Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2153 E. 2019/3705 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2153
KARAR NO : 2019/3705
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/09/2017
NUMARASI : 2017/4673 D.İş Esas – 2017/4671 D.İş Karar
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.11.2013 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsünün yaya konumunda olan davacı … çarpması sonucu …in % 28 oranında iş gücü kaybına uğradığını, müvekkilinin yaya konumunda olması nedeniyle kusursuz olduğunu ve ödenecek tazminatın aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucu anlaşılacağını, özürlü sağlık kurulu raporuna göre müvekkilinin % 28 oranında sürekli olarak çalışma gücünü kaybettiğini, aktüer hesaplaması yapılarken asgari ücrete göre yapılması gerektiğini, davalı tarafından müvekkiline kısmi bir ödeme yapıldığını ve bu durumun zararın tazmini anlamına gelmediğini, yapılacak aktüerya hesabı ile gerçek zararın tespit edileceğini, davalı sigorta şirketinin avans faizinden sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 40.050,00 TL sakatlık tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza sonrası açılan hasar dosyasında %28 maluliyet oranı ve %25 sürücü kusur oranı ile diğer veriler ışığında yapılan hesaplama sonucu 28.999,65 TL’nin 20.08.2014 tarihinde müvekkili tarafından davacıya ödendiğini, bu nedenle talebin haksız ve mesnetsiz olduğunu, tekrar aktüer hesaplaması yapılması halinde kusur incelemesi de yapılarak ödeme tutarının yanında faiz güncellemesinin de yapılması ve hesaplama tarihine kadar geçen süre için hesaplanan faizden mahsup edilmesi gerektiğini, kazaya karışan sigortalı araç ile başvuran arasındaki ilişkinin ticari olmaması sebebiyle hükmedilecek faizin ancak yasal faiz olabileceğini, aleyhe karar verilmesi halinde hükmedilecek vekalet ücretinin AAÜT’de belirtilen vekalet ücretinin 1/5’i oranında olması gerektiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvuru sahibinin talebinin reddine karar vermiş, davacı vekilinin itiraz etmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti, davacı vekilinin itirazının reddine karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin en az % 28 oranında sakat kaldığını gösterir Özürlü Sağlık Kurulu raporunu sunduklarını ancak sağlık durumunun daha da kötüye gittiğini ve özür durumunun arttığını ve bu nedenle alınan 20.07.2017 tarihli Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı Raporu ile müvekkilinin maluliyetinin en az % 47 olduğunun tespit edildiğini, dava konusu olayda gelişen zararın söz konusu olduğunu, gelişen zarar sebebiyle maluliyet oranının yükselmesi halinde artan zararın talep edilebileceğinin Yargıtay İçtihatları gereği mümkün olduğunu, yargıtay kararlarına göre gelişen durum karşısında ibranamenin hak kaybına yol açmayacağı ve rapor aldırılması gerektiğinin belirtildiğini, bu nedenlerle İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İHH tarafından verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Somut olayda davacı tarafından davaya konu kaza nedeni ile davalı sigorta şirketine başvuru üzerine 05.08.2014 tarihinde 28.999,65 TL’lik ödeme nedeni ile ibraname düzenlenmiş, davalı tarafça ödemenin 20.08.2014 tarihinde yapıldığı açıklanmış, hakem heyetince ödemenin alındığı tarih üzerinden 2 yıldan fazla zaman geçtikten sonra davanın açıldığı ve ayrıca başvuran vekilince sunulan 27.07.2017 tarihli raporu doğrultusunda yeniden dava açarak tazminat isteminde bulunması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.Somut olayda başvuru 11.01.2017 tarihinde yapılmış olup, 2 yıllık süre geçmiştir.Ayrıca, yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “taleple bağlılık ilkesi” 6100 sayılı HMK’nın 26.maddesinde düzenlenmiş olup, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.Davacı vekili, dava dilekçesinde, kaza nedeniyle davacı müvekkilinin % 28 oranında sürekli olarak genel çalışma gücünden kaybetmiş olduğunu belirterek bu maluliyet oranına göre (yapılacak aktüer hesabı sonucu) karar verilmesini talep etmiştir. Her ne kadar başvuru devamında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’ nca düzenlenen 20.07.2017 tarihli raporda davacının % 47 oranında çalışma ve meslekte kazanma gücünden kaybettiği belirtilmiş ise de, başvuru dilekçesinde maluliyet oranı % 28 ile sınırlandırılmıştır. Sonuç olarak artan maluliyet için dava dilekçesinde talep olmadığı ve itiraz dilekçesi ile artan maluliyet nedeni ile tazminat talep edilmesi olanaklı olmadığından verilen karar doğrudur. Belirtilen nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,
4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,6- İstinaf talebi için yatırılan gideravansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.07/11/2019