Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2371 E. 2019/611 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2371
KARAR NO : 2019/611
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 10/11/2016
NUMARASI : 2014/280 Esas 2016/752 Karar
DAVA : Araç Mülkiyetinin Tespiti ve Tescili
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin …. plaka sayılı ticari aracını … aracılığı ile davalı …’a 02/07/2014 tarihinde kiraya verdiğini, 22/07/2014 tarihinde İstanbul …. Noterliğinin müvekkilini arayarak aracın müvekkilinin tanımadığı kişilerce sahte evrak düzenlenerek satılmaya çalışıldığını bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilinin aynı gün İstanbul C.Başsavcılığına gönderilmek üzere Trabzon C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, bilahare aracın 21/07/2014 tarihinde İstanbul …. Noterliğinde, sahte nüfus cüzdanı ve satış vekaletnamesi kullanılarak … satıldığının tespit edildiğini, sahte belge ve vekaletnameyle yapılmış olan bu satışın geçersiz olduğunu belirterek, satışın iptali ile aracın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin söz konusu aracı internet sitesi üzerinden tanıştığı …’tan noterde satın aldığını, alım satım işleminde sahte kimlik kullanılmış ise müvekkilinin bu hususta bir bilgi sahibi olmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle: İstanbul’da hiç ikamet etmediğini, dava dilekçesinde bildirilen adresinin doğru olmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen … plakalı aracın satımı ile bir alakasının bulunmadığını, davacının ve diğer davalıların adlarını ilk defa bu dava nedeni ile duyduğunu, bundan yaklaşık 10 yıl önce kimliğini kaybettiğini, bu hususta polis karakoluna müracaatta bulunduğunu, kimliğinin kullanılarak adına böyle bir işlemin yapılması nedeniyle Isparta C.Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda: “Davanın kabulü ile … plakalı aracın satışına ilişkin tüm işlemlerin iptaline, trafik kaydının 22/07/2014 tarihli satıştan önceki hale getirilmesine ve davacı adına tespit ve tesciline” karar verilmiş, karara karşı davalılar … ile … istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, sözlü yargılamanın yasaya uygun yapılmadığını, harcın eksik yatırıldığını, harç tamamlanmadan davanın yürütülmesinin hatalı olduğunu, ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin aracın mülkiyetini iyi niyetle iktisap ettiğini, yerel mahkemenin aracın bedelini iade etmek koşuluyla aracın iadesine karar vermek yerine sadece davanın kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin aracın satış ilanını internetten gördüğünü ve diğer davalı … ile iletişime geçtiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Isparta’da ikamet ettiğini, on yıl önce kimliğini kaybettiğini, buna ilişkin karakola müracaat ettiğini, İstanbul’da hiç bulunmadığını, dava konusu edilen hiçbir evrak, sözleşme vs belgede imzasının bulunmadığını, muhtemelen kaybedilen kimliği ile işlem yapıldığını, kaybedilen kimliği ile işlemler yapıldığını öğrenir öğrenmez suç duyurusunda bulunduğunu, mahkeme kararının hüküm kısmında kendisinin diğer davalılardan ayrı tutulmadığını, olaylarda kendisinin hiçbir kusur ve sorumluluğu bulunmadığından kendisi açısından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, sahte belgelerle satış ve devir işlemleri yapıldığı ileri sürülen aracın mülkiyetinin tespiti ve davacı adına tescili istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Somut uyuşmazlıkta davacı, kendisine ait olup kiraya verdiği aracının sahte belgelerle satışının ve devrinin yapıldığı iddiasıyla aracın malikinin kendisi olduğunun tespitini ve kendisi adına tescilini istemektedir. Bu haliyle dava, mutlak ticari davalardan değildir. Ancak, ticaret mahkemesince dava, -dava konusu aracın ticari olarak işletilen taksi olması nedeniyle- nispi ticari dava olarak ele alınıp yargılama yapılmıştır. Oysa nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Buna göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gerekir. Bu iki şart birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Somut olayda davanın konusu her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmayıp davanın tarafları da tacir değildir. Dava konusunun “ticari taksi” olması, anılan kurallar ışığında, davanın ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bu halde, -görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olması nedeniyle- mahkemece davanın dava şartı (görev) eksikliğinden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davalı … Gaz vekilinin ve davalı …’ın istinaf başvurularının kabulüne, HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … vekilinin ve davalı …’ın istinaf başvurularının KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-Davalı … ve davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- İstinaf talep edenler tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın ilgilisine iadesine,6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemece yeniden yapılacak yargılamada verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/04/2019