Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2093 E. 2019/3612 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2093
KARAR NO : 2019/3612
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI : 2015/1060 Esas – 2017/463 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.11.2013 günü sürücü … yönetimindeki … plakalı araçla … plakalı araçların çarpışması sonucu müvekkilinin eşi ve babası … vefat ettiğini, söz konusu trafik kazası tespit tutanağına göre ve … Anadolu 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/439 eses sayılı dosyasında yapılan keşif ve akabinde alınan bilirkişi raporu ve yine mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinde alınan kusur raporuna göre … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, kaza sonucu ölen davacılar murisinin 51 yaşında kebap ustası olduğunu, eşine ve çocuğuna maddi ve manevi destek sağladığını, kaza yapan aracın … nolu kasko poliçeli ve ihtiyari mali sorumluluk poliçeli olduğunu, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olmasından dolayı poliçe limiti olan 30.000 TL maktu teminatın davacılara verilmesi gerektiğini ifadeyle; teminat altına alınan 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte müvekkile tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aracın müvekkil şirkette kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamında olmamakla birlikte kasko poliçesinden dolayı sorumluluğun kombine limit olarak 30.000 TL ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın kaza tarihinden itibaren faiz talebinin ve avans faizi talebinin yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirkete sigortalı araç özel araç olduğundan avans faizi talebinin reddi gerektiğini, müvekkil şirketin sorumluluğunun belirtilen hususlar dahilinde kabul edilmesini, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulü ile davacı … yönünden 20.000,00 TL davacı … yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafından … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde müvekkili şirket ve sigortalısı aleyhine, talebi, sebebi, konusu tarafları aynı olan dava ikame edildiğini, davada maddi tazminat açısından davacı tarafla sulh olduklarını, davacı lehine 67.500,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini ve dosyanın istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinde olduğunu, bu nedenle iş bu davanın derdestlik nedeni ile reddi gerektiğini, sigortalı aleyhine manevi tazminata hak kazanılmışken sigortalının poliçe teminatı kapsamındaki zararlarını üstlenen müvekkili şirkete ayrıca dava açılarak mükerrer şekilde tazminat talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacıların murisinin vefatıyla sonuçlanan trafik kazasından kaynaklı manevi tazminat istemine yöneliktir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davacı tarafın istinafa cevabında, cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinaf dilekçesinde ileri sürülmesinin iddia ve savunma yasağına tabi olduğu yönünde beyan ve itirazı var ise de; Derdestlik HMK. 114/ı maddesi gereği dava şartları arasında sayılmış olup, HMK. 115. maddesi ile, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” düzenlemesi gözönüne alındığında, bu yöndeki davacı itirazı yerinde değildir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı bendiyle “aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” dava şartı olarak kabul edilmiştir. Aynı Yasa’nın 115/1 ve 2. maddelerine göre “1-Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflarda dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. 2-Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Derdest davadan söz edilebilmesi için, o davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış ve görülmekte olması, görülmekte olan dava ile yeni davanın aynı dava olması, başka bir anlatımla her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması zorunludur. Bu koşullardan herhangi biri mevcut değilse, derdest bir davanın varlığından söz edilemez. Derdest olduğu iddia edilen … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/314 E. ve 2017/66 K. sayılı dosyası incelendiğinde; davacılar …, …, …, … tarafından davalılar zmss sigortacısı …A.Ş. ile sürücü .. aleyhine müştereken ve müteselsilen tahsili istemi ile destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze giderlerinin tazmini ve ayrıca davalı sürücü …’den manevi tazminat talep edilmiş; mahkemece ” maddi tazminat yönünden, sulh yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, Manevi tazminat yönünden ise; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı eş … için 17.500,00-TL diğer her bir davacı için 12.500,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacılara ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı isitinaf yasa yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesini yapan … Bölge Adliye Mahkemesi 8. HD de 2017/1119 E. nosu ile kaydedilmiş ve 2018/1190 K. nosu dosyasında da sadece vekalet ücreti yönünden yeni hüküm kurulmuştur. Karar yasa yolu açık olarak verildiğinden derdesttir. Anlaşılacağı üzere derdest olduğu iddia edilen … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/314 E. ve 2017/66 K. sayılı dosyasında davalı … aleyhine manevi tazminat talep edilmemiştir. Eldeki davada davalı … tarafından kaza tarihini kapsar şekilde düzenlenen ve manevi tazminat klozuda bulunan ihtiyari mali sorumluluk poliçesine dayanarak manevi tazminat talep edilmektedir. Bu durumda manevi tazminat talebi bakımından her iki davanın konusu ve dava sebepleri aynı olmakla birlikte tarafları aynı olmadığından derdest dava şartı gerçekleşmemiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 162/1.maddesine göre müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu duruma göre, zarara uğrayanın, müteselsil sorumlulardan birini yada bir kaçını seçip onlara karşı tazminat davası açması halinde eğer borç ödenmemişse diğer sorumlu hakkında da zararın tümü için tazminat davası açmasını engellemez. Çünkü zarar görenin tatmini oranında tazminat borcu sona erer. Bu durumda mahkemece önceden ödetilmesine karar verilen bu miktarı geçmemek ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla tahsile karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin derdest dava bulunduğu yönündeki istinaf itirazı yerinde değil ise de İlk Derece Mahkemesince diğer mütesesil sorumlu aleyhine hükmedilen manevi tazminat göz ardı edilerek hüküm kurulduğundan kabul edilen manevi tazminat miktarları için “… 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/314 E. ve 2017/66 K. Sayılı ilamı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsiline,” ifadesi eklenerek HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına,Buna göre;1-Davacının davasının KABULÜ İLE davacı … yönünden 20.000,00 TL davacı …yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, sigorta limitleri ile sınırlı olmak ve … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/314 E. ve 2017/66 K. Sayılı ilamı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.049,30 TL nispi karar harcından, peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 2.021,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1 gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.600,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 4-Davacılar tarafından yapılan toplam 70,00 TL yargılama gideri ile 27,70 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı toplamı 125,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,5-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatırana iadesine, B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 18,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/10/2019