Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1744 E. 2019/3394 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1744
KARAR NO : 2019/3394
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/05/2017
NUMARASI : 2014/165 Esas – 2017/450 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/09/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile 19/09/2012 tarihinde seyir halindeyken müvekkili ….’ın oğlu, diğer davacıların kardeşi olan 12 yaşındaki …’e çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tedbirsiz ve dikkatsiz olarak aşırı hızlı olmasının neden olduğu davacı sürücünün asli kusurlu olduğunu, kaza sonucunda müvekkillerinin hayatının karardığını, bu nedenlerle davacı anne … için 30.000,00 TL, kardeş …. için 5.000,00 TL, kardeş… için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkillerine verilmesine ve yine anne …için 10.000,00 TL, kardeş …. için 5.000,00 TL, kardeş….için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL maddi tazminatın (destekten yoksun kalma) kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle kardeşin kardeşe destekliğinin mümkün olmadığını, özel şartların gerektiğini, anne yönünden yoksun kalma maddi tazminat talebi bakımından kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için müvekkilinin dava konusu talep ile sorumlu olduğu düşünülse dahi müvekkilinin iş bu sorumluluğu kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu, Hazine Müsteşarlığı’na kayıtlı bir sigorta aktüerine destekten yoksun kalma maddi tazminat hesabının yaptırılması gerektiğini, davacıların manevi tazminat taleplerinin müvekkiline yöneltilmesinde yasal bir isabet bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalı usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermemiş, 23/01/2014 tarihli oturumda hazır bulunarak davayı kabul etmediğini reddini talep ettiğini beyan etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile davacılardan Anne … yönünden 6.796,73 TL destekten yoksunluk tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, haksız fiil tarihi 19/9/2012’den itibaren davalı …yönünden diğer davalı sigorta şirketi için dava tarihinden yasal faiz yürütülmesine, diğer davacılar … yönünden talebin reddine, manevi tazminat yönünden sigorta şirketine yönelik talebin reddine, diğer davalı sürücü …’e yönelik talebin kısmen kabulü ile davacı anne … için 7.500 TL, davacı kardeşler … için 3.000’er TL olmak üzere toplam 13.500 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi bu davalıdan alınıp davacılara verilmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece hükmünün ceza dosyasındaki kusur oranına göre hatalı şekilde kurulduğunun, davalı asli kusurlu olduğunu, İlk Derece Mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarının olayın oluş şekli ve maktülün yaşı ve müvekkillerin duyduğu acı ve ızdırap dikkate alındığında adil olarak belirlenmediğini belirterek Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 19/09/2012 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMSS sigorta poliçesi ile sigortalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya olan müteveffa …’e çarpması neticesinde ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacılardan …in müteveffanın annesi, …ın ise kardeşi olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Büyükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/953 Esas sayılı dosyasına sunulan 26/11/2013 tarihli trafik bilirkişi raporuna göre sürücü …’in asli derecede, müteveffanın tali derecede kusurlu olduğu, 22/01/2014 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde davalı sürücü …’in alt düzeyde tali, müteveffanın ise asli kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davacılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “TBK’nın 56/2. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları ve dosyadaki deliller (kazanın oluş şekli, kusur oranları, müteveffanın geride kalan anne ve kardeşlerinin sosyal ve ekonomik durumları, davalı sürücünün sosyal ve ekonomik durumu, davacı annenin gözetim görevini ihmal etmesi) birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince davacıların her biri için belirlenen manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu anlaşılmakla bu yöndeki istinaf itirazının da reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İlk Derece Mahkemesince davacıların adli yardım talebi kabul edildiğinden, harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacıların istinaf başvusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin kendileri üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/09/2019