Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2126 E. 2019/3982 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2126
KARAR NO : 2019/3982
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/03/2017
NUMARASI : 2015/919 Esas – 2017/245 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 26/02/2007 tarihinde davalıdan … marka, … Tip, 2007 model, sıfır km, 140.042,40 TL bedelle araç satın aldığını, aracın bugünkü değerinin 209.500,00 TL olduğunu, araç satın alındıktan sonra kullanımda iken davacı ile alakalı olmayan satışını yapan davalıdan kaynaklanan durumdan dolayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2012/137283 soruşturma nosu ile devam eden soruşturma sonucunda davacının mülkiyetinde olan araca el konulduğunu, davacının davalı firmaya başvurusu neticesinde davalı tarafından araçların tamamen yasal olarak ithal edildiğini, kendi kusurları olmadığını, soruşturma dolayısıyla beklemek zorunda olduklarını, davacının kullanımında olan aracın aynısı veya benzer özellikte ve değerde olan aracın temin edilebilmesi konusunda yapacakları bir şey olmadığının belirtildiğini, davalı satıcının satmış olduğu araçta gizli ayıp söz konusu olduğunu, davacının aracın bedelini ödemesini yapmış ve kullanımında yapması gereken kasko, trafik sigortası gibi zorunlu durumları gerçekleştirirken dahi ortaya çıkmayan bir ayıptan dolayı sorumlu tutularak zarara uğramasının hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu olayda hukuki ayıp bulunduğunu, davacının bedel iadesi taleplerini defalarca davalıya iletmesine rağmen davacının müracaatlarının red edildiğini belirterek fazlaya ilişkin talepleri ve ayrıca maddi ve manevi tazminat talep hakları saklı tutulmak suretiyle ayıplı malın bedeli olan 140.042,40 TL’ye satım tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirket …. Tic. Ltd. Şti.’den 26/02/2017 tarihinde … marka 2007 model … Tip 4… şase numaralı …. plaka sayılı aracı 140.042,40 TL’ye satın aldığını, davaya konu aracın ithalatçı firma tarafından yasalara ve usulüne uygun olarak ithal edildiğini, araçların Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Garanti Belgesi almaya muktedir olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/137283 soruşturma numaralı dosya ile devam eden soruşturma çerçevesinde söz konusu araca el konulduğunu, iş bu dosya ile başlayan ve hali hazırda İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/333 Esas sayılı dosyası ile devam eden derdest bir dava bulunduğundan bahisle CMK’nın 141. maddesi kapsamında davanın görev yönünden reddine, huzurdaki davanın HMK’nın 141.maddesi gereğince pasif husumet yönünden reddine, aracın tesliminden itibaren 2 yıllık hak düşürücü sürede açılmaması nedeni ile res’en reddine, zamanaşımı itirazlarının gözetilerek davanın zamanaşımı yönünden reddine, davacının iddia ve taleplerinin hukuki dayanağı bulunmadığından davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davanın kabulüne; 140.042,40 TL’nin satım tarihi olan 26/02/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tasfiye halinde … San. ve Tic. Ltd. Şti.(Eski Unvan: ….San. ve Tic. Ltd. Şti.) vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı tasfiye halinde …. San. ve Tic. Ltd. Şti. (Eski Unvan: ….San. ve Tic. Ltd. Şti.) