Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2277 E. 2018/1739 K. 14.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2277
KARAR NO : 2018/1739
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI : 2015/385 Esas 2017/379 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2018
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine sigortalı bulunan davacıların murisi …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın 02.04.2011 tarihinde tek taraflı trafik kazasında …’un vefat ettiğini, davacıların …’un desteğinden yoksun kaldıklarını, müvekkili …’un ev hanımı olduğunu ve çalışmadığını, bu nedenle tek geçim kaynaklarının müteveffa …. olduğunu belirterek davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden başlayarak işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere, kaza tarihi itibariyle, bedeni zararlarda azami 200.000,00 TL ile sınırlı bulunduğunu, davacıların murisi …’un kaza esnasında ehliyetsiz olarak araç kullandığının tespit edildiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartının B.4. maddesinde, sigortacının sigortalısına rücu hakkının doğacağına dair hükme göre; kazanın sürücü belgesi olmayan kişinin araç kullanmasından kaynaklanması halinde müvekkili şirketin genel şartlar çerçevesinde sigortalısına rücu hakkının doğacağını, böylelikle alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide birleşmesi halinde borcun sona ereceğini, davacıların müteveffanın yasal mirasçıları olmaları nedeniyle murisin hak ve borçlarından sorumlu olduklarını, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi; dava açılmasına sebebiyet vermediklerinden yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacı …’un davasının kabulü ile: 143.844,26 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine; davacı …’un davasının reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile: 02.04.2011 tarihinde, müvekkili şirkete sigortalı davacıların murisi …un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın tek taraflı olarak karıştığı kazada davacıların murisi …’un vefat ettiğini, müteveffanın ehliyetsiz olarak araç kullandığını, İlk Derece Mahkemesi tarafından eksik inceleme ile hatalı verilen hükmün kaldırılmasını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartının B.4. maddesinde, sürücünün ehliyetsiz araç kullanması durumunda, sigortacının 3. kişilere ödemiş olduğu tazminatı sigortalısına rücu edebileceğinin belirtildiğini, bu nedenle alacaklı-borçlu sıfatının birleştiğini, bu nedenle müvekkili şirketin tazminat sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle ZMS sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi uyarınca davalının istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:
Davalı tarafından Genel Şartlar’a dayanılarak murisin ehliyetsiz olması nedeniyle rücu şartlarının oluştuğu, bu şekilde alacaklı-borçlu sıfatlarının birleştiği gerekçesiyle davanın reddi gerektiği ileri sürülmüştür. Oysa, kaza ve poliçe tarihinde geçerli Genel Şartlarda da “ödemede bulunan sigortacısı…” ibaresi ile açıkça ifade edildiği üzere, bir edimin rücu edilebilme şartlarının değerlendirilebilmesi için öncelikle o edimin ifa edilmesi gerekmektedir.
Kaza ve poliçe tarihinde geçerli Genel Şartlar ile yargısal uygulamalar itibarıyla, davacı ….’un ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açmış olmasına, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacak olmasına, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, bu hususun desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecek olmasına göre, zarar gören üçüncü kişi sıfatıyla davalı sigorta şirketinden zararlarının tazminini talep eden davacıya karşı, eldeki davada, rücu iddiası ileri sürülemez. Çünkü davalının ileri sürdüğü alacak hakkı, davacının destekten yoksun kalma tazminatı hakkından sonra ve onun doğumuna bağlı olarak doğan bir haktır. (Yargıtay 17. H.D., 08/12/2015 tarih, 2014/3061 Esas, 2015/13605 Karar sayılı kararı)
Bu itibarla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-HMK’nın 353/1-b/1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 9.826,00 TL harçtan peşin alınan 2.457,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.369,00 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyizi kabil olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.14/12/2018