Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2079 E. 2019/3522 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2079
KARAR NO : 2019/3522
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/03/2017
NUMARASI : 2014/133 Esas – 2017/241 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 10/10/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun süreli araç kiralama işi yaptığını, müşterisine kiraladığı … plakalı araç ile davalıların sürücüsü, sahibi ve trafik sigortacısı olduğu … plakalı aracın 20.04.2012 tarihinde kazaya karıştığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurlu olduğunu, davacının … plakalı aracının 34.849 TL tamir bedelinin kasko sigortacısı dava dışı … A.Ş. tarafından ödendiğini, ekspertiz incelemesi soncu davacının aracında 14.000 TL değer kaybı oluştuğunun tespit edildiğini ayrıca aracın tamirde olduğu sürece yerine kiralanan ikame araç için 4.400 TL ödendiğini, değer kaybı ve ikame araç bedelinin ödenmesi için davalılara gönderilen ihtarnameye cevaben gönderilen ihtarnamede ödeme yapılmayacağının bildirildiği açıklanarak fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 1.000 TL’den az olmayan tazminatın tüm davalılardan, ikame araç bedeli 4.400 TL’nin sigorta şirketi dışındaki davalılardan fatura tarihi itibariyle avans faizi ile müştereken ve müteselsilsen tahsilini dava ve talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, araştırma yapıldığında … aracın eski kazalarının olduğunu, kusur ve gerçek zararın bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğini, talebin fahiş olduğunu, maddi zarardan … plakalı aracın trafik sigortacısı …A.Ş.’nin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının …. plakalı aracının trafik sigortası teminatları altında ve teminat limitinin 22.500 TL olduğunu, …. plakalı aracın hasar tutar karşılığı … rücuen 22.500 TL ödendiğini ve teminat limitinin tükendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davacının değer kaybı yönünden talebi ıslah dilekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde toplam 6.500,00 TL değer kaybı bedelinin 1.000,00 TL miktarının dava tarihinden itibaren, kalan kısmının ise ıslah tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan dayanışmalı olarak tahsili ile davacıya verilmesine, ikame araç bedeli konusundaki talebinin kısmen kabulü ile, 3.520,00 TL miktarın davalılardan dayanışmalı olarak tahsili ile dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar… San. ve Tic. A.Ş. vekili ile … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı …. San. ve Tic. A.Ş. vekili ile … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı şirketin maliki olduğu aracın önündeki araca çarpmasında takip mesafesini korumadığından çarpmanın tamamen davacı şirketin kusuru olduğunu, bu kusur dikkate alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, … %100 kusurlu olması halinde kaza ile … A.Ş. arasındaki illiyet bağının kesileceğini, ıslah ile artırılan 5.500 TL’lik kısmın 2 yıllık sürenin geçmesi neticesinde zamanaşımına uğradığından reddi gerektiğini, hesaplanan değer kaybı miktarının davacı aracının kaza öncesindeki diğer hasarını gözetmemesinden ötürü fahiş olduğunu belirterek verilen kararın kaldırılmasını talep etmektedir.Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Anayasa’nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. HMK’nın 298/2.maddesi gereğince, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.” Yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ilamında mahkeme kararında çelişki bulunması halinde bunun mutlak bozma nedeni olacağı ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceği belirtilmiştir.Hüküm ve gerekçenin çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması, Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.İlk Derece Mahkemesince, kısa kararın hüküm fıkrasında “Davacının değer kaybı yönünden talebi ıslah dilekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde toplam 6.500,00 TL değer kaybı bedelinin 1.000,00 TL miktarının dava tarihinden itibaren, kalan kısmının ise ıslah tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan dayanışmalı olarak tahsili ile davacıya verilmesine, ikame araç bedeli konusundaki talebinin kısmen kabulü ile, 3.520,00 TL miktarın davalılardan dayanışmalı olarak tahsili ile dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.Gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise “Davacının değer kaybı yönünden talebi ıslah dilekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde toplam 6.500,00 TL değer kaybı bedelinin 1.000,00 TL miktarının dava tarihinden itibaren, kalan kısmının ise ıslah tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılar … San. ve Tic. A.Ş. den dayanışmalı olarak tahsili ile davacıya verilmesine, ikame araç bedeli konusundaki talebinin kısmen kabulü ile 3.520,00 TL miktarın davalılar … San.ve Tic. A.Ş.’den dayanışmalı olarak tahsili ile dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” şeklinde karar verildiği belirtilmiş ve bu suretle hüküm fıkrasıyla gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılarak yukarıda açıklanan Anayasa, usul ve yasa kuralları ile Yargıtay HGK ve Yargıtay içtihadı birleştirme kararına aykırılık oluşturulmuştur. O halde mahkemece yapılması gereken; kısa kararla bağlı olmaksızın, kısa karara uygun olarak gerekçesini yeniden düzenlemek veya gerekçeye uygun nitelikte yeni bir kısa karar oluşturmak ve bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi gidermektir.Bu nedenle; HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince, davalılar …. San ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının kabulüne; Mahkemece kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1-Davalılar …. San ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf talep edenler tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, artan gider avansının yatırana iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.10/10/2019