Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1758
KARAR NO : 2019/3341
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ:11/08/2017
NUMARASI : 2017/3737 D.İş.Esas – 2017/3737 D.İş.Karar
DAVA : Tazminat (Maddi Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/09/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle; 21/12/2010 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … adına kayıtlı … plaka sayılı araç ile davacının sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında …’ın yaralandığını, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yetersiz olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 6.000,00 TL bakiye tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş ıslah dilekçesi ile talebini 130.992,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hasar dosyası açılıp aktüer raporu alındığını, davacıya 16/05/2012 tarihinde 14.560,99 TL ödeme yapıldığını, başkaca sorumluluğunun kalmadığını, ödeme yapılan tarihteki verilere göre hesaplama yapılması gerektiğini, aradaki afaki bir fark olmaması halinde başvurunun reddine karar verilmesi gerektiğini, fark çıkması halinde ödemenin denkleştirilmesi gerektiğini, kusur ve zarar durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden rapor alınması talebinde bulunduklarını, herhangi bir sosyal kurumdan alınan ödemenin celbi gerektiğini, aktüer sıfatına sahip bilirkişi tarafından inceleme yapılması talebinde bulunduklarını, gelirin tespitinde SGK kayıtları ve Vergi kayıtlarının esas alınması gerektiğini belirterek talebin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.Uyuşmazlık Hakemi tarafından; talebin kabulü ile 130.992,00 TL tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından itirazın reddine karar verilmiş, davalı vekili tarafından bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; şikayetçi yanın %22 maluliyeti olduğundan bahisle kurulan hükmün hatalı olduğunu, davacıya Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi özürlü sağlık kurulu raporunda %7, Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi sağlık kurulu raporunda %22, Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri kurumu Eskişehir Devlet Hastanesi engelli sağlık kurulu raporunda ise %6 maluliyet oranı tespit edildiğini, maluliyet oranlarının gerçek durumu yansıtmayıp çelişkili olduğunu, dosyanın Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek çelişkinin giderilmesi gerektiğini, hazırlanan raporda şikayetçi yanın kaza sebebi ile yaralandığı belirtilmekle birlikte maluliyet oranına ilişkin bilgi bulunmadığını, maluliyet oranları arasındaki çelişki giderilerek hüküm kurulması gerektiğini belirterek verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Dava trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararının usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 21/12/2010 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … adına kayıtlı … plaka sayılı araç ile davacının sevk ve idaresindeki .. . plakalı aracın çarpışması sonucu gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/12953 Esas ve 2019/5180 Karar sayılı ilamı). Somut uyuşmazlıkta; Dosya kapsamında Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından hükme esas alınan 10/04/2017 tarihli hesap bilirkişi raporunda davacının % 22 oranında maluliyeti bulunduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Hükme esas alınan %22 oranında maluliyet oranının tespit edildiği sağlık kurulu raporu, Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından kaza tarihinde yürürlükte bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmiştir. Dosyada bulunan diğer iki rapor ise “Özürlü ve Engelli Sağlık Kurulu Raporu” şeklinde düzenlenmiştir. “Özürlü ve Engelli Sağlık Kurulu Raporu” olarak düzenlenen bu raporların düzenleme kriterleri ve amaçları farklı olduğu gibi hangi yönetmelik esas alınarak düzenlendikleri de yazılı olmadığından belirsizdir. Bu nedenle bu iki rapor trafik kazasına bağlı sürekli iş göremezlik tazminat talebine esas alınacak nitelik ve mahiyette olmadıklarından raporlar arasında maluliyet oranı bakımından çelişki bulunduğundan bahsedilemeyecektir. Uyuşmazlık Hakem Heyetinin hükme esas aldığı 01/03/2016 tarihli Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen raporun kaza tarihine göre uygun yönetmelik hükümlerine göre ve yetkili heyetçe ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli olarak düzenlenmiş olmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,
4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/09/2019