Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1781 E. 2019/3435 K. 27.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1781
KARAR NO : 2019/3435
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI : 2014/530 Esas – 2017/709 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 27/09/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; 19/10/2013 tarihinde davalı … sevk ve idaresindeki diğer davalı … adına kayıtlı … plakalı çekici ve … plaka sayılı dorse ile İznik-Sakarya karayolunda, çekiciye takılı dorsenin seyir sırasında kayarak yolu kapatması ile müvekkilinin viraja gelerek hızını azaltıp, durma noktasına geldiğini ve sağ yöne manevra yapmış olmasına rağmen karşı yönde gelen müvekkili … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması sonucu eşinin yanında yolcu konumunda bulunan müvekkili … ve müvekkili … yaralanmasına neden olan trafik kazasının meydana geldiğini, davalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunu, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihinde davalı …. A.Ş.’ne Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortalı olduğunu, belirterek müvekkilleri … ve … ayrı ayrı kalıcı maluliyetinden doğan maddi zararları için ayrı ayrı 5.000,00 TL’nin tüm davalılardan, 45.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi hariç diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 28/02/2017 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini (Davacı … açısından) 107.204,51 TL’ye çıkartmıştır.Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin idaresinde bulunan aracın hızının yüksek olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediğini, müvekkilinin kurallara riayet ederek aracını kullanmasına rağmen söz konusu kazanın müvekkili için önlenemez bir kaza olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, olayda davacı … şeride tecavüz etme ve sürücülerin geçme, dönme, duraklama, durma ve park etme gibi haller dışında şerit değiştirmeleri veya iki şeridi birden kullanmaları kurallarını ihlal ettiğinden kusurlu olduğunu ifadeyle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Sigorta Şirketi vekili vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu … plakalı aracın müvekkili şirkete ZMMS ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı bedeni zararlarda şahıs başına sorumluluklarının azami 250.000,00 TL olduğunu, yine sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-A- Maddi Tazminat istemi yönünden; a)-Davacı…. yönünden açılan davanın reddine , b)-Davacı … yönünden açılan davanın kabulü ile, 107.204,51 TL tazminatın 02/04/2014 dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, B-Manevi tazminat istemi yönünden; Davanın kısmen kabulü ile; Davacı … için, 5.000,00 TL, davacı …için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 35.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ‘den alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ait istemin reddine,” karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili ve Davalı … Vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili sunduğu istinaf dilekçesiyle; Maddi ve manevi tazminat açısından, faiz başlangıç tarihinin dava tarihinden başlatılmasının yerinde olmadığını, yargılama giderleri hesabında hata yapıldığını ve Davacı … açısından karara bağlanan manevi tazminatın düşük olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili sunduğu istinaf dilekçesiyle; müvekkili …’ın kusurunun bulunmadığını, kusur açısından dosyanın İstanbul ATK’ ya gönderilmesini talep etmelerine rağmen 24.10.2014 tarihli raporun karara esas alındığı, maluliyet açısından ise itirazlarına rağmen Bursa ATK raporunun esas alındığı, manevi tazminat miktarlarının da yüksek olduğu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 19.10.2013 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMSS sigorta poliçesi ile sigortalı … plaka nolu çekici ve … plaka nolu dorsenin, diğer davalı sevk ve idaresindeyken, davacı …’ nın yolcu olarak bulunduğu diğer davacı …’ un idaresindeki …plaka nolu araç ile çarpışması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacıların yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Aynı kaza nedeniyle İznik C.Başsavcılığınca yürütülen soruşturma aşamasında 14.01.2014 tarihli trafik polisi bilirkişi raporuyla davacı … % 20 kusurlu ve davalı … % 80 kusurlu bulunmuş, kamu davası açılması üzerine İznik Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/50 Esas sayılı dosyasından alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 24.10.2014 tarihli raporu ile 14.01.2014 tarihli rapor da irdelenerek, … kusursuz olduğu, davalı …’ in asli ve tamamen kusurlu olduğu görüşü açıklanmıştır.Dosya kapsamında maluliyetin tespiti için ATK 3. İhtisas Kurulundan alınan 16.03.2015 tarihli raporu ile Davacı … in 11.10.2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri yönetmeliğine göre sürekli maluliyet tayinine yer olmadığı, iyileşme süresinin 19.10.2013 tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği bildirilmiş; 04.01.2017 tarihli raporda ise davacı …in 11.10.2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre; E cetveline göre % 39 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, geçici işgöremezlik süresinin yaralanma tarihinden itibaren 18 ay olduğu görüşü açıklanmıştır. 21.02.2017 tarihli aktüerya raporunda davacı …’ in, 18 ay iş ve güçten kalma süresine göre 15.772,51 TL geçici işgöremezlik zararının ve % 39 kalıcı maluliyete göre 107.204,51 TL kalıcı maluliyet zararının olduğu hesaplanarak bildirilmiştir. Maluliyet ilişkin alınacak raporlar kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Somut olayda; kaza 19.10.2013 tarihinde meydana geldiğinden maluliyet belirlemesinin Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre yapılması gerekirken, mahkemece kaza tarihinde yürürlükte olmayan yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş rapor hükme esas alınarak karar verilmesi doğru olmamıştır.Ayrıca; ceza yargılaması aşamasında alınan kusur raporları arasında çelişki ve hukuk yargılamasına özgü kusur oranı belirleyen kusur raporu bulunmadığı değerlendirildiğinde; İTÜ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden, ceza davası kapsamında alınan rapor da irdelenerek kusur oranlarını belirleyen, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Kabule göre de; Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faiz isteme hakkına sahiptir. Davacılar vekili dava dilekçesinde kaza tarihinden itibaren faiz talep etmiştir. O halde mahkemece sigorta şirketi dışındaki diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.Bu nedenlerle; davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kararın içeriğine göre diğer istinaf itirazları yönünden değerlendirme yapılmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/09/2019