Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2399 E. 2019/238 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2399
KARAR NO : 2019/238
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 19/07/2017
NUMARASI : 2016/323 Esas – 2017/696 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların sürücüsü, maliki ve sigortacısı olduğu aracın 17/09/2006 tarihinde yaya olarak yolun karşısına geçmeye çalışan müvekkili davacıya çarptığını, meydana gelen kazada müvekkiline yüklenecek herhangi bir kusur olmadığını, araç sürücüsünün hakkında açılan ceza davası sonucunda mahkumiyet ile cezalandırıldığını, davacının Kartal Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen raporda %42 oranında özürlü olduğunun belirlendiği, bu nedenle davacının iş gücü kaybı nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 50.000,00 TL manevi tazminatın ise … dışındaki diğer davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın üzerinden geçen zaman nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığını, davaya konu kazadaki kusur durumunun ATK raporu ile belirlenmesi gerektiğini, davacının daha önce yaptığı başvuru neticesinde 15/10/2015 tarihinde 33.921,00 TL ödendiğini ve sorumluluklarının kalmadığını, davacının maluliyete ilişkin iddialarının rapor ile belirlenmesi ve gelirini de belgelerle kanıtlaması gerektiğinden bahisle davanın öncelikle zamanaşımı kabul görmediği takdirde de esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar …. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya ilişkin olarak kaza tarihine göre belirlenen 8 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davanın reddine karar verilmesini, kazadaki asli kusurun davacıya ait olduğunu ayrıca kazaya karışan sürücünün davacının asli kusuru ile sebebiyet verdiği kaza neticesinde kendisini toparlayamadığını ve çalışamadığını davacının aksine kendisinin zararının doğduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından, “Davanın zamanışımı nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece zamanaşımının başlangıcı hususunda hatalı karar verildiğini, müvekkilinin 31/01/2013 tarihinde Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinden özürlü sağlık raporu aldığını, kesin zararın öğrenildiği tarihin bu raporun alındığı tarih olması gerektiğini, bu durumda zamanaşımının dolmadığını ayrıca davalı sigorta şirketi tarafından 15/10/2015 tarihinde müvekkilinin banka hesabına havale yapılmasıyla zamanaşımının kesildiğini ve yeniden bir süre başladığını bu durumda zaman aşımı dolmadığından İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davalı … maliki olduğu … tarafından … poliçesi ile sigortalı bulunan …plakalı aracın, davalı … sevk ve idaresindeyken yaya olan davacıya çarpması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. 5237 sayılı TCK’nın 89.maddesinde düzenlenen ve somut olayda eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza zamanaşımı süresi aynı Kanun’un 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için 8 yıllık zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. (HGK’nın 15.11.2000 gün ve 2000/21-1609, 2000/1699 EK sayılı kararı, 4.HD 13.05.1980 gün ve 1980/3493-6206 EK sayılı kararı).Somut uyuşmazlıkta yaralamalı trafik kazası 17/09/2006 tarihinde gerçekleşmiş; Dava ise 18/03/2016 tarihinde açılmıştır. İlk Derece Mahkemesince davacının kaza tarihinden sonra trafik kazasına bağlı olan maluliyet durumunda “zaman içerisinde gelişen bir durum olup olmadığı” yönünde açıkça tespit veya değerlendirme içeren rapor alınmaksızın davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu durumda, kaza nedeniyle davacının gördüğü tüm tedavilere ilişkin belgelerin ilgili kurum ve kuruluşlardan temin edilerek, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ndan veya bir üniversite hastanesinin adli tıp anabilim dalı bölümünden, davacıda bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavisinin ne zaman sona ereceği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konusunda rapor alındıktan sonra, gelişen durumun olup olmadığı da dikkate alınarak, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının değerlendirilmesi ve zamanaşımı defi hakkında karar verilmesi gerekirken bu araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden tarafa iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/02/2019.