Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1743 E. 2019/3381 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1743
KARAR NO : 2019/3381
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 22/05/2017
NUMARASI : 2013/825 Esas 2017/487 Karar
DAVA Maddi Tazminat (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 19/09/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.10.2012 tarihinde müvekkiline ait … plakalı aracın …’in sevk ve idaresindeyken içerisinde Yüksel Yakuş’un yolcu olarak bulunduğu sırada bir aracın sıkıştırması sonucu bariyerlere çarptığını, çarpma sonucu araçta önemli maddi hasar meydana geldiği, kaza sonrası trafik polisinin hatalı bir işlemle evraklarını sunan …’in aracı kullandığını tespit etmeyerek “şoför tespit edilemedi” şeklinde tutanak tuttuğunu, kaza tutanağının kesin delil niteliğinde olmadığını, kaza sonrası şoförün özel … Hastanesi Acil Servisi’ne gittiğini ve burada ifadesinin alındığını, kazadan 1 saat önce başka bir ekip tarafından çevirme uygulamasında şoför hakkında GBT kontrolü yapıldığını, sonrasında aracın KGS gişelerinden geçiş yaptığını, kayıtlarla birlikte yapılacak inceleme ile şoförün … olduğunun anlaşılacağını, trafik polisi ekibinin kendi arasında imzaladığı tutanağın maddi vakıanın gerçekliğine esas alınmaması gerektiği, başvuru üzerine davalı … şirketinin 23.11.2012 tarihinde tazminat ödemesi yapılamayacağını bildirdiğini, oysa kaza tutanağının teminat dışı olarak yorumlanamayacağı, oluşan hasar nedeni ile araç çekici ücreti için düzenlenen 22.10.2012 tarihli 190,80 TL bedelli fatura, aracın onarımı için düzenlenen 02.12.2012 tarihli 2.324,60 TL bedelli, 04.12.2012 tarihli 9.464,46 TL bedelli, 11.12.2012 tarihli 240,25 TL bedelli, 11.12.2012 tarihli 118,00 TL bedelli faturalar ile karşılığı 12.338,11 TL zarar bulunduğunu belirtilerek fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla araçta oluşan 12.338,11 TL’nin olayın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 21.10.2012 tarihinde hasarlandığı iddia edilen … plakalı aracın müvekkili şirkete 11.05.2012/2013 vadeli kasko poliçesi ile sigortalı olduğu, yapılan hasar ihbarına binaen hasar dosyası açıldığı, gerek kaza tespit tutanağı, gerekse yapılan eksper araştırması neticesinde hasarın Kasko Sigortası Genel Şartları gereği poliçe teminatında olmadığı tespit edildiğinden sigortalıya tazminat ödemesi yapılmadığı, resmi kaza tutanağında sürücünün belirlenemediğinin yazıldığı, tutanağı düzenleyen polis memurları ile yapılan görüşmede kaza yerine geldiklerinde araç yanında kimsenin olmadığını, sürücü olan şahsın daha sonra geldiği, araç içindeki evrakların yerlerini bulamadığı, kazanın oluşumunu anlatamadığı, çevredekilerin yardımı ile kazanın oluşu hakkında bilgi vermeye çalıştığı, sürücü olduğunu iddia eden şahsın sürücü olmadığına kanaat getirildiği ayrıca …’in kazadan sonra gitmiş olduğu hastaneden alkol raporu almadığı, yanındaki …’un sürücü belgesi bulunmadığı, beyanlarında Beylikdüzü Haramidere’de bulunan … Restoran’da gece 02:45’e kadar kaldıklarını belirttikleri, buna karşın kaza sonrası alkol muayenesi yaptırılmadığı, sürücü tespit edilemediğinden kaza anında sürücünün alkollü ve/veya sürücü belgesine sahip olup olmadığı tespit edilemediğinden hasarın Poliçe Genel Şartları A.5.4. ve A.5.S. maddeleri uyarınca teminat dışında kaldığı, aksi gene resmi belgelerle ispat edilene kadar resmi kaza tutanağının kesin delil niteliği taşıdığı, kazadan birkaç saat önce polis ekipleri tarafından durdurularak …’in GBT sorgulamasının yapılmasının kaza anında sürücü olduğu anlamı taşımadığı, bir an için beyanın doğru olduğu kabul edilse dahi sürücünün alkol raporu almamasının iyi niyetli olmadığı, alkol durumunun kazaya etkisi ve ehliyet durumunun tespiti gerektiği, kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen rakamın fahiş olduğu, eksper raporu ile 3.129.95 TL hasar tespit edildiği diğer hususlarla birlikte belirtilerek haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda: “Davanın kabulü ile 12.338,11 TL’nin 09/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek kademeli avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kazaya sebebiyet veren sürücünün belirsiz olduğunu, sürücünün kaza esnasında ehliyetinin olduğunun tespitinin yapılamadığını, sürücünün kaza esnasında alkol