Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1871 E. 2019/613 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1871
KARAR NO : 2019/613
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/09/2016
NUMARASI : 2014/1369 Esas – 2016/604 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 20/02/2012 tarihinde davalı … şirketine sigortalı … plakalı aracın kusurlu olarak davacının yaralanmasına ve sakat kalmasına neden olduğunu, müvekkilinin malul olması sebebiyle davalı … şirketine başvurduğunu, ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla, belirlenecek maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava konusu kazaya karışan davacı … tarafından sevk ve idare edilen … plakalı aracın müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, ZMSS Genel Şartları gereği, trafik kazalarında sigortalı araçların 3. kişilere vermiş olduğu zararlardan sorumluluğun esas olduğunu, işleten ve sigortalı araç sürücüsü tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin Genel Şartların A.3.b maddesi gereği teminat kapsamı dışında olduğunu, davacı …’nun … plakalı aracın kendi sevk ve idaresinde iken sebebiyet verdiği kaza nedeniyle müvekkili şirketten tazminat talep edebilmesinin mümkün olamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Kaza tespit tutanağı ile ceza dosyasında alınan kusur raporunun birbirini doğrulamadığını, buna rağmen yeni bir kusur raporu alınmadığını, davalının kazaya karışan diğer araç sürücüsü … sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın da sigortacısı olduğunu, müvekkili kusurlu olsa dahi hak ettiği tazminatı kendi sigorta şirketinden talep edebileceğini, kaza tarihinde söz konusu taleplerin teminat dahilinde olup olmadığının araştırılmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davacı, kendisinin kullandığı … plakalı araçla seyir halinde iken … plakalı araçla çarpışmış ve yaralanmıştır. Dava dilekçesinde maluliyet tazminatı talep edilirken kendi kullandığı aracın ZMS sigortacısından mı, yoksa karşı araç ZMS sigortacısından mı talepte bulunduğu açık olmamakla birlikte aşamalardaki yazılı ve sözlü beyanlara göre her iki aracın da ZMS sigortacısı olan davalı şirketten talepte bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının kendi kullandığı araçla kaza yaptığı sırada olayda tamamen kusurlu ve tazminat talebinin olay tarihinde yürürlükte olan Genel Şartların A.3.b maddesi uyarınca teminat kapsamı dışında olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, … plakalı aracın da trafik sigortacısı olan davalı şirketin bu aracın işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğu konusunda yapılan değerlendirme dosya içeriğine uygun olmamıştır.Davacı kendi kullandığı aracın sigortacısından sözleşme hükümlerine; diğer aracın sigortacısından ise haksız fiil nedeniyle talepte bulunmaktadır. Öncelikle, davacı kendi kusuruna denk gelen tazminat talebini, olay sırasında sürücüsü olduğu aracın sigortacısına karşı ileri süremeyecektir. Zira, ZMS sigortasında sigortacı, aracın işletilmesi sırasında üçüncü kişilerin zarara uğraması halinde belirlenecek tazminattan sorumludur. Davacının haksız fiil hukuki sebebine dayanarak kendi kullandığı aracın sigortacısından talepte bulunması olanağı bulunmamakta ise de, karşı araç ZMS sigortacısından sürücünün kusuru oranında tazminat talebinde bulunabilecektir. Her iki aracın aynı sigorta şirketine sigortalı olması halinde de sigorta şirketi her bir aracın üçüncü kişiye verdiği zararı karşılamakla yükümlüdür. Somut olayda davalı … şirketi … plakalı aracın da sigortacısı olduğuna göre poliçedeki limit dahilinde davacının zararını karşılamak durumundadır. Çünkü, davacı bu aracın sigortacısı karşısında üçüncü kişi konumundadır.Bu bağlamda, … plakalı araç sürücüsünün kusurunun belirlenmesi ve kusur derecesine göre davalı sigortacının sorumluluğunun belirlenmesi gerekir. Ancak mahkemece bu araç sürücüsünün olayda kusursuz olduğu yönündeki kabulü, sürücünün ceza mahkemesindeki yargılaması sonunda olayda kusursuz olduğu gerekçesi ile beraatine karar verilmesine dayanmaktadır. TBK’nın 74/1.maddesinde zarar verenin kusuru ile ilgili karar verilirken hukuk hakiminin ceza hukukunun sorumluluk ile ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararı ile de bağlı olmadığı; 74/2. maddesinde de ceza hakiminin kusurun değerlendirmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararın hukuk hakimini bağlamayacağı öngörülmüştür. Dosya içeriğinde bulunan trafik kaza tespit tutanağında her iki araç sürücüsünün de olayda kusurlu olduğu tespit edilmiş, ceza mahkemesince alınan raporda ise her iki araç sürücüsünün beyanları doğrultusunda seçenekli kusur raporu düzenlenmiş, bu seçeneklerden birinde davacının; diğerinde ise davalı sigortalısının tam kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiş, mahkemece … plakalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu kanaatine varılarak beraatine karar verilmiştir.Yukarıda açıklanan yasa hükümleri de gözönüne alındığında, böyle bir durumda mahkemece, ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesi ve beraat kararı ile bağlı kalınmayıp trafik tespit tutanağı ve ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporu karşılaştırılarak somut olayda tarafların kusurunun belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre davacının taleplerinin değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen istinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden tarafa iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/04/2019