Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2192
KARAR NO : 2019/3910
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/03/2017
NUMARASI : 2016/245 Esas 2017/404 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı adına kayıtlı park halinde bulunan … plakalı araca, davalı …’nün sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile geri geri manevra yaptığı sırada çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, tutulan kaza tespit tutanağına göre davalının manevra kurallarına riayet etmemesi sebebiyle kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, Almanya’da yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre davacının aracında 1.867,30 Euro maddi hasar meydana geldiğini, hasarın tespiti amacıyla da 452,08 Euro bilirkişi hizmeti ücreti ödendiğini, davacının toplam 2.319,38 Euro tutarında maddi zarara uğradığını, davalı … sevk ve idaresindeki aracın diğer davalı … adına kayıtlı olup davalı … tarafından sigorta teminatı altına alındığını, kaza neticesinde ortaya çıkar zarardan davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, zararın tazmini için davalılara yapılan başvuruya istinaden davalı … Sigortanın 21.09.2015 tarihinde 427,30 TL kısmi ödeme yaptığını ancak yapılan kısmi ödemenin 126 Euro’ya tekabül ettiğinden davacının gerçek zararını karşılamaktan uzak olduğunu ifadeyle; 2.193,38 Euro maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılar … Sigorta’dan poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere ve diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … ve … aynı içerikli ayrı ayrı sundukları cevap dilekçesinde özetle; davacının kaza sonrası aracında meydana gelen zararı belirlediğini ve aracın sigorta şirketi olan … Sigortadan maddi zararı tamamen tahsil ettiğini, sonradan yaptırılan bilirkişi incelemesini ve hasar iddialarını kabul etmediğini, bu arada bir başka olay nedeniyle gerçekleşen zarardan kaynaklı olabileceğini, davayı kabul etmediğini, davacının kendisi tarafından belirlenen ve sigorta şirketi tarafından kendisine yapılan ödemeyi alırken sigorta şirketini ibra etmek suretiyle sorumluluklarını ortadan kaldırmış bulunduğunu, ibra beyannamesine rağmen yeniden maddi zarar talebinde bulunulmasının hukuki dayanağı olmadığını, davanın kabul edilmesi halinde talep edilen miktara yönelik ödemenin sigorta şirketleri tarafından yapılmasını gerektiğini ifadeyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kaza nedeniyle tüm tazminatın davacıya ödendiği ve davalı şirketin sorumluluğunun kalmadığını, davacının başvurusu üzerine 427,50 TL tazminat ödendiğini, davalı … şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kaza sonrası düzenlenen trafik kazası tespit tutanağına göre davacının park edilmesi yasak olan yere park ettiğinden kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunun belirtildiğini, sigortalılarının kazada herhangi bir kusuru bulunmadığından davalı şirketin de herhangi bir sorumluluğu olmadığını, talep edilen bilirkişi ücretinin poliçe teminatı dışında olduğunu, ayrıca talep edilen miktarın fahiş olduğunu, davacı, davalı şirketi usulüne uygun olarak temerrüde düşürmediğinden kaza tarihinden itibaren faiz istenilmesinin hukuka aykırı olduğunu, faiz sorumluluğunun ancak dava tarihinden itibaren olabileceğini, haksız fiilden kaynaklanan tazminat taleplerinde avans faizi talep edilemeyeceğini,uygulanacak faizin ancak yasal faiz olabileceğini ifadeyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulü ile; 2.193,38 Euro’nun davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 21/09/2015 tarihinden itibaren (poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 19/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca kamu bankalarının EURO cinsine uyguladığı en yüksek 1 yıllık mevduat faiz oranıyla birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalı araç sürücünün kusuru oranında sorumlu olacağını, müvekkili sigortalısının kusurunun bulunmadığını, davacının yasak olan yere park ettiğinden kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, Almanya’da yaptırılan bilirkişi tespit bedelinden müvekkilinin hukuken sorumlu olmadığı gibi bilirkişi ücretinin ZMMS genel şartları uyarınca poliçe teminat kapsamında olmadığını, çelişki ihtiva eden ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, müvekkili şirket aleyhine kaza tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, maddi trafik kazasından kaynaklanan hasara yönelik maddi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosyaya sunulan teknik raporda davalı … % 100 oranında kusurlu bulunmuş, … plakalı araç sürücüsü kusursuz bulunmuş, % 100 kusura tekabül eden tutarın 452,08 Euro ekspertiz ücreti de dahil edilerek 2.193,38 Euro olduğu açıklanmıştır. İstinaf eden davalı tarafından rapora yönelik sunulan dilekçe ile hasar bedeli ve ekspertiz ücretine itiraz edilmiş, kusur açısından her hangi bir itiraz ileri sürülmemiştir. Bu durumda, davalı tarafça kusur raporuna itiraz edilmediğinden