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilli şirketin dava konusu aracın ithalatçısı olmadığını, ithalat evraklarının dosyaya ibraz edildiğini, “..Dava konusu yapılan işbu araca, ithalatçı firma olan …Tic. Ltd. Şti. tarafından yasalara ve usulüne uygun şekilde ithal edilmiş…” denilmek suretiyle, ithalatçı firmanın dava dışı üçüncü bir şirket olduğunun açıkça belirtildiğini, buna göre, dava konusu araç öncelikle serbest bölge şirketi olan … Ticaret Ltd. Şti. üzerinden … Tic. Ltd. Şti. tarafından ithal edildiğini, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında satım sözleşmesi bulunmadığını, bu itibarla, müvekkil şirketin davacı şirkete karşı sözleşmesel herhangi bir sorumluluğun da bulunmadığını pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın yasada öngörülen 8 günlük hak düşürücü süre içerisinde ikame edilmemiş olduğunu, süresinde açılmayan davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, davacı tarafın tüm talepleri zamanaşımına uğramış olup bu nedenle de davanın reddinin gerektiğini, TCK m.55/f.3 mefhumu muhalifinden; davacının iyiniyetli olup olmadığının belirlenmesi; bu itibarla, huzurdaki davada aktif dava ehliyetinin olup olmadığının tespiti için, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/333 Esas sayılı dosyasının huzurdaki dosyada, bekletici mesele yapılmasının gerektiğini, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun geçici 10. maddesi gereğince, davacı şirket dava konusu aracı gümrükten iade aldığını, davacı tarafın ayıp iddiası, dava konusu araç hakkında el koyma kararı verilmiş olmasına dayandığını, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin araç üzerindeki el koyma kararını kaldırması ile ayıbın da ortadan kalktığını, bu nedenle, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığından, yerel mahkeme kararının bu yönüyle bozulmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ayıplı satış nedeniyle sözleşmenin feshi ve bedelin iadesi istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamına göre; … marka, 2007 model, … Tip … şase numaralı aracın dava dışı …Tic. Ltd. Şti. tarafından yurt dışından ithal edilmiş, davalı şirket tarafından 26.07.2007 tarihinde 140.042,40 TL bedel ile dava dışı …. satılmış, araç … plaka ile … adına trafik tescile kayıt edilmiştir…. bu aracı 15.02.2012 tarihinde davacı şirkete satmış ve trafik de devir de yapılmıştır. Dosyada …. ile davacı şirket arasında yapılan araç satış sözleşmesi bulunmamaktadır. İstanbul 11.Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/613 D.iş sayılı kararı ile el koyma kararı üzerine araç 27.11.2013 zapt edilerek Bakırköy Tasfiye İşletme Müdürlüğü Kaçak Araç Ambarına teslim edilmiş ve araca ait tescil kayıtları 10.01.2015 tarihinde kapatılmıştır. Karar tarihinden sonra İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/333 Esas sayılı dosyasından 15.06.2017 tarihinde verilen ara karar ile …. plakalı araç hakkında İstanbul 11.Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/613 D.iş sayılı kararı ile verilen el koyma kararının kaldırılmasına ve aracın hak sahibine iadesine karar verilmiş; bu karar üzerine de araç davacı şirket temsilcisi olan … iade edilmiştir. Davacı vekili de istinafa cevap dilekçesinde aracı ÖTV’lerini ödeyerek 2017 yılı temmuz ayında teslim aldığını kabul etmiştir. Davalı vekili istinaf aşmasında vermiş olduğu dilekçesinde araç davacıya teslim edilmiş olmakla davanın konusuz kaldığını beyan ederek konusuz kalan davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; davacı vekili ise araç iade alınmış olmakla birlikte davalının araç bedeli ve vergileri ödedikten sonra hak edebileceğini, müvekkilinin aracından yıllarca yararlanamadığını, araçta bakım ve tamir giderleri oluştuğunu, davanın konusuz kalmasından bahsedebilmek için tüm zararların karşılanması gerektiğini iddia etmiştir. Davacı satım sözleşmesi konusu olan aracın gizli ayıplı çıkması nedeniyle sözleşmenin feshi ile satış bedelinin iadesi için eldeki davayı açmıştır. Davanın çözümlenmesinde sözleşme tarihi olan 26.07.2007 tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacaktır.Somut uyuşmazlıkta dava konusu araç davalı şirket tarafından (eski ünvanı …) 26.07.2007 tarihinde 140.042,40 TL bedel ile dava dışı … satılmıştır. … aracı 