Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2423 E. 2018/1408 K. 24.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2423
KARAR NO : 2018/1408
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/07/2017
NUMARASI : 2017/3346 D.İş, 2017/3346 D.İş Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ: 24/10/2018
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Başvuru sahibi vekili başvuru dilekçesi ile 24/09/2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında, sigortalı-araç sürücüsü …’ın vefat ettiğini, sigorta şirketince taleplerinin haksız bir şekilde reddedildiğini, mütevaffanın vefatı ile eşi, annesi, sonradan doğan çocuğu ve kardeşlerinin müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere eş … ve çocuk …için 500,00 TL, anne için 100,00 TL ve kardeşlerin her biri için 50,00’şer TL olmak üzere toplam 1.600,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, bilahare ıslah dilekçesi vererek talebini bilirkişi raporu doğrultusunda eş için 203.138,86 TL’ye, çocuk için 74.621,79 TL’ye, anne için ise 12.239,35 TL’ye yükseltmiştir.
Karşı taraf sigorta vekili cevap dilekçesinde, öncelikle ölenin ehliyetinin dosyaya sunulmasının gerektiğini, kazaya karışan aracın, müvekkili nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı olduğunu, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartları’na göre sürücünün %100 kusuru ile meydana gelen kazada davacıların talebinin reddinin gerektiğini, davacı kardeşlerin birbirlerine desteklik durumlarının olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere sigortalı araç sürücüsünün kusurunun saptanması açısından ceza dosyasının sonucunun beklenmesini, sorumluluklarının poliçedeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın zararını ispatlaması gerektiğini, hesaplamada TRH-2010 Yaşam Tablosu’nun ve %1,8 teknik faizin kullanılması gerektiğini, yeniden evlenme olasılığının TÜİK verilerine göre hesaplanması gerektiğini, SGK tarafından bağlanan maaşın peşin değerinin yarısının indirilmesinin gerektiğini, zarar görenlerin birden fazla olması durumunda teminatın paylaştırılması gerektiğini, faizin en erken dava tarihinden başlatılması gerektiği belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti, müteveffanın kardeşleri olan başvuru sahiplerinin taleplerinin reddine, eş, çocuk ve anne açısından ise ıslah ile artırılan taleplerin kabulü ile eş …. için 203.138,86 TL, çocuk … için 74.621,79 TL, anne … için ise 12.239,35 TL olmak üzere toplam 290.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 13/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile başvuru sahiplerine ödenmesine karar vermiştir.
Davalı tarafça karara itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, davalı tarafın itirazını kısmen kabul ederek eşin yeniden evlenme olasılığı nedeniyle %22 indirim yapılarak eş için 183.596,76 TL, çocuk için 86.465,53 TL, anne için 14.181,94 TL olmak üzere toplam 284.244,23 TL destekten yoksun kalma tazminatının 13/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile başvuru sahiplerine ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı tarafın istinaf başvurusu; ehliyetsiz araç kullanarak kendi ölümüne sebebiyet veren müteveffanın mirasçılarının bu davayı açmakta hakkı olmayacağı, zira alacaklı borçlu sıfatının birleştiği, ehliyet hususunda inceleme yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu, davacıların talebinin, kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMSS Genel Şartları’na göre teminat dışı olduğu, hak sahibi olduğu belirtilen erkek çocuk için 25 yaşına kadar hesaplama yapılmasının, hesaplamada TRH_2010 yaşam tablosu yerine PMF tablosunun uygulanmasının ve yeniden evlenme olasılığında TÜİK verilerinin nazara alınmamasının hatalı olduğu yönlerine ilişkindir.
Başvuru sahibi … (anne) açısından yapılan ön inceleme sonucunda;
5684 sayılı Sigortacılık Yasasının 30/12. maddesinde, Sigorta Tahkim komisyonlarının itiraz üzerine verdikleri 40.000,00 TL’yi geçmeyen kararların kesin olduğu hükme bağlanmıştır.
İhtiyari dava arkadaşı durumunda olan davacı … açısından dava değeri kesinlik sınırının altında kaldığından, bu davacı yönünden, davalı tarafın istinaf isteminin HMK’nın 352. maddesi gereğince miktar itibariyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer başvuru sahipleri (eş ve çocuk) açısından esastan yapılan inceleme sonucunda ;
Dava, tek taraflı trafik kazası sonucu ölen sürücünün eş, çocuk, anne ve kardeşleri tarafından, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı tahsili istemine ilişkindir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, aynı kanunun 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir.
Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10. maddesi ile 12/08/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartlar C.11 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Somut olayda, poliçenin ZMMS Genel Şartlarının yürürlüğe girdiği tarihten sonra tanzim edilmiş olduğu görülmektedir.
Başvuru ile başvuru sahiplerinin desteği sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araçla tam kusurlu ve tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında ölmesi sonucu destekten yoksun kaldıkları iddiası ile başvuru sahipleri, murisin kullandığı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası olan davalı şirketten destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuşlardır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak, üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacı ya da güvence hesabının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında mutlaka ölen kişinin üçüncü bir kişi olması gerekir. İşletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücünün üçüncü kişi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Yine genel şartların A.6. maddesi (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle sürücünün asli kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nun da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerini sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında bulunmamasına göre, başvuru sahiplerinin desteklerinin kusuruna denk gelen destek tazminatını talep etme hakları bulunmamaktadır.Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigortası Genel Şartlarının yürürlük tarihinden sonraki kazalarda, bu tarihten sonra düzenlenen poliçeler ile ilgili verdiği kararlar da bu yöndedir.
