Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2229 E. 2019/3664 K. 31.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2229
KARAR NO : 2019/3664
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/06/2017
NUMARASI : 2016/1 Esas – 2017/735 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 31/10/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı …. plaka sayılı araç sürücüsünün 24/03/2014 tarihinde kural ihlali yaparak yayalara yeşil ışık yandığı sırada yaya geçidinden geçmekte olan müvekkiline çarparak ağır yaralanmasına sebep olduğunu, müvekkilinin uzun süre çalışamadığını, daimi olarak iş gücü kaybına uğradığını, kalıcı şekilde sakat kaldığını ayrıca kaza sonrası psikolojik rahatsızlık yaşadığını belirterek şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 30.000 TL manevi tazminatın ise davalılar araç maliki ve sürücüsünden ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 08/02/2017 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin maddi zararının 50.465,50 TL olduğunun tespit edildiğini belirterek, maddi tazminat taleplerini 45.465,50 TL daha arttırarak 50.465,50 TL’ye çıkarttıklarını beyan etmiş ve harcını yatırmıştır.Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçeinde özetle; müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunun poliçe teminat miktarı ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararın tazmini ile sınırlı olduğunu, davaya konu edilen geçici iş göremezlik zararının SGK’nın sorumluluğunda bulunduğundan yeni yasal düzenlemeler çerçevesinde bu talep bakımından müvekkili şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu tarafından tespitinin gerektiğini, aktüerya hesabının konusunda uzman ve hazine listesinde yer alan bir aktüer tarafından yapılması gerektiğini belirterek müvekkil şirket bakımından poliçe teminatı dışında bulunan taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, taleplerin zamanaşımına uğradığını, dava konusu kazanın oluşunda müvekkilleri araç maliki ve sürücüsünün kusurlarının olmadığını, olayın davacının ağır kusurundan dolayı meydana geldiğini, müvekkilinin davacıyı tedavi ettirdiğini ve tedavi masraflarını karşıladığını, davacının kalıcı sakatlığı ve iş gücü kaybının olmadığını, bu nedenlerle davacının tazminat taleplerinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince, “Davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 48.141,48 TL. kalıcı iş göremezlik tazminatının sigorta yönünden dava tarihinden itibaren, diğer iki davalı yönünden olay tarihi olan 24/03/2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, geçici işgöremezlik tazminatının dava konusu olmadığından bu yöndeki talebinin reddine, davacının davalılar …. Ltd. Şti. ve … karşı manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın 24/03/2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kaza sonucu ağır yaralanarak sürekli sakat kaldığını, aktüerya bilirkişi raporuna göre güç kaybı için 50.465,50 TL olarak belirlendiğini, yerel mahkemenin geçici iş göremezlik talebini davanın konusu edilmediği gerekçesi ile raporda yer alan 2.324,02 TL’lik kısmını kabul etmediğini, %13.1 oranında sürekli sakat kaldığından hükmedilen manevi tazminat bedelinin az olduğunu, 15.000 TL olarak takdir edilen tazminatın hakkaniyete aykırı olduğunu, kusurlu aracın ticari nitelikte şirket aracı olduğunu avans faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek verilen kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasını talep etmektedir. Dava, tek taraflı trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik maddi tazminatı ve manevi tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Beden bütünlüğü ihlal edilen kişi bu ihlal nedeni ile tamamen veya kısmen çalışamaz duruma gelmişşe, bundan doğan zararının tazminini de talep edebilir. Kaza geçiren kişinin, tedavi gördüğü süre içinde iyileşinceye kadar çalışamaması ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğramış bulunması geçici iş göremezliktir. Dosya kapsamında dava dilekçesi ile açıkça sürekli iş göremezlik – beden gücü kaybı tazminatı talep edilmiş olup geçici iş göremezlik tazminat talebinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla usulüne uygun olarak açılmış geçici iş göremezlik tazminat davası bulunmadığı nedenle İlk Derece Mahkemesince geçici iş göremezlik tazminatı yönünden talebin reddine karar verilmesi yerinde olduğundan davacı vekilinin bu bende ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Dosya kapsamında kazaya karışan davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ait … plakalı aracın ruhsat bilgilerinde hususi nitelikte olduğunun belirtildiği görülmüştür. Bu doğrultuda kazaya sebebiyet veren aracın hususi araç olması ve olayın haksız eylem niteliği dikkate alınarak temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “TBK’nın 56/2. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıdaki yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/10/2019