yada uyuşturucunun etkisi altında araç kullanıp kullanmadığının tespitinin yapılamadığını, sürücünün hastaneye gittiği ancak alkol raporu almadığını, bu nedenlerle sürücünün iyi niyet kurallarına aykırı hareket ettiğini, bu hususların tanık anlatımları ile saptandığını, tanıkların tek taraflı olduğu, objektif olmadığını, ispat yükünün yer değiştirdiğini, davacının sürücünün kim olduğunu ve ve bu kişinin alkolsüz olarak araç kullandığını ispat etmesi gerektiğini, davacının bu ispatları yapamadığı gerekçesiyle mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davacı adına kayıtlı araçta 21.10.2012 tarihinde karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde hasar meydana geldiği, davacının davalı … şirketine hasar belinin ödenmesi için yaptığı başvuru üzerine kazanın teminat dışı olduğu belirtilerek red edildiği, davacı tarafça, araç hasar bedelinin, kasko sigortacısı davalı … şirketinden tahsili için iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Kasko Sigorta Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamındadır. Diğer taraftan TTK’nın 1409.maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra, oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin, Kasko Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.Sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5.maddesi ve TTK’nun 1446.maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle ispatlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. Ancak sigortacının rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle ispatlaması gerekmektedir.İlk Derece Mahkemesince dinlenen davacı tanıklarından … aracı …’in kullandığını, kendisinin şoförün yanında oturduğunu, iş dönüşü olduğundan alkol almadıklarını, kazadan sonra kendisi ve davacıyı hastaneye götürdüklerini ancak hastanede alkol testi yapmadıklarını beyan etmiştir. Davacı tanığı … ise “davacının patronunun hanımı olduğunu, olay gecesi restorana baca temizliği işine gittiklerini, aracı kendisinin kullandığını, araçta (tanık) Yüksel’in bulunduğunu, alkol kullanmadığından bu yönde rapor almadığını, olay yerine gelen polisin kazayı kendisinin yapmadığını söylediğini ancak ehliyetini ve ruhsatını sormadığını” açıklamıştır.Kaza sonrasında polis memurlarınca “sürücü belirlenemedi” şeklinde tutulan kaza tespit tutanağı mevcut olup, yine kaza sonrasında …’ e ilişkin … Hospital hastanesince düzenlenen, alkole ilişkin bir belirtme içermeyen geçici rapor alınmıştır.Dosyaya aracın Mahmutbey gişelerinden geçtiğine ilişkin log kaydı bulunmadığı bildirilmiş ve kaza öncesi GBT sorgulamasına ilişkin kayıt bulunmadığı da emniyet tarafından bildirilmiştir.Somut uyuşmazlıkta davalı tarafça, doğru ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıldığı, sürücü tespit edilemediğinden kaza anında sürücünün alkollü ve/veya sürücü belgesine sahip olup olmadığı tespit edilemediğinden hasarın Poliçe Genel Şartları A.5.4. ve A.5.S. maddeleri uyarınca teminat dışında kaldığı savunulmuş ise de; Salt olay yerinin terk edilmesi veya sürücünün olay yerinden firar etmesi hali dahi rizikonun ve dolayısıyla hasarın teminat dışında kaldığının kabulü için yeterli değildir. Aracın sürücüsünün alkollü olduğu sabit olmadığı gibi kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiğine dair bir delil de yoktur. Araç sürücüsünün kim olduğunu ispat bakımından davacı tanıkları dinlenilmiş olup kaza anında araç sürücü olan şahsın ehliyetsiz bir kişi olduğu da belirlenememiştir. Bu durumda ispat yükünün yer değiştirmediği, (bu yönlerden) ispat yükünün davalı … şirketinde bulunduğunun kabulü gerekir. Davalı … davacının, doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği veya sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği ve taraflarınca ileri sürülen oluş şeklinin, Kasko Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olduğu hususları somut delillerle ispatlanamadığına göre İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul yasa ve dosya kapsamına göre bir isabetsizlik yoktur.Açıklanan nedenlerle davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2- Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 842,82 TL harçtan peşin alınan (31,40 TL+250,00 TL=) 281,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 561,42 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.19/09/2019