Bu nedenlerle, başvuru sahipleri … ve …’ın başvurularının reddine karar vermek gerekirken kabulü yönünde verilen karar hatalı bulunmuş, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak başvuru sahipleri … ve …’ın başvurularının reddine dair yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
A-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun başvuru sahibi … açısından kesinlik nedeniyle HMK’nın 352. maddesi gereğince REDDİNE,
B-Davalı tarafın istinaf başvurusunun diğer başvuru sahipleri … ve … açısından KABULÜ ile HMK’nun 353/1-b/2 maddesi gereğince Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararın kaldırılarak ESAS HAKKINDA YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davalının, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı yaptığı itirazın KABULÜNE, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararın KALDIRILMASINA,
Başvuru sahiplerinin BAŞVURULARININ REDDİNE,
2-Başvuru sahipleri tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan gider avansının mahkemece yatırana iadesine,
Davalı … şirketi tarafından itiraz nedeniyle yapılan 4.357,50 TL itiraz başvuru ücretinin başvuru sahiplerinden alınarak davalı … şirketine verilmesine,
3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına, yatırılmış harçların mahkemece yatırana iadesine,
4-Davalı vekil ile temsil edilmiş olduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. ve Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesine göre reddedilen kısım üzerinden 1/5 oranda hesaplanan 4.062,77 TL vekalet ücretinin başvuru sahibi …’tan, 1.711,68 TL vekalet ücretinin …’tan alınarak davalıya verilmesine,
B- İstinaf Başvurusu Açısından;
1-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3- İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 18,00 TL posta masrafından ibaret istinaf yargılama giderinin başvuru sahiplerinden alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 5684 sayılı Yasanın 30/12., 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.26/10/2018.

KARŞI OY

Dava, ZMSS poliçesi kapsamında trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın, davacıların miras bırakanı sürücü …’ın sevk ve idaresindeyken, %100 kusurlu olarak 24/09/2015 tarihinde tek taraflı kaza yapması sonucu, …’ın vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti, davacılar …, … ve …’ın taleplerinin kabulüne, diğer davacıların taleplerinin reddine karar vermiştir. Davalı tarafça Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, davalı tarafın itirazının kısmen kabulüne, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının düzeltilmesine, davacılardan …, … ve …’ın dava ve taleplerinin kısmen kabulüne, … için 182,486,76 TL, … için 86.465,53 TL ve … için 14.181,94 TL olmak üzere toplam 284.244,23 TL destekten yoksun kalma tazminatının 13/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin 5.755,77 TL’lik kısmın reddine, diğer davacılar hakkındaki talep ve davanın reddine karar vermiştir.
Davalı vekili, ZMSS Genel Şartları’nın A.6.d maddesi gereğince, kazanın müteveffanın %100 kusuru ile meydana gelmesi nedeniyle, davacıların tazminat taleplerinin teminat dışında kaldığını, buna rağmen tazminat taleplerinin kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
24/09/2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı ölümlü trafik kazasında, müteveffa …’ın asli ve tam kusurlu olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, TBK.’nun 53/3. maddesinde, ölüm halinde uğranılan zararlar arasında gösterilmiştir.
Araç sürücüsü miras bırakanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür.
Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları ).
Dava konusu olayda, davacılar desteğinin sevk ve idaresindeki araçla meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat ettiği, davacılar, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulunduklarından, miras bırakanın kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, belirlenen tazminattan davalı … şirketinin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça, Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/c,g,h ve Trafik Sigortası Genel Şartlarının A.6.c ve d maddeleri uyarınca, destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin, trafik sigortası teminatı dışında bırakıldığı ileri sürülerek, bu husus istinaf sebebi yapılmış ve saygın çoğunluk tarafından bu iddia kabul görmüş ise de; 2918 sayılı Kanun’un 90. Maddesi, 6704 sayılı Kanun ile değişikliğinden önce, ” Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde olup, değişiklikten önce, tazminat hesabının Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. Maddesine göre, destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451. Maddesine göre, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
2918 sayılı KTK’nın 95. Maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
01/06/2015 tarihli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri teminat dışında bırakılmış ise de, Genel Şartlar hükümlerinin, kanunlara ve yerleşik yargı kararlarına aykırı olamayacağı, 6704 sayılı Kanun ile değişiklikten önce, Karayolları Trafik Kanunu’nda teminat dışı bırakılmayan bir hususun, Genel Şartlar ile teminat kapsamı dışına çıkartılmasının mümkün olmadığı, yasanın emredici hükümlerine aykırılık olması halinde, Genel Şartlar’a göre değil, kanunun emredici hükümlerine göre karar verilmesi gerekmektedir.
26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile, 2918 sayılı KTK’nın 92. Maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan bu değişiklik ile, teminatın kapsamına yönelik, Genel Şartlar’da düzenlenen hükümler, uygulanabilir hale gelmiştir. Dolayısıyla, ancak bu tarihten sonra meydana gelen olaylarda, Genel Şartlar’da yer alan teminatın kapsamına ilişkin ilkelerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda, kaza ve poliçe tarihi, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanun’dan öncedir. Başka bir deyişle, ZMSS poliçesi 08/09/2015 tarihinde düzenlenmiş, davaya konu trafik kazası ise 24/09/2015 tarihinde meydana gelmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi itibariyle davacılar … ve …’ın, destekten yoksun kalma tazminatı talepleri ZMSS teminat kapsamı içerisindedir. Başka bir deyişle, başvurunun kabulüne karar veren Uyuşmazlık Hakem Heyeti ve dolayısıyla davalı tarafın itirazının reddine karar veren İtiraz Hakem Heyeti’nin kararı usul ve yasaya uygundur.
Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı tarafın, davacılar … ile … haklarındaki istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanısında olduğumdan saygın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.17/12/2018