Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1724 E. 2019/848 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1724
KARAR NO : 2019/848
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 06/03/2017
NUMARASI : 2014/1296 Esas – 2017/248 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/05/2013 tarihinde, davalı … maliki ve davalı … sürücüsü olduğu … plakalı aracın, top peşinde koşan 7 yaşındaki … çarparak, kafa tasında kırık ve hayati tehlike oluşacak şekilde ağır derecede yaralanmasına neden olduğunu, bu yaralanma nedeniyle çocuğun kulağında işitme kaybı oluştuğunu, sağ gözünün ıslanmadığını ve yüzünün sağ tarafının da felçli kaldığını, davalı tarafın, hastane masrafları için 2.500,00 TL nakti yardımda bulunduklarını, olay sonrası müvekkillerine gereken özen ve yardımı göstermediklerini, müvekkilllerinin maddi ve manevi yönden zarara uğradıklarını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL maddi, davacıların her biri için 25.000,00’er TL’den olmak üzere 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı … A.Ş’den poliçe sınırları içerisinde kalmak ve maddi tazminat sınırlı olmak kaydıyla) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, kazanın gerçekleşmesinde müvekkili sürücü … kusurunun bulunmadığını, kusurun davacı Mübin Memiş’te olduğunu, kazanın davacı … ağır kusurundan kaynaklanması nedeniyle araç işleteni olan müvekkili olan …’nın 2918 sayılı KTK’nın 86/f-1 maddesi gereğince sorumluluktan kurtulduğunu, kaza sonrasında müvekkilleri tarafından davacının hastane masraflarının karşılandığını ve ailesine 2.500,00 TL maddi yardımda bulunulduğunu, taburcu işlemleri sonrasında da defalarca evinde ziyaret edilerek ilgilenildiğini, huzurdaki davanın kötü niyetli olarak ikame edildiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili nezdinde kaza tarihi itibariyle ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafça sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ve zararının ispatlanması gerektiğini, zararın kanıtlanmaması halinde müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, 6111 sayılı Kanun gereğince tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu, davacının ticari faiz talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince,” Davacıların sigorta şirketi yönünden sulh olmaları ve diğer davalılar yönünden taleplerini atiye bırakmaları nedeniyle maddi tazminat talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacılar … ve … için ayrı ayrı 4.000’er TL’den 8.000 TL ve davacı … için 6.000 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek faiz hesabıyla birlikte sigorta dışındaki diğer davalılardan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar …. vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi tazminat açısından davacıların sigorta şirketi ile sulh olduklarını ve diğer davalılara karşı olan diğer talebini atiye bıraktığını beyan ettiğini, bunun üzerine Yerel Mahkeme tarafından bu hususta karar verilmesine ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verildiğini, kararın bu yönüyle hatalı olduğunu, maddi tazminat talebi yönünden müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, yargılamaya konu olayla ilgili olarak ceza davasının derdest olduğunu, ceza davasının sonucu beklenmeden manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kararın gerekçesinde sürücünün isminin ve ceza dosyasının numarasının yanlış yazıldığını, 04/01/2017 tarihli maluliyete ilişkin adli tıp kurumu raporuna yaptıkları itirazlarının göz önüne alınmadan karar verildiğini, davacı … işitme kaybıyla trafik kazası arasında nedensellik bağı bulunmadığını, müvekkiline atfedilen %10’luk kusur oranı dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat tutarının hakkaniyete ve dosyadaki tüm verilere aykırı ve orantısız olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 01/05/2013 tarihinde, davalı … A.Ş nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı, davalı … maliki ve davalı … sürücüsü olduğu … plakalı aracın top oynamakta olan 07/05/2005 doğumlu … çarparak yaralanmasına neden olduğu, 28/12/2016 tarihli ATK raporuna göre, bu yaralanma nedeniyle davacı … %13.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, davacıların bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları anlaşılmıştır. Davalı …. ve …. vekillerinin birinci iddia ve itirazı konusuz kalan maddi tazminat açısından müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkindir. HMK’nın 331.maddesine göre, davanın konusuz kalması sebebiyle, davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre, yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Somut uyuşmazlıkta, yargılama aşamasında davalı Sigorta Şirketi tarafından davacıların maddi tazminatlarının ödenmesi üzerine davacılar tarafından 20/01/2015 tarihli ibraname verilmiştir. Ayrıca davacılar vekili, 06/03/2017 tarihli 10.celsede davalı Sigorta Şirketi hakkındaki maddi tazminat yönünden ödeme yapıldığı için taleplerinin bulunmadığını, diğer davalılar yönünden maddi tazminat açısından fazlaya ilişkin haklarını atiye bıraktıklarını, manevi tazminat davasına devam ettiklerini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince de, maddi tazminat talepleri HMK’nın 315.maddesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalılar vekili her ne kadar müvekkilleri lehine bu karar nedeniyle vekalet ücreti verilmesi gerektiğini iddia etmişse de, davanın açıldığı tarih itibariyle davacı tarafın haklı olduğu aşikardır. Davadan sonra yapılan ödeme nedeniyle maddi tazminat davası konusuz kalmıştır. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince konusuz kalan ve esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilen maddi tazminat davası açısından davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilememesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekilinin ikinci iddia ve itirazı kusur bakımından ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğine ilişkindir.HMK’nın 165/1.maddesine göre, bir davada hüküm verilebilmesi için, başka bir davaya idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir. Somut uyuşmazlıkta, gerek ceza dosyasından alınan kusura ilişkin bilirkişi raporu gerekse iş bu dosyada alınan tüm bilirkişi raporlarında, olayın oluşuna ilişkin hiçbir farklılık bulunmadığı, davalı sürücü …. tali kusurlu olduğu, müteveffa … asli kusurlu olduğu, hükme dayanak alınan 05/10/2015 havale tarihli bilirkişi heyet raporuna göre ise davalı sürücü …. %90 oranında müteveffa …’in %10 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, heyet raporunun, diğer kusur raporlarıyla birebir örtüştüğü, dolayısıyla, ceza davasının sonucunun bekletici sorun yapılmasına gerek olmadığı kanısına varılmıştır. Başka bir deyişle, davalı vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. Davalılar vekilinin üçüncü iddia ve itirazı ise manevi tazminat miktarına ilişkindir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, ” Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu minvalde, dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacı …’teki yaralanmanın niteliği ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında Mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.Yukarıdaki açıklamalar ve tespitler çerçevesinde, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalılar … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalılar … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 987,74 TL karar harcından peşin alınan 247,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 740,74 TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davalılar …. istinaf başvusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/05/2019