Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2172 E. 2019/3773 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2172
KARAR NO : 2019/3773
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/05/2017
NUMARASI : 2014/416 Esas 2017/558 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 12/11/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02.01.2013 tarihinde davalı … adına kayıtlı, diğer davalı …’ye sigortalı, davalı …’in kullandığı … plakalı aracın ile davacı …’e hız kurallarını ihlal ederek şiddetli bir şekilde çarpması ile oluşan trafik kazasında davacının yaralandığını, halen yoğun bakım ünitesinde tedavisinin sürdüğünü, davacının meydana gelen kaza nedeniyle hastane ve tedavi giderleri oluştuğunu, iş göremezlik ve kazanç kaybı oluştuğunu ifadeyle 1.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dahili davacılar vekili 24.09.2013 tarihli ara karar gereği sunmuş olduğu 01.10.2013 tarihli dilekçesinde özetle; davacı …’in 04.07.2013 tarihinde vefat ettiğini, geriye yasal mirasçılar …, …’in kaldığını, davacı …’in vefatı nedeniyle mirasçı sıfatı da gözetilerek mirasçıların davacı olarak davaya dahil edilmesini, davacıların bu ölüm nedeniyle büyük bir elem ve acı içerisinde olduklarını, aynı zamanda maddi açıdan da mağdur olduklarını, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını ifadeyle; vefat nedeniyle taraf değişikliği yapılmasını davalıların 150.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 1.000,00 TL maddi tazminat ve 100.000,00 TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesini talep etmiş, 01.10.2013 tarihli dilekçesi ile 150.000,00 TL miktarın sehven yazıldığını, doğrusunun 50.000,00 TL olduğunu beyan etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: aracın çalışmış olduğu şirket adına kayıtlı olup müvekkilinin kazada hiçbir kusuru bulunmadığını, soruşturmanın halen sürdüğünü, ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını, kazaya davacının sebebiyet verdiğini, kaza mahallinde trafik lambası ve yaya geçidi bulunmamasına rağmen davacının sadece araç yoluna ayrılmış trafikte cep telefonu ile konuşarak yaya geçidi olmayan bir alanda karşıdan karşıya geçmesi neticesi kazanın meydana geldiğini ifadeyle ceza davasının bekletici mesele yapılmasını haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkil şirkete ait olup diğer davalı …’in hiçbir kusuru olmadan davacıya çarpması neticesi kazanın meydana geldiğini, ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılmasını, müvekkil şirketin kusuru bulunmadığını, kaza mahallinde trafik lambası ve yaya geçidi bulunmamasına rağmen davacının sadece araç yoluna ayrılmış trafikte cep telefonu ile konuşarak yaya geçidi olmayan bir alanda karşıdan karşıya geçmesi neticesi kazanın meydana geldiğini ifadeyle ceza davasının bekletici mesele yapılmasını ve haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: kazaya karışan … plakalı aracın müvekkil sigorta şirketi tarafından hem Karayolları ZMMS poliçesi hem de kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeden kaynaklı bedeni zararlarda sigortalının kusuru oranında olmak üzere kişi başı sakatlık tazminatının 225.000,00 TL ile sınırlı olduğu, kusur tespiti için dosyanın trafik ihtisas dairesini gönderilmesini, davacının maluliyet oranının belirlenmesi için ATK Başkanlığına sevkini, aktüer sınıfına ait bir bilirkişi vasıtıyla tazminat hesabın yapılmasını, müvekkil sigorta şirketi sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, zira KTK 91. maddesine göre trafik sigortalarının aynı kanunun 85. maddesine göre işletenlere düşen sorumlulukları kapsamak üzere yapıldığını, dolayısıyla sigortalı araç sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluk da bulunmadığını, maddi tazminat kalemlerinin ayrı ayrı açıklanması gerektiğini, dava dilekçesinin içeriğinde davacı adına herhangi bir manevi tazminat talebinin söz konusu olmadığını bu davada davacı sıfatına sahip olmayan davacının ailesine yönelik manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini kaldı ki talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların davasının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı dahili davacılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dahili davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ceza mahkemesince davalı …’ın beraatine karar verdiğini ancak kararın kesinleşmediğini, dolayısıyla kesinleşmemiş beraat kararının hukuk dosyasında verilecek karar bakımından bağlayıcı olmasının mümkün olmadığını, yerel mahkeme tarafından bu konuda hataya düşüldüğünü ve beraat kararı verildiği gerekçesiyle kesinleşmeden davanın reddi yönünde karar verildiğini, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu ile sürücü …’ın %35 oranında, yerel mahkeme tarafından ATK’dan alınan raporda ise sürücü …’ın %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, sokakta seyir halinde olan bir aracın çarptığı yayayı 32 mt. ileriye sürüklemiş olması onun ne kadar hızlı olduğunu açıkça gösterdiğini, bu durumda hız ve fren izi tespiti yapılmadığı gerekçesi ile sürücünün kusursuz görülmesinin mümkün olmadığını ancak rapora dayanılarak sürücünün %25 oranında kusurlu olduğu düşünüldüğünde dahi söz konusu davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece; ceza mahkemesinde daha önce verilen kararın sürücü …t’in kusuru bulunmadığı gerekçesiyle bozulduğu, bozmaya uyulması ile olayda kusurun bulunmadığına dair ceza yargılamasındaki tespit ve değerlendirmenin usulü müktesep hak teşkil ettiği, bozma ilamına uyulduktan sonra yerel mahkeme kararının beklenmesinin sonuca etkili olmadığı ve devamla ceza koğuşturması kapsamında davalı sürücünün kusursuz olması nedeniyle davalıların sorumlu tutulamayacakları sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.Ceza yargılamasında sürücü kusursuz olduğundan beraat kararı verilmiş olmakla birlikte, İlk Derece Mahkemesince ATK’dan alınan 30.10.2014 tarihli kusur raporunda sürücü … % 25 oranında kusur verilmiştir. Hukuk hakimi ceza hakiminin beraat kararı ve kusur nitelemesiyle bağlı değilse de kusura ilişkin raporlar arasında çelişki mevcut olup bu çelişki giderilmeksizin, kusur yönünden kazanılmış hak oluştuğu yönündeki değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.Bu durumda; mahkemece yapılması gereken, ceza mahkemesi kararının sonucu beklenmeli, kararın kesinleşmesi veya kusur haricinde nedenle bozulması halinde raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde İTÜ Trafik Kürsüsü ya da Karayolları Fen Heyetinden kusur raporu alınmalı, kararın kusur nedeniyle bozulması halinde ise sonucu beklenerek duruma göre karar verilmelidir.Mahkemenin red kararına göre de; davacının ölümü ile mirasçılarının davaya katılarak, harç da yatırmak suretiyle kendi adlarına destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talebinde bulunmaları üzerine İlk Derece Mahkemesince HMK’nın 55/1.maddesine aykırı şekilde ölen davacı tarafından verilen dava dilekçesinde ki talep edilen maddi ( tedavi giderleri, iş göremezlik tazminatı ve kazanç kaybı) ve manevi tazminat talepleri bağlı kalmak gerekirken mirasçı olan dahili davacıların kendi adlarına olan taleplerine göre davanın yürütülerek karara bağlanması da doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/11/2019