Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2096 E. 2018/1811 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2096
KARAR NO : 2018/1811
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/06/2017
NUMARASI : 2014/895 Esas- 2017/553Karar
DAVA : Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/06/2017 tarih, 2014/895 Esas ve 2017/553 Karar sayılı dosyası kapsamında verilen karara karşı, istinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/10/2012 tarihinde, müvekkili …’in sevk ve idaresindeki … plakalı otomobile, dava dışı …’ın kullandığı tescilsiz ve poliçesiz Fiat marka traktörün çarpması ile meydana gelen trafik kazasında, müvekkilinin ağır yaralandığını, vücudunda kırıklarla birlikte fonksiyon kaybı oluştuğunu ve kaza tarihinden itibaren halen yattığını, bu nedenlerle müvekkilindeki gerçek fonksiyon kaybına denk gelen maluliyet tazminatı için şimdilik 200,00 TL; geçici iş göremezlik kazanç kaybı zararının tazminatı için şimdilik 100,00 TL’nin davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Güvence Hesabı Yönetmeliği çerçevesinde müvekkiline herhangi bir müracaat olmadığını, huzurdaki davanın sadece vekil eden kurum aleyhine açıldığını, talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı ile kazanç kaybını vekil eden kurumun gidermekle yükümlü olmadığını, mevzuat düzenlemelerinin çok açık olup söz konusu talepler yönünden davanın esastan reddi gerektiğini, davacının aylık – yıllık kazancına ait soyut iddiaların kabul edilemediğini, serbest meslek kazancının ispat yönteminin belli olduğunu, aylık yıllık kazanç tutarına ilişkin ispat edilemeyen soyut iddiaların reddi gerektiğini, vekil eden kurumun sorumluluğunun tescilsiz plakasız traktöre atfedilen kusur oranı ile kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kaza sebebiyle ödenmesi gereken miktar varsa kusur oranı ile sürekli sakatlık oranı gözetilerek uzman bilirkişiler tarafından hesaplanması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davanın kabulü ile 209.103,41 TL geçici ve sürekli maluliyet tazminatının dava tarihi olan 18/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yassal faizi ile birlikte davalıdan taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet veren aracın trafikten sigorta yaptırma zorunluluğu olan araçlardan olup olmadığının araştırılmadığını, dava konusu olay nedeniyle açılan ceza davasında alınan Adli Tıp Kurumu kusur raporunda belirlenen kusur durumunun esas alınmadığını, davacının elde ettiği iddia edilen gelir somut belgelerle ispatlanamadığından hesaplamanın asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, mahkeme kararında hükmedilen tazminat miktarının dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş olmasına karşın dava tarihinin yanlış yazıldığını, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini belirtmiştir. Dava, geçici ve kalıcı iş göremezlik nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 31/10/2012 tarihinde dava dışı …’ın kullandığı tescilsiz ve sigortasız Fiat marka traktörün davacının kullandığı … plakalı otomobile çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı anlaşılmıştır. Dosyada bulunan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 04/11/2015 tarihli raporunda, davacı …’in 31/10/2012 tarihli trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit işlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %42.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir. 18/01/2017 tarihli kusur-aktüer bilirkişi raporuna göre, kazanın meydana gelmesinde davacı …’in olayda %10 oranında, dava dışı tescilsiz ve sigortasız römorklu traktör sürücüsü …’ın %90 oranında kusurlu olduğu, yapılan hesaplama sonucu, davacı …’in geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 8.434,80 TL, sürekli iş göremezlik dönemine ait %42 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının 200.668,61 TL olduğu tespit edilmiştir.