarpması sonucu vefat ettiğini, murise çarpan aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu, davalı tarafın tamamen kusurlu olduğunu, murisin kusurlu olmasının dahi davalı … şirketinin ZMMS poliçesi gereğince sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, davanın 6100 sayılı HMK’nun 107.maddesine göre, belirsiz alacak davası olarak açıldığını, yargılama sırasında toplanacak delillerin hesap bilirkişisinden alınacak rapora göre kesin belirlenecek tazminat tutarının harcı yatırıldıktan sonra dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi düzenleyen bir sigorta kooperatifi olduğunu, huzurdaki davada tazminat talebinde bulunan taraf, kendi kusursuzluğu oranında zararlarının tazminini isteyebileceğini, bu nedenle kusur oranının tespiti gerektiğini, müvekkil … zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olduğunun ispatı gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davacıların davasının kabulüne, destekten yoksun kalma tazminatı olarak belirlenen 15.968,26 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı …’a verilmesine, destekten yoksun kalma tazminatı olarak belirlenen 19.276,54 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı …’a verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde öne sürdükleri hususların hiçbirinin mahkemece dinlenmediği, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran, davanın kabulüne ilişkin kararın bozulmasını – kaldırılmasını talep ettiklerini, 25.03.2017 tarihli hesap bilirkişinden alınan raporda çocuklar 20 yaşından önce de ailelerine yardım ve hizmet ederek destekte bulunduklarını, hesap bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların da sayın yerel mahkemece dikkate alınmadığı, müvekkilinin kazada kusuru dahi olmayan 5 yaşındaki oğulları ehliyet yazılı sınavını dahi geçemeyen, ehliyeti dahi olmayan, aşırı hız yapan dikkatsiz ve kusurlu bir sürücünün ona çarpması sonucu öldüğünü, müvekkillerinin lehine daha fazla miktarda destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerekirken müvekkilinin davacı … için 15.968,26 TL, müvekkilim davacı … için 19.276,54 TL tazminat miktarına hükmedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kaza sebebi ile yapılan kusur değerlendirmesi dosya kapsamına uygun düşmediğini, kaza sonucu vefat eden çocuk olduğundan anne ve babası gözetimi altında olması gerekirken taşıt yoluna yakın vaziyette tek başına bırakıldığı anlaşıldığından karşı yanın kendi kusuruna dayalı tazminat isteklerinin müvekkile karşı ileri sürülmesi hukuka uygun düşmediğini, hükme esas alınan aktüerya raporu gerçek zarar kuralına uygun olmadığı gibi hesaplama esasları da gerçek duruma uygun değerlendirilmediğinden fahiş sonuçlara ulaşıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporda müteveffanın 20 yaşında çalışmaya başlayacağı 22 yaşında askerlik yapacağı 27 yaşında evleneceği 30 yaşında 1.çocuğu olacağı ve 32 yaşında 2. çocuğu olacağı varsayımı ile hesap yapıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporu 25.03.2016 tarihinde hazırladığı için aktif dönemde 2016 yılına ait asgari ücretler üzerinden hesaplama yapıldığı, bilirkişi raporunda yetiştirme masrafı müteveffanın babasının müteveffaya desteği gelirinin evli, eşi çalışmayan 3 çocuk asgari ücreti üzerinden ilk 8 yıl 1/7 pay oranı ile sonraki 5 yıl 1/6, sonraki 2 yıl 1/5 pay oranları ile hesaplanarak Anne ve Baba destek tazminatlarından tenzil edildiği, bilirkişi raporunda, anne ve baba için bakiye ömür hesabı kaza tarihindeki yaşları esas alınarak hesaplandığı ve anne için 2048 yılı ve baba için 2052 ile tazminat hesabı sonlandırıldığı, yapılan hesaplama sonucunda 10.000-TL dolaylarında ciddi bir fark ortaya çıktığı, ıslah dilekçesi kendilerine tebliğ edilmediği, dosya kapsamında ıslah harcının ikmaline ilişkin ödeme bilgisine rastlanılmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından davacıların murisinin 19/07/2015 tarihinde dava dışı sürücü …. kullandığı ve davalı … şirketine ZMSS ile sigortalı olan … plakalı aracın çarpması sonucu vefat ettiği, olay nedeniyle vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır.İlk Derece Mahkemesince, verilen kararın gerekçesinde “..tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ileri sürdükleri deliller, ıslah dilekçesi, davacıların müteveffa ile yakınlık ve mirasçılık ilişkilerini gösterir nüfus kayıtları hükme esas almaya elverişli ve yeterli aktüer bilirkişi rapor ve içerikleriyle değerlendirilerek..” diye belirterek aktüer raporda belirlenen destekten yoksun kalma tazminat bedeli olan davacı … için 15.968,26 TL, davacı … için 19.276,54 TL tazminatların dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacılara verilmesine dair karar vermiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde harca esas değeri 3.000,00 TL olarak göstermiş, davasını 6100 sayılı HMK’nın 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açtığını açıklamıştır. İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında belirttiği ıslah dilekçesi dosya içerisinde, Uyap sisteminde bulunmadığı ve ıslah harcının da yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemece öncelikle gerekçeli kararda sözü edilen ıslah dilekçesi var ise dosyaya eklenmesi ve davacı tarafa kesin süre verilerek ıslah harcını tamamlatılması, aksi takdirde davacının dava dilekçesinde harca esas değeri 3.000,00 TL olarak belirttiği ve buna göre de harç yatırdığı anlaşılmakla, HMK’nın 26.maddesi gereğince, hakimin talepten fazlaya karar veremeyeceği ilkesi göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde talepten fazlaya karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince, davanın yeniden görülmesi için İlk Derece Mahkemesine iadesine, kabule göre de diğer istinaf itirazları hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/12/2019.