Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1843 E. 2018/1856 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1843
KARAR NO : 2018/1856
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/04/2017
NUMARASI : 2014/1586 Esas – 2017/287 Karar
DAVA : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/12/2018
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2017 tarih, 2014/1586 Esas ve 2017/287 Karar sayılı dosyası kapsamında verilen karara karşı, istinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacılar vekili açmış olduğu dava ile müvekkillerinin 02/08/2014 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu vefat eden …’nın geride kalan eş ve çocukları olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere 15.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde Kazanın meydana gelmesinde davacıların murisinin tam kusurlu olduğunu, dolayısıyla davacıların tazminata hak kazanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda: “davanın ıslah miktarı üzerinden kabulü ile davacı … için 183.361,15 TL, … için 11.561,30 TL ve … için 30.774,70 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren alacağa yasal faiz işletilmesine” karar verilmiş, bu karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvurusunda özetle: Gerekçeli kararın (3) nolu bendinde bakiye karar harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına verilmesine karar verildiğini, davayı kazanmış olmaları nedeniyle bakiye karar harcını davacı olarak kendilerinin değil, davayı kaybeden davalı tarafın ödemesine karar verilmesi gerektiğini belirterek; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle: Tazminat hesabı yapılırken destek tazminatı talep etme hakkı bulunan tüm kişilerin paylarının dikkate alınması gerektiğini, müteveffanın babasının sağ olması hususunun bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talebinin yerel mahkemece değerlendirilmediğini, dava konusu tazminatta herhangi bir rücu sebebinin tespiti halinde alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesinin söz konusu olacağını, mahkeme gerekçeli kararında hüküm gerekçesinin açıklanmadığını, bilirkişi raporunda hesap tarihi itibariyle güncel değerler üzerinden tazminat hesabı yapıldığından davacının faiz talebinin yerinde olmadığını, ancak hesap tarihinden itibaren faiz talep edebilme imkanının olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı isteminden ibarettir.Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nın 297/1-c, 27/2-c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu ve bu hususun hukuki dinlenilme hakkı kapsamında olduğu hükme bağlanmıştır.Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Somut olayda mahkemece verilen kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davanın kabulü ile tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiş, kararın gerekçe kısmında sadece bilirkişi raporuna itibar olunduğu belirtilmiştir. Yine kısa kararda “temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren alacağa yasal faiz işletilmesine, ayrıntılarının gerekçeli kararda yazılmasına,” denildiği halde gerekçeli kararda bu konuda hiç bir açıklamaya yer verilmemiştir. Bu haliyle İlk Derece Mahkemesi kararı HMK’nın 297/1-c, 27/2-c maddelerinde belirtildiği şekildeki bir gerekçeyi içermemektedir. Bunun yanında, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğine göre, alınması gereken bakiye ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken hükmün kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde “davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına” karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.Mahkeme kararının gerekçe içermemesi hususu kamu düzeni ile ilgili olduğundan, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, resen incelenmiş ve taraf vekillerinin istinaf başvuruları kabul edilerek HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacılar ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile;
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/04/2017 tarih, 2014/1586 Esas ve 2017/287 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden davacılar ve davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5- İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/12/2018

.