Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1811 E. 2019/3600 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1811
KARAR NO : 2019/3600
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 18/08/2017
NUMARASI : 2017/3742 D.İş Esas – 2017/3742 D.İş Karar(İtiraz Hakem Heyeti 25/07/2017 tarih, 2017/İHK-2691)
DAVA :Sürekli İş Göremezlik Tazminatı
KARAR TARİHİ: 17/10/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; 11/06/2015 tarihinde davalı … şirketine sigortalı … plaka sayılı aracın tek taraflı olarak karışmış olduğu trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin malul kaldığını, müvekkilinin araçta yolcu konumunda olduğundan atfı kabil kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin daimi iş göremezlik zararının hesaplanarak taraflarına ödeme yapılması için davalıya başvuru yapıldığını ancak davalının herhangi bir cevap vermediğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.001,00 TL iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 113.362,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının uyuşmazlığın çözümlenmesi için gerekli belgelerle birlikte müvekkili şirkete başvurması gerektiğini, kanun ile düzenlenen emredici nitelikteki özel dava şartını yerine getirmeyen davacının talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının kaza nedeniyle meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, kazaya karışan sigortalı araç ticari araç olmadığından hükmedilecek faizin yasal faiz olması gerektiğini, yapılacak olan tazminat hesabında başvuru sahibinin müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, davacının sigortalı araçta yolucu olarak bulunduğunu, kazada hatır taşımasının mevcut olduğunu, bu nedenle hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, vekalet ücretinin 1/5 oranında hükmedilmesi gerektiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti, talebin kabulü ile 113.362,00 TL tazminatın 05.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta kuruluşundan tahsili ile başvuru sahibine ödenmesine karar vermiş, davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti, davalı vekilinin itirazının reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın eksik inceleme nedeniyle kaldırılması gerektiğini, hatalı bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazların değerlendirilmediğini, davacı tarafından tazminat ödemesine esas istenilen evrakların ibraz edilmediğini, davacı tarafından alınan sağlık kurulu raporunun hatalı olduğunu, davacının maluliyetinin ATK’dan rapor alınarak tespit edilmesi gerektiğini, yapılacak hesaplamadan emniyet kemeri takılmaması sebebi ile müterafik kusur ve davacı yolcu olduğundan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, taraflardan biri lehine hükmedilecek vekalet ücretinin AAÜT’de belirlenen vekalet ücretinin 1/5’i oranında belirlenmesi gerektiğini belirterek İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüktedir. Davacı tarafça dava tarihinden önce davalı … şirketine başvuru yapıldığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamakta olup, davalı tarafça başvuruya 15 günlük cevap süresi içinde cevap verilmemiş olmakla usulünce başvuru yapıldığının kabulü gerekir. Kazaya ilişkin tutulan trafik kazası tespit tutanağında başvurucunun emniyet kemeri takmadığına ilişkin bir saptama bulunmadığı gibi aksinin davalı tarafça da ispat edilememiş olması nedeniyle müterafik kusura yönelik istinaf itirazının; Davalı tarafça hatır taşıması iddiasını ispat bakımından hiçbir delil sunulmamasına ve dosya kapsamına göre hatır taşıması olduğunun sübuta ermemiş olmasına göre hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararı kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekir. Bu belirlemenin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden maluliyet raporu alınmalıdır. Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Somut olayda, UHH tarafından hükme esas alınan Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığınca düzenlenen 03.03.2017 günlü raporda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli cetveller esas alınarak maluliyetin belirlendiği görülmektedir. Ancak davacının maluliyet oranının kaza tarihi olan 11/06/2015 tarihinde yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine göre belirlenmesi gerekirken kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi ve bu rapor esas alınarak tazminat miktarının hesaplanması doğru olmamıştır. Bu durumda, (yargılamanın tahkim yargılaması olduğu göz önüne alınarak), başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte rapor alınıp, tespit edilecek maluliyet oranına göre tazminat hesabı yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.Kabule göre de; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/02/2018 tarih, 2015/6820 E. ve 2018/493 K. sayılı kararında açıklandığı üzere 19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13 üncü fıkrasına “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu durumda Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılarak dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna iadesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,5-İstinaf başvurusu için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, 8-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … Bankası … Perpa Şubesinin 11/08/2017 tarih ve … numaralı 165.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı … AŞ’ne iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/10/2019