Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2384 E. 2019/3926 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2384
KARAR NO : 2019/3926
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/09/2017
NUMARASI : 2017/4389 D.İş Esas – 2017/4382 D.İş Karar
DAVA : Bakıcı Gideri Tazminatı
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle; 25/06/2014 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … kullandığı … plakalı araçların karıştığı trafik kazası sonucu davcının ağır yaralandığını, Kandıra Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/34 Esas sayılı dosyasında kusura ilişkin raporda … plakalı sürücüsünün asli kusurlu … plakalı motosiklet sürücüsünün tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, davacının kusursuz olduğunu, … plakalı aracın ZMSS poliçesinin davalı … tarafından yapıldığını, sigorta şirketine yapılan başvuruya cevap verilmediğini, kaza nedeniyle alınan engelli sağlık kurulu raporuna göre, davacının %74 oranında özürlü olduğunu, müvekkiline poliçede yer alan tedavi giderleri teminatı kapsamında bakıcı gideri olarak herhangi ödeme yapılmadığını belirterek tedavi gideri teminatı kapsamında şimdilik 41.000,00 TL bakıcı giderinin hasar dosyasının açıldığı tarihten 8 gün sonrasında başlayacak avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı talebini ıslah ile 268.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olacağını, öncelikle dosyada kusur tespiti yapılmasını gerektiğini, kaza tespit tutanağında sigortalı aracın kazaya karışmış olduğunun da belirtilmediğini, tutanakta da kaza kusur tespitinin de yapılmadığını, bu nedenle ATK’dan kusur raporu alınması gerektiğini, yine Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden maluliyet raporu alınması gerektiğini, hesaplama da asgari ücretin esas alınması gerektiği, davacının bakıma muhtaç olup olmadığının maluliyet raporu dışında ayrıca alınacak bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerektiğini, malul kalan kişinin hem bakım ihtiyacını karşılayan kişinin yaşı, evlilik durumu, sosyal ekonomik durumunun tazminat takdirinde esas alınması gerektiğini, ayrıca trafik kazası sırasında davacı sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğundan kazada hatır taşıması mevcut olduğundan indirim yapılması gerektiğini, kazaya karışan araç ticari araç olmadığından avans faizi talep edilemeyeceği ve aleyhe hüküm kurulması halinde vekalet ücretinin 1/5 oranında verilmesi gerektiğini talep etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti, “Başvuru sahibinin talebinin kabulüne 268.000,00 TL bakıcı gideri tazminatının … A.Ş.’den alınarak başvuru sahibine ödenmesine, alacağın 07/01/2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ” karar verilmiş bu karara davalı … tarafından itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, “itirazın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete sigortalı aracın asli (%75) olduğunu tespit ve bu kusur oranına göre yapılan tazminat hesaplaması hukukun aykırı olduğunu, ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmadan verilen kararın kaldırılması gerektiğini, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda olayın iki ihtimalli olarak değerlendirdiğini, ceza mahkemesinde olayın motosiklet sürücüsü Harun’un ifadesinde belirttiği şekilde meydana geldiği kanaatiyle sigortalı aracın asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı ancak motosiklet sürücüsünün ifadesine göre, araç yola katılım manevrası yapmadan kaza gerçekleştirdiği takdirde davacının araca binmiş olması gerektiğini, oysa sigortalı araç sürücüsü ve yolcuların ifadesine göre, davacının henüz araca binmeden kazanın meydana geldiğini, davacıdaki yaralanma şekline göre de davacının araca binmeden kazanın gerçekleşmesi halinde mümkün olduğunu, maluliyetin %74 oranında kalması da eğer kaza araç içerisinde ön koltukta oturduğunda meydana gelseydi bu oranda malul olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, yine kusur raporu ekinde yer alan krokide sanığın ifadesine göre oluşturulduğu diğer yolcuların ve sürücünün ifadeleri doğrultusunda ve davacının maluliyet oranı dikkate alınarak yeniden kusur raporu alınması taleplerinin de İHH tarafından reddedildiğini ve bu nedenle de kararın kaldırılması gerektiğini, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının raporunda davacının sürekli bakım ihtiyacı olduğuna yönelik bir tespitin