Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2015 E. 2019/276 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2015
KARAR NO : 2019/276
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 08/08/2017
NUMARASI : 2017/3469 D.İş Esas – 2017/3469 D.İş Karar(İtiraz Hakem Heyeti’nin 14/07/2017 tarih 2017/İHK-2547)
DAVA : Güç Kaybı ve Bakıcı Gideri Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Başvuru sahibi dava dilekçesinde özetle; 15/09/2014 tarihinde başvuru sahibinin sevk ve idaresindeki ….plakalı araç ile …. plakalı aracın çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kazaya karışan …. plakalı aracın davalı … Şirketi tarafından sigortalandığını, İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda kazanın meydana gelmesinde başvuru sahibinin asli, sigortalı araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın 29/08/2016 tarihli raporunda başvuru sahibinin %69 oranında meslekte kazanma gücünde azalma olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 180 gün olduğu ve kişinin gündelik fiziksel aktiviteleri ve işlerini bir başkasının gözetiminde yerine getirmek zorunda ve bakıma muhtaç olduğunun tespit edildiğini, tazminat talebi için davalı … Şirketine başvurulduğunu ancak başvurularına herhangi bir cevap verilmediğini, yargılamanın hitamında başvuru sahibi lehine kalmak kaydıyla 3.000,00 TL sürekli iş göremezlik (ıslah ile 142.021,01 TL), 1.000,00 TL geçici iş göremezlik (ıslah ile 1.372,82 TL) ve 1.000,00 TL bakıcı gideri (ıslah ile 186.715,86) olmak üzere toplam toplam 5.000,00 TL (ıslah ile 330.109,69 TL) maddi tazminatın Komisyona başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı … Şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketleri nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan …. plakalı aracın 15/09/2014 tarihinde …. plakalı araçla çarpışması sonucu meydana gelen kazada tazminat talebinde bulunulması üzerine hasar dosyasının açıldığını, tazminat hesabı için gerekli ” Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenmiş özürlü sağlık kurulu raporu bulunmadığından başvurunun değerlendirilmediğini, “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenmiş sağlık kurulu raporları alınmasını talep ettiklerini, tazminat hesabının Trafik Sigortası Genel Şartları doğrultusunda ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ölçüsünde olması gerektiğini, tazminat talebinin kabulünün mümkün olmadığını iddia ederek şirketleri aleyhine bu davanın belge eksikliği sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvuru sahibinin talebinin kabulüne, 1.372,82 TL geçici iş göremezlik, 142.021,01 TL sürekli iş göremezlik ve 186.715,86 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 330.109,69 TL maddi tazminatın … A.Ş’den alınarak başvuru sahibine ödenmesine, alacağa 04/11/2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı … Şirketi tarafından yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.Davalı …. A.Ş vekili bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bakıcı giderinin maddi tazminata dahil bir husus olmasına rağmen hakem heyetince sağlık giderlerine dahil kabul edilerek talebin kabulüne karar verildiğini, oysa söz konusu tazminata maddi zararlar yönünden mütalaa edilerek aşan kısım yönünden red kararı verilmesi gerektiğini, başvuranın bakıcıya muhtaç olduğunun kanıtlanmadığını bu nedenle bakıcıya muhtaç olarak kabul edilerek tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, brüt asgari ücret üzerinden bakıcı gideri tazminatının hesaplanmasının hatalı olduğunu, sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden aktüerya raporunda hesaplamalarda hatalar olduğunu, kusur ve maluliyet oranlarının eksik hesaplanarak aktüerya raporunun düzenlendiğini, peşin ödeme nedeniyle gerekli iskontoların yapılmadığını, davacı lehine tam vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Dava trafik kazası nedeni ile iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dava, trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı ve bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir. Davalı tarafça sigortalı bulunan araç sürücüsünün %25’lik kusur oranı dikkate alınarak düzenlenen 09/03/2017 tarihli aktüer bilirkişi raporu ve davacılar vekilinin uyuşmazlık tutarının artırılması talebini içeren 16/03/2017 tarihli dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiştir. Davalı tarafça aktüer bilirkişi raporuna karşı herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. Bu durumda, davalı tarafça aktüer bilirkişi raporuna itiraz edilmemesi nedeniyle, vekilinin aktüer bilirkişi raporundaki tespit ve hesaplamalar davacılar lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğundan, davalı vekilinin aktüer bilirkişi raporuna yönelik istinaf iddia ve itirazlarının dinlenmesi mümkün değildir. Kaldı ki aktüer bilirkişi raporunda bakıcı gideri tazminatının brüt asgari ücret üzerinden hesaplanması da doğrudur (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24/01/2017 tarih, 2014/14713 Esas – 2017/516 Karar sayılı ve 06/12/2018 tarih 2016/2224 Esas – 2018/11875 Karar sayılı ilamları).Davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan …. plakalı aracın poliçesi incelendiğinde, poliçe de sağlık giderleri yönünden ayrı bir teminatın, sakatlanma ve ölüm gideri yönünden ayrı bir teminatın bulunduğu, bakıcı giderinin sağlık giderleri teminatı kapsamında kabul edilerek karar verildiği anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Hükme esas alınan maluliyete ilişkin 29/08/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davacının bakıma muhtaç olduğu, çok açık bir şekilde belirtilmiştir. Dolayısıyla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf iddia ve itirazına gelince ise Avukatlık Kanunu’nun, “Avukatlık Ücret Tarifesinin Hazırlanması” başlıklı 168. maddesine göre avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. 