Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1822 E. 2018/885 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
ESAS NO : 2017/1822
KARAR NO : 2018/885
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 14/07/2017
NUMARASI : 2017/3155 D.İş- 2017/3155 D.İş K.
DAVANIN KONUSU : Maluliyet Nedeniyle Sürekli İş Göremezlik Tazminatı
KARAR TARİHİ : 07/06/2018
İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/3155 D.İş – 2017/3155 D.İş karar sayılı kararı ile dosya saklama kararı verilen Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 29/03/2017 tarihli 2017/E.13-2017/K.7888 sayılı karara itirazın değerlendirildiği İtiraz Hakem Heyetinin 18/07/2017 (18/06/2017) tarihli 2017/İ.1564-2017/İHK.2149 sayılı kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine heyetçe yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Başvuru sahibince Sigorta Tahkim Komisyonu Başkanlığı’na verilen dilekçe ile, olay tarihi olan 26/07/2014 tarihinde davacının içinde bulunduğu tali kusurlu minübüs ile faili bilinmeyen asli kusurlu bir tırın çarpışması sonucu meydana gelen çift taraflı trafik kazasında başvuru sahibinin yaralandığı, yapılan ödemenin eksik olduğu belirtilerek, zararın tam olarak giderilmesi için şimdilik 5.000,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabı’ndan tahsili talep olunmuş, ıslah dilekçesi ile miktar 41.048,00 TL.ye yükseltilmiştir.
Davalı Güvence Hesabı cevabında, davacının bilinmeyen araç sürücüsünün %75 kusur oranına ve tespit olunan %13 maluliyet oranına göre hesaplanan 49.523,00 TL.nin ödendiğinden başkaca sorumluluğun kalmadığı, ZMMS.Genel Şartları gereğince ölüm tablosu olarak TRH-2010 ve 1,8 teknik faiz uygulanması gerektiği, faiz oranı ve başlangıç tarihi taleplerinin haksız olduğu, vekalet ücretinin de 1/5 oranda alınması gerektiği ileri sürülerek talebin reddi istenmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce, başvuru sahibinin talebinin kısmen kabulü ile 17.990,00 TL sürekli sakatlık tazminatının Güvence Hesabı’ndan alınarak başvuru sahibine ödenmesine oy çokluğuyla, 17.990,00 TL tazminatın ıslah öncesi dava edilen 5.000,00 TL’sine temerrüt tarihi olan 25/10/2016 tarihinden itibaren, bakiye 12.990,00 TL’sine ise temerrüt ıslah ile oluştuğundan ıslah tarihi olan 13/03/2017 tarihinden itibaren kanuni faiz oranı üzerinden temerrüt faizi yürütülmesine, 23.058,00 TL tutarındaki talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin bu karara kusur indirimi yapılmaması gerektiği ileri sürülerek itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyeti’nce, davacı vekilinin itirazlarının kabulüne, 41.048,00 TL sürekli sakatlık tazminatının temerrüt tarihi olan 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Güvence Hesabı’ndan alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu, davalının sorumluluğunun sadece plakası tespit edilemeyen aracın %75 kusuru oranında olması gerektiği, davacının diğer aracın ZMMS’nı temin eden Yapı Kredi Sigorta A.Ş.’ye de başvuruda bulunduğu, söz konusu sigorta şirketi nezdinde 15180667 sayılı hasar dosyası oluşturularak işlem yapıldığı, bu durumda sigorta şirketinin 15 günlük cevap verme süresi bulunmasına rağmen Güvence Hesabı aleyhine verilen karar haksız ve usulsüz olduğu yönüne ilişkindir.
Dava, trafik kazası sonucu yolcu olarak bulunduğu minübüste maluliyete uğrayan davacı tarafından, kazaya sebebiyet veren karşı taraf aracın plakası tespit edilemediğinden davalı Güvence Hesabından sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” düzenlemesine; aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine TBK’nun 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır (818 sayılı BK’nun 50. ve 51. maddelerinde de paralel düzenleme mevcuttur). Bu durum, iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğü şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türüdür. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, araç içinde yolcu olarak bulunan davacı kazada kusursuz olduğuna göre, zararın tamamını isterse sorumluların tamamından, isterse bir kısmından isteyebilir.
Davacının, açıkça karşı sürücünün kusuru oranında sorumlu tutulmasını istememesi halinde, dava dışı içinde bulunduğu araç sürücüsünün kusurunun bulunması davalının müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Somut olayda; başvuru sahibi davasını, kazaya %75 oranında kusuru ile sebebiyet veren ve plakası ve sürücüsü belirlenemeyen karşı araç için Güvence Hesabı’na yöneltmiş ve zararının tümünü talep etmiş olduğundan, tam kusura göre karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.
Başvuru sahibinin, içinde bulunduğu aracın ZMMS’sine yaptığı başvuru sonucu ödeme almış olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir veri bulunmadığı gibi, ödeme alması halinde dahi, davacıya yapılan fazla ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı tarafça geri istenebileceği kanaatine varıldığından, bu yöne değinen başvuru nedeni de yerinde görülmemiştir.
Bu nedenlerle, HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçe uyarınca ;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa, mahkemesince iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/06/2018