İlk Derece Mahkemesi, 18/01/2017 tarihli bilirkişi raporundaki miktarı ve davacı vekilinin bedel artırım talebini dikkate alarak davanın kabulüne karar vermiştir. Davalı vekili, yukarıda belirtilen iddia ve itirazlar doğrultusunda, bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda kazaya sebebiyet veren aracın trafik sigortası yaptırma zorunluluğu olan araçlardan olup olmadığının araştırılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia etmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu; Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/b maddesinde ise rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar Güvence Hesabından talep edilebileceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, kaza tespit tutanağında dava dışı …’ın kullandığı aracın tescilsiz traktör olduğu yazılı olduğu gibi olay sonrasına ait fotoğraflardan ve ekli araç trafikten men tutanağından da, aracın Fiat marka 1973 model tescilsiz traktör olduğu ve plaka taşımadığı görülmektedir. Dosya kapsamından bu traktörün sigortasız olduğu da sabittir. Bu nedenle Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/b maddesi gereğince davacının bedensel zararından dolayı davalı Güvence Hesabının sorumluluğu doğacağından bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; tazminata konu trafik kazası nedeniyle Sivrihisar Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/63 Esas sayılı dosyası ile taksirle yaralama suçundan kamu davası açılmıştır. Bu dosya kapsamında trafik bilirkişisinden alınan 10/06/2013 tarihli bilirkişi raporunda tescilsiz traktör sürücüsü …’ın 2918 sayılı KTK’nın 84.maddesinde belirtilen asli kusurlardan 84/6. ve 84/7 maddelerindeki kuralları ihlal etmesi nedeniyle asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsü …’in ise 2918 sayılı KTK’nın 52/1-b maddesindeki kuralı ihlal etmiş olması nedeniyle 2.derecede tali kusurlu olduğu; ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 26/11/2013 tarihli kusur raporunda ise sürücü …’ın asli kusurlu, sürücü …’in ise tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir.İlk Derece Mahkemesince de kusur ve aktüer bilirkişisinden müşterek rapor alınmış olup bu raporda kusur yönünden yapılan değerlendirme de ceza dosyası içerisinde bulunan kusura ilişkin bilirkişi raporu ile ATK raporu da değerlendirilerek ve aynı yönde tespitler yapılarak davacı …’in %10 oranında, dava dışı römorklu traktör sürücüsü …’ın %90 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda ceza dosyasında alınan kusura ilişkin bilirkişi raporu ile tazminat dosyasında alınan raporlar, değerlendirme ve kusur oranları yönünden birbirini doğruladığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Davalı Güvence Hesabı vekili, davacının gelir durumunun somut belgelerle ispatlanmadığı için asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmamış olmasını istinaf sebebi yapmıştır. Davacının olay tarihinde çiftçi olduğu tartışmasızdır. Mahkemece Sivrihisar İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne yazı yazılmış, gelen yazıda ilçe tarım müdürlüğü resmi verileri de belirtilerek ayrıntılı bir rapor halinde davacının gelir durumu hakkında bilgi verilmiştir. Aktüer bilirkişi raporunda da bu veriler dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Davacının olay tarihinde asgari ücretin üzerinde gelirinin bulunduğu anlaşıldığına göre, asgari ücretin üstüne çıkılarak geçici ve sürekli iş göremezlik tazminat hesabı yapılmasında ve mahkemecede rapordaki tutar üzerinden yapılan ıslaha göre tazminata karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı tarafın bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Davalı vekili, geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olmasının Güvence Hesabı Yönetmeliği’ne aykırı olduğunu iddia etmişse de Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9.maddesine göre, Güvence Hesabı bedensel zararlardan sorumlu olup, geçici iş göremezlik tazminatı da bu kapsamda olduğundan Mahkemece geçici iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Yineistinaf dilekçesinde hükmedilen tazminat miktarının başlayacağı tarihin (dava tarihinin) yanlış yazıldığı iddia edilerek, kararın kaldırılması talep edilmiş ise de, harca tabi davalarda harcın yatırıldığı tarih dava tarihidir. Dosyada bulunan sayman mutedi alındısından peşin harç ile başvurma harcının 18/02/2013 tarihinde yatırıldığı, dolayısıyla dava tarihinin de bu tarih olduğu anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince de kabul edilen tazminata 18/02/2013 tarihinden itibaren yasal faiz yürütüldüğüne göre hükümde bir hata bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/06/2017 tarih, 2014/895 Esas – 2017/553 Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 14.283,85 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 3.570,97 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.712,88 TL harcın istinaf talep eden davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafın istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden 2 haftalık süre içerisinde ilgili Yargıtay Hukuk Dairesi Başkanlığına hitaben verilecek temyiz dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 26/12/2018