15.02.2012 tarihinde davacı şirkete satmıştır. Davacı, davalı satıcı ile dava dışı ilk alıcı … arasında yapılan satış sözleşmesi nedeniyle düzenlenen faturayı ibraz ederek malın ayıplı çıktığını iddia ederek sözleşmenin feshi ve bu faturada yazılı sözleşme bedelinin iadesini talep etmektedir. Satım sözleşmesinde malın ayıplı çıkması halinde alıcının seçimlik hakları 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 202. maddesinde düzenlenmiştir. Alıcı bu haklarını ancak kendi sözleşmesinin tarafı olan satıcıya karşı kullanılabilecektir. Aksi taktirde sözleşmenin tarafı olmayan aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti olmaması nedeniyle reddine karar verilmelidir ( Aynı yönde Yargıtay19. Hukuk Dairesinin 08/02/2018 tarih, 2016/15295 E. ve 2018/ 494 K. sayılı kararı). Bu nedenle davacı da ayıplı satıştan kaynaklanan sözleşmeden dönme ve bedelin iadesi hakkını ancak kendi sözleşmesinin tarafı olduğunu belirttiği satıcı …a karşı kullanabilir. Davacı ile davalı arasında dava konusu araç için yapılmış bir satım sözleşmesi bulunmadığından davacı, kendi akidi olan Uğur ile davalı arasında yapılan satım sözleşmesine dayanarak davalıya karşı, sözleşme konusu malın ayıplı çıkması nedeni ile sözleşmenin feshi ve bedelin iadesi davası açamaz. Başka bir ifadeyle davacının ayıplı satış nedeni ile bedelin iadesi davasında husumeti kendi yaptığı sözleşmenin tarafı olan satıcıya (dava dışı …) yöneltilmesi gerektiğinden davacı ile davalı arasında yapılan bir sözleşme bulunmadığından davalının açılan bu davada pasif dava ehliyeti yoktur. Bu nedenle davalı vekilinin açılan davada pasif taraf ehliyeti (husumeti) bulunmadığı yönündeki istinaf itirazı yerindedir. HMK’nun 114/d maddesine göre “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları, kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması” dava şartıdır. Dava şartları Mahkemece, yargılamanın her aşamasında re’sen göz önüne alınır.Bu durumda somut uyuşmazlıkta da davalının pasif taraf ehliyeti (husumeti) bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesince, açılan davanın davalının taraf ehliyeti bulunmadığından HMK’nın 114/1-d ve 115/2. maddesi gereğince (dava şartı yokluğu sebebi ile) usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde somut uyuşmazlığa uymayan haksız fiil hükümleri gereğince davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Her ne kadar dava tarihinden sonra araç davacıya iade edildiği için davanın konusuz kaldığı iddia edilmiş ise de davanın konusuz kalıp kalmadığına ilişkin değerlendirme ancak esasa ilişkin olarak yapabilir. Oysa HMK’nın 137. maddesi gereğince dava şartları öncelikle karara bağlanmalıdır. Bu nedenle eldeki davada dava şartı gerçekleşmemiş olduğundan esasa girilerek davanın konusuz kalmış olup olmadığı ve talep olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin karar vermek için davada ki haklılık durumunun tartışılması olanaklı değildir.Açıklanan nedenlerle Dairemiz kabulüne göre diğer istinaf itirazları değerlendirilmesine yer olmadığı kanaatine varılarak davalı tasfiye halinde …. San. ve Tic. Ltd. Şti.(Eski Unvan: …. ve Tic. Ltd. Şti.) vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne ve İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak “davanın usulden reddi” yönünde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre;1-Açılan davada HMK’nın 114/1-d maddesinde düzenlenen davalının pasif taraf ehliyetine (husumeti) ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine,2-Harçlar Kanunu hükümlerine göre alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 2.391,50 TL harçtan mahsubu ile kalan 2.347,10 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 75,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/12/2019