Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1832 E. 2019/3602 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1832
KARAR NO : 2019/3602
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 08/11/2016
NUMARASI : 2014/834 Esas – 2016/813 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 17/10/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile davacının 20.02.2014 tarihinde davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı otobüse bindiğini, otobüsün arkasına doğru ilerlemekteyken, araç sürücüsünün ani freni nedeniyle araç içerisinde yuvarlandığını ve sağ kolunu koltuk arası demirlere çarpması sonucu yaralandığını, bu nedenle ameliyat geçirdiği ve koluna platin takıldığını, iş gücü kaybına uğradığını, bu süreçte maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek tedavi ve hastane masrafları ile çalışmadığı günler kazanç kaybı ve diğer hususlar için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminatın (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı ve sadece maddi tazminattan sorumlu olarak) kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin sorumluluğunun sigorta poliçesi kapsamında, kendi sigortalısının kusuru oranında zarar görenin uğradığı gerçek zararın tazmini açısından söz konusu olabileceğini, tedavi giderleri yönünden sorumluluklarının bulunmadığını, gerçek zararın saptanması gerektiğini, aleyhe hüküm kurulması halinde sigorta şirketi temerrüte düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazanın meydana gelmesinde idare şoförü … kusuru bulunmadığını, ceza davasının henüz kesinleşmediğini, derdest olduğunu, ceza davasının iş bu davada bekletici mesele yapılması gerektiğini, yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi ile tarafların kusurlarının yeniden belirlenmesinin hak ve adalet kurallarının gereği olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı… dava dilekçesinin tebliğ edildiği yasal süresinde cevap dilekçesi vermemiş olup, davalı vekili ön inceleme duruşmasında kusura ve davaya itiraz ettiklerini beyan etmiş olduğu görülmüştür.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dosyada bulunan iki bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğunu, çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, otobüs sürücüsünün objektif sorumluluğunun bulunduğunu, aldığı yolcular tam olarak bindikten sonra hareket etmesi gerektiğini, müvekkilinin gerekli tutamaklardan tutunduğunu, fakat bu tutamakların bir çoğunun ya olmadığını ya da kopuk ve kırık olduğunu, … sürücüsünün yayaya çarpmamak için ani fren yapmasının şoförün kusurunu ortadan kaldırmadığını, itirazları doğrultusunda ve raporlar arasındaki çelişkiyi gidermek üzere İTÜ Karayolları Trafik Kürsüsünden bilirkişi raporu alınmasını ve kusur oranını belirlenerek dosyanın hesap bilirkişisine gönderilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava; 20.02.2014 tarihinde otobüsün ani fren yapması sonucu, otobüste yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat istemine yöneliktir.Dosyada 27.01.2015 tarihli trafik kazaları araştırma uzmanı tarafından düzenlenen kusur bilirkişi raporunda sürücü … % 100 oranında kusurlu olduğu, yolcu … kusursuz olduğu yönünde ve 09.06.2016 tarihli ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen kusur raporunda ise sürücü … kusursuz, yolcu … % 100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş ve bu suretle kusur oranları arasında çelişki oluşmuştur. Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmediği gibi hükme esas alınan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna niçin üstünlük tanındığı da kararda tartışılmamıştır. Bu nedenle hükme esas alınan ATK raporu ile kusura ilişkin diğer bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu durumda İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, kusur bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu gözetilerek tüm dosya kapsamına göre, 2.raporun Adli Tıp Kurumu’ndan alındığı da dikkate alınarak, İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden, dosyada bulunan kusur raporı arasındaki çelişkiyi de giderecek mahiyette kusur raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesidir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/10/2019