Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1831 E. 2019/3603 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1831
KARAR NO : 2019/3603
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/02/2017
NUMARASI : 2014/942 Esas – 2017/147 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 17/10/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; 12.04.2014 tarihinde saat 14.00 sıralarında Esenler ilçesinde eczane önünde kaldırımda duran müvekkili …’na … plakalı aracı ile seyir halinde olan sürücü …’ un kontrolsüz bir şekilde ve hızla gelerek çarptığını, kazada müvekkili ve müvekkili haricinde 2 kişinin yaralandığını, kovuşturmanın Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/331 Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, kazanın oluşumunda tüm kusurun kontrolsüz bir şekilde ve hızla gelerek kaldırımdaki çocuklara çarpan sürücü …’ta olduğunu, kaza tespit tutanağında da tüm kusurun sürücüye verildiğini, oluşan zarardan sürücü davalı …, araç sahibi … ve aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı ….’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkilinin kaza neticesinde sol bacağında kırıklar oluştuğunu ve bacağına platin takıldığını, uzun süre hastanede yatarak tedavi edilen müvekkilin kalçasında, belinde, sırtında ve bacaklarında birçok cam kesiği meydana geldiğini ve kalıcı izler oluştuğunu, İlköğretim 4. sınıfa giden ve 11 yaşında olan müvekkilinin kazadan sonra okuluna devam edemediğini ifadeyle; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, müvekkilin muayene yerlerine gidiş geliş masrafları için şimdilik 200 TL, müvekkilin bakıcı masrafı için şimdilik 300 TL, geçici iş göremezlik zararı için 1.000 TL, sürekli iş göremezlik ve vücudundaki kalıcı hasar ve ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle şimdilik 1.500 TL toplamda ise 3.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca davacı için 10.000 TL, baba … için 10.000 TL, anne … için 10.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ ten olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle, davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkili şirket nezdinde trafik sigorta poliçesi karayolu motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti (sakatlanma ve ölüm kişi başıma 225.000,00 TL) ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluk poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber, masraf, vekalet ücreti sorumluluğunun da bu miktara isabet eden oranlarda olduğunu, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını ifadeyle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesinin ekinde bulunan trafik kaza tutanağı incelendiğinde, yol kenarında korkuluk olmadığı, emniyet şeridin olmadığı, yol şerit çizgisinin bulunmadığı, trafik işaret levhasının bulunmadığı, ışıklı sesli işaret – trafik lambası bulunmadığı, yol yüzeyinin ıslak olduğu, yolun eğimli olduğu, yolun 3 yönlü kavşak olduğunun tespit edildiğini, davalı …’un ifadesinde kavşakta görüşü engelleyen aracın park halinde bulunduğu ve aniden kavşaktan çıkan araca çarpmamak için manevra yaptığı dikkate alındığında davaya konu kazada müvekkilinin tamamen kusurlu olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, istenen manevi tazminatın yüksek olduğunu, oluşan zararın sigorta poliçesi kapsamında davalı sigortadan tahsil edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların davalarının kısmen kabul-kısmen reddine, Davacı … bakıcı giderleri için 4.372,20 TL’nin, sürekli ve geçici iş göremezlik için 32.230,27 TL’nin, tedavi için talep etmiş olduğu yol giderleri talebinin kabulü ile 200,00 TL’nin, sigorta şirketi yönünden poliçedeki limitle sınırlı olmak üzere dava tarihinden, diğer davalılar yönünden olay tarihi 12/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı … yönünden 8.000,00 TL, davacılar … ve … için ayrı ayrı 5.000,00’er TL olmak üzere toplam 18.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihi 12/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar… ve … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalılar… ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde: bilirkişi raporuna yaptıkları itirazlar değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, kazaya ilişkin ceza yargılamasının Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesinde 2014/331 Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre hukuk davasına ilişkin ceza yargılaması yapılıyor ise ceza mahkemesi kararı kesinleşmeden hukuk mahkemesince karar verilemeyeceğini, müvekkiline ilişkin ceza yargılamasının temyiz aşamasında olduğunu, karar kesinleşmeden hukuk mahkemesince karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesini talep etmiştir.Dava trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesinde, “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.”Meydana gelen kazayla ilgili olarak Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2014/331 E. nolu dosyasında yapılan yargılamada, Trafik kazası Kusur ve Analiz uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen kusur raporu ile sanık sürücü …’ un asli tam kusurlu olduğu kanaati açıklanmıştır.Mahkemece aldırılan kusur raporunda, … plakalı araç sürücüsü …’ un % 100 oranında asli ve tam kusurlu bulunduğu, yaya …’ nun kusursuz bulundukları kanaati açıklanmıştır.Gerek ceza dosyasında ve gerekse iş bu dava dosyasında kusura yönelik alınan bilirkişi raporları birbirleri ile örtüşmekte ve olayın oluşuna uygun düşmektedir. Başka bir deyişle kusura ilişkin alınan raporlar arasında herhangi bir çelişki bulunmamaktadır.Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, İlk Derece Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, HMK 353/1-b-1. maddesi gereğince davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalılar … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.743,55 TL harçtan peşin alınan 936,00TL harcın mahsubu ile bakiye 2.807,55 TL harcın davalılar … ve …’tan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davalılar … ve …’un istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/10/2019