Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1849 E. 2019/3524 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1849
KARAR NO : 2019/3524
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/06/2017
NUMARASI : 2015/1122 Esas – 2017/651 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 10/10/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/07/2013 tarihinde … idaresinki … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan müvekkili … gerçekleşen trafik kazası sonucunda yaralandığını, hastanede tedavi gördüğünü, davanın kabulü ile tahkikat sonucunda müvekkilinin maddi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu… plakalı aracın olay tarihinde müvekkili şirket Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortanın zarar sigortası olduğundan sigortalısının kusuru oranında ve limitle sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespitinin gerektiğini, hatır taşıması olup olmadığı yanında kusur durumunun ve maluliyet durumunun belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kabulüne, 93.627,49 TL’nin dava tarihi olan 05.05.2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili ile feri mühadil tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından müterafik kusur indirimi yapılmadığını, dava konusu olayda hatır taşıması mevcut olmasına rağmen indirim yapılmaksızın hüküm kurulduğunu, sigortalı araç maliki veya sürücüsü ile davacı arasında herhangi bir menfaat ilişkisi bulunmadığını belirterek verilen karar kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmektedir.Feri müdahil istinaf başvuru dilekçesinde: Asli müdahale talebinin kabul edilmesi gerektiğini, kusur, maluliyet ve aktüerya raporlarını kabul etmediğini, davacının kaza öncesindeki hastalığının ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, zamanaşımının dolduğunu belirterek verilen karar kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmektedir.Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere itiraz verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Somut olayda, davacı tek taraflı kazada ihbar olunan …’ün kullandığı aracında yolcu konumunda olup dosya kapsamından davacının ihbar olunan sürücü …’ın arkadaşı olduğu ve olay günü gezme amaçlı ihbar olunan sürücü … aracında yolcu olarak bulunurken davaya konu kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır
Davalı sigorta şirketi yargılama aşamasında desteğin aracında hatır için taşındığını savunmuştur. Bu durum karşısında, desteğin hatır için taşındığı kabul edilerek hesaplanan tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği halde, davalının bu yöndeki savunma ve itirazları değerlendirilmeksizin hatır taşıması indirimi yapılmadan karar verilmesi doğru olmamış, bu konuya ilişkin davalı vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/7624 Esas 2018/10877 Karar sayılı ilamı).Dosya kapsamında davacının emniyet kemeri takmadığı ve sürücü … alkollü araç kullandığını bilerek arabaya bindiği ve bu sebeple zararı artmasına neden olduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığından tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmayışında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin ve feri müdahil vekilinin müterafik kusura ilişkin istinaf talebi yerinde değildir ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/7218 Esas 2019/2388 ve 2016/5223 Esas 2019/364 Karar sayılı kararları).Feri müdahilin davaya katılma talebi davalı sigorta yanında olması ve dava konusu tazminat talebine ilişkin bir hak iddiası olmaması nedeni ile asli müdahale kapsamında olmadığından bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.2918 sayılı KTK.nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı ) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez.Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Dava konusu trafik kazası 25/07/2013 tarihinde gerçekleşmiş, davacı yaralanmıştır. Eylem için (TCK 89/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Eldeki dava 05/05/2015 tarihinde açıldığına göre zamanaşımı dolmadığından feri müdahilin istinaf itirazı yerinde değildir.Yargılama sırasında 11/02/2016 tarihli kusur tespitine yönelik bilirkişi raporunun dosya kapsamına, kaza tespit tutanağı değerlendirmeleri ile çerçevesinde denetime elverişli olması, feri müdahil hakkında açılmış bir dava olmadığından rücuya tabi bir kusur olup olmadığının tespitine gerek bulunmamasına göre feri müdahilin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Somut uyuşmazlıkta hükme dayanak alınan 30/03/2016 tarihli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığının Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporun 25/07/2013 kaza tarihi itibariyle, yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre değil, “Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü” hükümlerine göre düzenlendiğinden feri müdahilin bu yöndeki istinaf itirazı yerindedir. O halde Mahkemece yapılması gereken, kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte rapor alınıp, tespit edilecek maluliyet oranına göre tazminat hesabı yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.Dava dilekçesinde davacı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL sürekli sakatlık, 1.000 TL sürekli bakım gideri tazminatı talep etmesine rağmen mahkemece yargılama sonucunda dava açılışında talep edilen 1.000 TL sürekli bakım gideri talebi hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi doğru olmamış ise de bu yönde davacı istinafı olmadığından eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiştir.Açıklanan nedenlerle; davalı sigorta vekilinin hatır taşımasına ilişkin, feri müdahilin maluliyet raporuna ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kabulüne, davalı vekilinin ve feri müdahilin diğer istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı sigorta vekilinin hatır taşımasına ilişkin, feri müdahilin maluliyet raporuna ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜNE, yukarıda esas numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi ara kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden taraflara iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/10/2019