yapılmadığını, tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, müvekkil şirket aleyhine tam vekalet ücreti hükmedilmesinin yasaya ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava trafik kazasından kaynaklanan bakıcı gideri tazminatına istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İtiraz Hakem Heyetince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 25/06/2014 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … kullandığı davalı şirkete ZMSS sigortalı … plakalı araçların karıştığı trafik kazası sonucu davacının ağır yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle bakıcı gideri tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde hakimin, tazminatın kapsamını, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiştir. Dosya içerisinde mevcut olan kolluk ifadelerine göre araçta yolcu olarak bulunan davacı ile araç sürücüsünün arkadaş oldukları, birlikte tatile gittileri anlaşılmakta ise de sürücü ile taşınanın sadece arkadaş olmaları hatır taşımasının kabulü için yeterli olmayıp taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Somut olayda, davacı ile sürücünün arkadaş oldukları anlaşılmakta ise de dosyaya getirtilen ceza dosyası kapsamındaki şüpheli, müşteki ve tanık beyanlarından, taşımanın davacının veya sürücünün çıkarına olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Taşımada sürücünün menfaatinin bulunmadığı iddiası davalı tarafça ispat edilememiştir. Bu halde, belirlenen tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmamasında yargısal uygulamalara, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen ve hükme esas alınan maluliyet raporunda açıkça davacının sürekli bakım ihtiyacı olduğu tespit edilerek bildirildiğine göre davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazı bakımından değerlendirme yapıldığında; Dosya da alınan bir kusur raporu bulunmadığı halde aktüer bilirkişi tarafından resen sigortalı araç sürücüsü % 75 oranında kusurlu kabul edilerek bakıcı gideri hesaplanmıştır. Aynı olay nedeniyle Kandıra Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/34 Esas sayılı dosyasında kusura ilişkin 19/11/2015 tarihli … ATK Trefik Kürsüsü raporunda olayın sanık sürücü … anlattığı şekilde gerçekleşmiş olması durumunda sanık sürücü … kusursuz, … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu, müşteki yaya …’ın kusursuz; olayın tanık … anlattığı şekilde gerçekleşmiş olması durumunda sanık sürücü … asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsünün kusursuz, müşteki yaya …’ın kusursuz olduğunun bildirildiği; talimat yazılarak İTÜ Trafik Kürsüsünden oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan kusur raporunda ise otomobil sürücüsü …. asli kusurlu, sanık sürücü Harun Üstün’ün tali kusurlu, yaya …’ın kusursuz olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bunun yanında ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararında karşı sürücü … hakkında “tam ve asli derece kusurlu” olduğu kabulü ile mahkumiyet kararı verilmiş olup bu dava kusur oranı açısından değil ise de maddi olgular bakımından hukuk mahkemesini/Sigorta Tahkim Komisyonunu bağlayacaktır. Bu nedenle ceza mahkemesinde kesinleşen maddi olgular nazara alınarak kusurun oransal olarak belirlenmesi için ara karar kurularak kusur raporu alınması ve belirlenen kusur oranına göre aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak davalı … şirketinin kusuru oranında tazminattan sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken kusur oranı belirlemek konusunda uzmanlığı bulunmayan aktüer bilirkişi tarafından yapılan kusur oranı belirlemesi ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Kabule göre de; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/02/2018 tarih, 2015/6820 E. ve 2018/493 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasında (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu durumda Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda belirtilen nedenlerle kabulü ile Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,5-İstinaf yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, gider avansından artan kısmın iadesine, 6-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı …. tarafından tehir-i icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … Bankası A.Ş. Moda … Şubesinin 11/09/2017 tarih ve … numaralı 372.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalıya iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/12/2019