Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1938 E. 2018/252 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/1938
KARAR NO : 2018/252
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/3628 D.İş.E.- 2017/3628 D.İş.K.
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 22/02/2018
İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/08/2017 tarih 2017/3628 D.İş.E.-2017/3628 D.İş.K. sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu-İtiraz Hakem Heyeti’nin 17/07/2017 tarih 2017/İHK-2538 K. sayılı kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Dairemize tevzi edilmesi sonucu, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurusunda; müvekkillerinin murisi …’un, 26.12.2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucunda vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 250.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, dava dilekçesindeki 250.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin 75.000 TL’sinin müvekkili … için, 175.000 TL’sinin ise müvekkili … için talep edildiğini beyan etmiştir.
Davacılar vekili, 06/04/2017 tarihli dilekçesi ile, müvekkili …. yönünden dava değerini 290.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili davaya cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı olup, teminat limitinin şahıs başına azami 290.000 TL olduğunu, kazanın meydana gelmesinde, sürücü ve işleten olan davacılar murisinin, asli ve tam kusurlu bulunduğunu, kazadan sonra muristen alınan kan ve saç örneklerinde uyuşturucu madde tespit edildiğini, davacılara tazminat ödenmesi halinde kazanın uyuşturucu madde etkisi altında meydana gelmiş olması sebebiyle, geride kalan yasal mirasçılarına rücu edileceğini, bu durumda alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşeceğini belirterek, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi nedeniyle, başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; başvuranların talebinin kısmen kabulüne; …. için 290.000TL destekten yoksun kalma tazminatının, … Sigorta AŞ’den alınarak başvurana verilmesine, başvuran …’un 75.000 TL’ye ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık hakem Heyeti kararına, davalı sigorta şirketi vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından yapılan inceleme sonucunda, davalı sigorta şirketi vekilince yapılan itirazların reddine karar verilmiştir.
Davalı sigorta vekili istinaf dilekçesi ile; kazadan sonra muristen alınan kan ve saç örneklerinde Adli Tıp raporu ile yapılan incelemede, uyuşturucu madde bulunduğunu, bu nedenle tazminat ödenmesi halinde, mirasçı olan davacılara rücu edileceğinden, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşeceğini, murisin tam kusuru ile kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle zararın teminat dışı olduğunu, murisin geliri hususunda gerekli inceleme yapılmadan ve sadece 2015 yılı aralık ayı maaş bordrosuna göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, davacılar lehine Yönetmelik hükümleri uyarınca 1/5 vekalet ücreti verilmesi gerekirken, tam vekalet ücretini hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat eden davacılar murisinin desteğinden yoksun kılındığı iddiasına dayalı, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
26.12.2015 tarihinde, davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde davacılar murisinin vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde murisinin tam kusurlu olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. Maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteklerinin kusurunun olması, davacıların hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür.
Davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere, destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.)
(HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları )
Davacılar murisinin, sürücüsü olduğu araç ile, 26/12/2015 tarihinde, tam kusurlu olduğu kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. Kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketleri tarafından yapılan ödemelerin rücu edilebilmesi, bir takım koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Davacılar yönünden alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşip birleşmeyeceği, rücu için gerekli şartların oluşup oluşmadığı, davalının da davacılardan kesin talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı hususları, ancak ileride talep edilmesi halinde rücu sırasında değerlendirilebilecektir. Karar tarihi itibarı ile, sigorta şirketi tarafından yapılmış bir ödeme de bulunmamaktadır. Yine davacılar, 3. kişi olarak talepte bulunduklarından, ileride, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşeceği kabulü ile talebin reddi, yerleşik yargı kararlarına, usul ve yasaya uygun değildir.
2918 sayılı yasa’nın 90. Maddesi, 6704 sayılı Yasa ile değişikliğinden önce, ” Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde olup, değişiklikten önce, tazminat hesabının Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. Maddesine göre, destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451. Maddesine göre, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
2918 sayılı KTK’nın 95. Maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri teminat dışında bırakılmış ise de, Genel Şartlar hükümlerinin, kanunlara ve yerleşik yargı kararlarına aykırı olamayacağı, 6704 sayılı yasa ile değişiklikten önce, Karayolları Trafik Kanunu’nda teminat dışı bırakılmayan bir hususun, Genel Şartlar ile teminat kapsamı dışına çıkartılmasının mümkün olmadığı, yasanın emredici hükümlerine aykırılık olması halinde, genel şartlara göre değil, yasanın emredici hükümlerine göre karar verilmesi gerekmektedir.
6704 sayılı yasa ile 2918 sayılı KTK’nın 92. Maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan bu değişiklik ile, teminatın kapsamına yönelik, genel şartlarda düzenlenen hükümler, uygulanabilir hale gelmiştir. Dolayısıyla, ancak bu tarihten sonraki olaylarda, genel şartlarda yer alan teminatın kapsamına ilişkin ilkelerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Kaldı ki, Genel Şartlar hükümlerinin uygulanacağı düşünülse dahi, Genel Şartlar C-11. Maddesinde, bu genel şartlar yürürlük tarihinden sonra aktedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü mevcut olup, kazaya karışan aracın zorunlu trafik sigortası poliçesinin 05/02/2015 tarihinde tanzim edildiği, dolayısıyla genel şartlar hükümlerinin dava konusu olayda uygulanmasının mümkün olmadığı görülmektedir.
HMK’nın 357. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, res’en göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz hükmü yer almaktadır.
Davalı tarafça, murisin geliri hususunda gerekli inceleme yapılmadığı, sadece 2015 yılı aralık ayı maaş bordrosuna göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğu istinaf sebebi olarak gösterilmiş ise de; davalı tarafça, bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş, rapora göre verilen Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına itiraz sırasında, murisin hesaplamaya esas gelirine itiraz edilmemiş, bu husus ilk kez istinaf dilekçesi ile ileri sürülmüştür. Murisin hesaplamaya esas alınan geliri ile ilgili olarak tahkim yargılaması sırasında itiraz edilmediğinden, HMK’nın 357. Maddesi uyarınca, murisin gelirine yönelik istinaf sebebi incelenmemiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesi “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir” hükmü ile, talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde, davacı aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden düzenleme getirilmiş olup, davacı lehine hükmolunacak vekalet ücretinin, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkimde Ücret” başlıklı 16. maddesinde düzenlenen “Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda da, bu Tarife hükümleri uygulanır” hükmü göz önüne alınarak, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince tam nispi vekalet ücreti olması gerekmektedir. Bu sebeple, İtiraz Hakem Heyeti’nce, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince, davacılar lehine tam nispi vekalet ücreti belirlenmesinde, usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Her ne kadar istinaf dilekçesinde, davacı … da gösterilerek, netice-i talepte davacılar yönünden ayrım yapılmaksızın kararın kaldırılması talep edilmiş ise de; davacı …’un talebi red edilmiş olup, davacı …. yönünden kararın istiraf edilmesinde davalı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı tarafın, davacı … yönünden istinaf isteminin, 6100 Sayılı HMK 353/1-b(1) maddesi gereğince esastan reddine, davalı tarafın, davacı … yönünden istinaf isteminin ise, hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı tarafın, davacı…. yönünden istinaf isteminin, 6100 Sayılı HMK 353/1-b(1) maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafın, davacı … yönünden istinaf isteminin, hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
3-6728 Sayılı Yasa’nın 36. maddesi uyarınca, harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça, istinaf başvurusu için yatırılan karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, yatıran tarafa, mahkemesince iadesine,
3-Davalı tarafça, istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin, kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/02/2018