davacılar lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle yargılama sırasında 16.12.2016 tarihli kusur raporuna itiraz etmeyen davalı … Şirketi yönünden bu rapor kesinleştiği ve davacı taraf yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu için istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Davaya konu kaza tarihi 19.07.2015 itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun, sigorta hukukuna ilişkin genel hükümlerin düzenlendiği kısımda yer alan 1426/1. maddesinde; sigortacının, rizikonun ya da tazminatın kapsamının belirlenmesi bakımından yapılacak makul giderleri ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK 323. madde gereğince geçici koruma tedbirlerinden olan delil tespiti için yapılan giderler yargılama giderlerinden olup HMK 332. madde gereğince mahkemece resen hükmedilmesi gerekmektedir. Davacı taraf davaya konu trafik kazası nedeniyle yabancı plakalı aracında oluşan hasarın tespiti için dava açmadan önce yurt dışında delil tespiti yaptırmış, davasını yaptırmış olduğu delil tespitine dayandırarak açmış, dava dilekçesinde 452,08 Euro yurtdışı eksper ücretini de asıl alacak miktarı içinde talep etmiştir. Bu açıklamalar devamında talep edilen bu miktarın yargılama gideri olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hususa değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir (Benzer Yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07.03.2016 tarih, 2015/14634 Esas ve 2016/2848 Karar sayılı kararı).Kaza yeri Türkiye olsa bile yurtdışında kayıtlı aracın meydana gelen kaza nedeniyle tamir ettirilmeden yurtdışına götürülmesi halinde, tamir bedelinin yurtdışındaki malzeme ve işçilik fiyatları ile değerlendirilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı taraf bu açıdan aracını Türkiye’ de tamir ettirmeye yada Türkiye koşullarındaki hasar bedeli ile tazmine zorlanamaz. Bu hususa değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18.6.2013 tarih, 2013/8078 Esas ve 2013/9341 Karar sayılı kararı).Sigorta şirketi yönünden, kaza tarihinden değil temerrüt tarihi 21.09.2015 tarihinden itibaren (sigorta şirketince yapılan başvuru üzerine 427,50 TL ödemenin gerçekleştiği fiili ödeme tarihinden) itibaren faiz işletilmiş olmakla ve ayrıca, 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağından bu hususlara değinen istinaf talepleri de yerinde değildir. HMK’nın 355.maddesine göre inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabilecek; ancak kamu düzenine aykırılık durumunun resen dikkate alınacaktır. Kabule göre; yukarıda yapılan açıklamalar devamında, 452,08 Euro yurtdışı eksper ücretinin yargılama gideri olarak değerlendirilmemesi doğru olmamıştır. Oluşturulan yeni hükümde, bilirkişi raporunda hesaplamaya dahil edilen 452,08 Euro yurtdışı eksper ücreti, 2.193,38 Euro alacak toplamından çıkarılarak yargılama giderlerine eklenmesine (2.193,38 – 452,08 = 1.741,30 Euro ) ve davanın 1.741,30 Euro üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın 1.741,30 Euro üzerinden kabulüne, ekspertiz ücretinin asıl alacaktan çıkarılıp yargılama giderlerine eklenmesine, her ne kadar ekspertiz ücreti için de harç yatırılmış ise de ekspertiz ücreti talebi yargılama giderleri içerisinde kabul edilerek davalılardan tahsil edileceğinden harca esas değer üzerinden ayrıca davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.04.1993 tarih, 1993/13-41 Esas ve 1993/145 Karar sayılı yabancı para borcu ile ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz satış kuru karşılığı Türk lirası üzerinden, karar tarihindeki tarifeye göre nispi ilam harcı alınması gerektiği yönündeki kararı gereğince harç hesabı yapılarak karar vermek gerekmiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davalı …vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının davasının KABULÜ ile 1.741,30 Euro’ nun ödeme günündeki rayiç üzerinden Türk Lirası karşılığının davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 21/09/2015 tarihinden itibaren (poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 19/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının Euro cinsine uyguladığı en yüksek 1 yıllık mevduat faiz oranıyla birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, 2-Alınması gereken 380,58 TL ilam harcından peşin alınan 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 351,38 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,3-Davacının yapmış olduğu harç, posta ve müzekkere masrafı toplam 1.581,70 TL ile ekspertiz ücreti 452,08 Euro yargılama giderinin ödeme günündeki rayiç üzerinden Türk Lirası karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,4-Davalıların yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,5-Davacı yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı …. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı …. tarafından yapılan 80,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı ….’ye verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/12/2019