169. maddesine göre de yargı mercilerince karşı tarafa yükletilebilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. Dayanağını Avukatlık Kanunu’nun bu hükümlerinden alan 30/12/2017 tarihli ve 30286 sayılı AAÜT’nin “Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nda Ücret” başlıklı 17/2.maddesine göre, “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla tarifenin 3. kısmına göre, avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.”5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesine 13/06/2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile eklenen 17. fıkrasında, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak da yukarıda belirtildiği gibi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddelerde “talebi reddedilenler” olarak belirtilenler, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerdir. Çünkü Sigorta Tahkim Komisyonunun önüne gelen tek bir talep vardır. O da, sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerin talebidir. Tahkim Komisyonuna talepte bulunan sigortalının talebine cevap veren ve karşı gerekçelerini ileten sigortacının bu anlamda “talebi kabul edilen” veya “talebi reddedilen” olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine karar verilmesi halinde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkim’de ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret” başlıklı 17. maddesine göre, tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.Anayasa’nın 124. maddesine göre, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” Bu yetki çerçevesinde çıkarılacak bir yönetmelik, dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ile getirilen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücreti için beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, açıkça Avukatlık Kanunu’nun 168. ve 169. maddelerine ve 5684 sayılı Kanun’un 30/17. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Kanuna aykırı olan bu yönetmeliğin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, kanuna aykırı bir yönetmeliğin iptal edilip edilmemesinin önemi de yoktur.Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan 19/01/2016 tarihli “Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 6. maddesiyle, Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesine eklenen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, Sigortacılıkta Tahkim sisteminin amacıyla ve 6327 sayılı Kanun ile getirilen “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asagari Ücret Tarifesi’nde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki maddenin gerekçesiyle bağdaşmamaktadır. Çünkü, 6327 sayılı Kanunla Sigortacılık Kanunu’nda yapılan değişikliklerin genel gerekçelerinden birisi “Sigortacılıkta tahkim sisteminin işlerliliğinin artırılabilmesi amacıyla yeni düzenlemelere gidildiği” şeklinde belirtilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesinin gerekçesi de “Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için yargılama gideri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Kaldı ki, beşte bir oranındaki vekalet ücretinin uyuşmazlığın her iki tarafı için öngörüldüğünün amaçlanmış olması halinde “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” şeklindeki ifade yerine davacı ve davalı ayrımı yapılmayacak ve tereddüt oluşturmayacak biçimde “taraflar” sözcüğünün neden tercih edilmediği de izaha muhtaçtır. Dolayısıyla, kanun koyucunun buradaki açık ve asıl amacı, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuruların tek taraflı olduğu gerçeğinden hareketle, daima davacı tarafta yer alan sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumaktır. Başka bir deyişle, “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” ifadesi, aleyhine başvuru yapılan davalı konumundaki sigortacıyı içermemektedir.Kanun koyucu burada, tıpkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tüketicinin, tüketici hakem heyetlerine başvurusunu özendirmek, başvurusunun kabulü üzerine iptal istemiyle açılan davalarda aleyhine karar verilmesi halinde karşılaşacağı vekalet ücreti yükünü azaltmak amacıyla 70. maddesinin (6) nolu bendi ile yapılan: “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenlemede olduğu gibi, sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumak ve Sigortacılıkta Tahkim Sistemine başvuruyu özendirmek amacıyla, sigortalılar ve sigortadan faydalananlar lehine bir tercihte bulunmuştur.Bu nedenle, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin, sigortacılıkta tahkim sisteminin amacına, Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne ve kanun koyucunun iradesine uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Bu çerçevede, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun , HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy çokluğu ile karar verildi. 28/02/2019
KARŞI OY
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/02/2018 tarih, 2015/6820 E. ve 2018/493 K. sayılı kararında açıklandığı üzere 19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13 üncü fıkrasına “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu durumda Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından bu yöne ilişkin davalı istinafının kabul edilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2018 tarih, 2018/1726 E. ve 2018/8853 K., 07/05/2018 tarih, 2016/10994 E. ve 2018/4624 K. sayılı kararları ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/04/2018 tarih, 2017/5281 E. ve 2018/3189 K. sayılı kararı).