Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1716 E. 2019/849 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1716
KARAR NO : 2019/849
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 17/08/2017
NUMARASI : 2017/3779 D.İş Esas – 2017/3779 D.İş Karar
DAVA : Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle; 25/06/2011 tarihinde, ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu araçta yolcu konumunda bulunan 1976 doğumlu müvekkilinin en az %23 oranında sakat kaldığını, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/a bendi gereğince davalının sorumlu olduğunu, yolcu konumunda olan müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, sakatlık tazminatının ödenmesi için davalı tarafa başvurulduğunu, 8 gün iş günlük yasal süre geçtiği halde ödeme yapılmadığı için davalının temerrüde düştüğünü iddia ederek, fazlaya ait alacakları ile munzam zarar ve manevi tazminattan kaynaklanan alacakları saklı kalmak kaydıyla 40.050,00 TL sakatlık tazminatının davalının temerrüdü tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffa … sevk ve idaresindeki …. plakalı aracın tek taraflı ve kusurlu olarak sebebiyet verdiği 25/06/2011 tarihli kazada araçta yolcu olarak seyahat eden … yaralanarak malul kaldığını, başvuru sahibinin 09/06/2016 tarihli dilekçesinde Güvence Hesabından maluliyet tazminatı talebinde bulunduğunu, başvuran … maluliyet tazminatı ödenmesi halinde kusuru ile kazaya sebep olan sürücünün vefat etmiş olması ve mirasçılarına rücu edilecek olması nedeniyle yine … tahsil edileceği gerekçesiyle müvekkili Kurumca başvurunun reddedildiğini, olayda alacaklı borçlu sıfatlarının birleştiğini, söz konusu kazada yaralanarak malul kalan … 294.612,16 TL tazminat ödenmesi nedeniyle araç maliki ve sürücüsü …. mirasçılarına karşı icra takibi başlatıldığını, …. mirasçıları … ve …. adına Bodrum ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin kesinleştiğini, haciz işlemlerinin devam ettiğini, güncel borç miktarının 02/12/2016 tarihi itibariyle 373.617,68 TL olduğunu, bu nedenle Güvence Hesabı aleyhine tazminata hükmedilecekse TBK’nın 139.maddesi gereğince takas/mahsup taleplerinin dikkate alınması gerektiğini, Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/5024 soruşturma numaralı dosyası kapsamında yer alan kaza ile ilgili ifade tutanaklarında, sürücünün alkollü olduğunun belirtildiği, başvuru sahibinin, sürücünün alkollü olduğunu bildiği halde söz konusu araç ile seyahat etmesi nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, 01/06/2015 tarihli ZMSS Genel Şartları gereğince, tazminatın TRH 2010 ve %1,8 teknik faiz dikkate alınarak hesaplanması gerektiğini, taraflar tacir olmadığından ve eylem haksız fiilden kaynaklandığından avans faizi talebinin haksız olduğunu, davacı lehine verilecek vekalet ücretinin A.A.Ü.T belirlenen vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini iddia ederek, başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvurunun kısmen kabulü ile, 90.695,15 TL tazminat tutarının 23/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermiş, davalı tarafça karara itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti, davalı tarafın itirazının reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Güvence Hesabı tarafından davacıya tazminat ödemesi yapıldığı takdirde; davacıya, zarara sebebiyet veren sürücünün mirasçısı olmasından dolayı yapılan ödeme oranında Güvence Hesabı tarafından rücu edileceğini, bu nedenle davacının alacaklı borçlu sıfatlarının birleştiğini, davacının maluliyet oranını tespit eden raporun 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlarak yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediğini, davacının desteğini kullanmış olduğu aracın trafik sigortasının bulunmamasından dolayı …tarafından Güvence Hesabına karşı açılan dava nedeniyle, 16/02/2015 tarihinde 294.612,16 TL ödeme yapıldığını, yapılan iş bu tazminat ödemesinin ve ferilerinin Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 16.maddesi gereğince, rücuen tahsili amacı ile kazaya kusurlu olarak sebebiyet veren müteveffa ….’un mirasçıları olan huzurdaki davadaki davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, Bodrum ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden yürüyen takibin davacı yönünden kesinleştiğini, bu nedenle takas/mahsup taleplerinin dikkate alınmadığını kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14.maddesine göre, Güvence Hesabı kapsamında trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 25/06/2011 tarihinde, ZMSS poliçesi bulunmayan ve müteveffa … sevk ve idaresindeki tek taraflı kaza yapması sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının kalıcı maluliyetine yol açacak şekilde yaralandığı, davacı tarafından, bu kalıcı maluliyet nedeniyle başvurunun kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusundaki birinci iddia ve itirazı, davacının alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğine ilişkindir. Davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan ödemelerin rücu edilebilmesi, bir takım koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Davacı yönünden alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşip birleşmeyeceği, rücu için gerekli şartların oluşup oluşmadığı, davalının da davacıdan kesin talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı hususları, ancak ileride talep edilmesi halinde rücu sırasında değerlendirilebilecektir. Karar tarihi itibarı ile Güvence Hesabı tarafından davacıya yapılmış bir ödeme bulunmamaktadır. Bu durumda, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğinden söz edilemez. Başka bir deyişle, davalı vekilinin bu yöndeki iddia ve itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin ikinci iddia ve itirazı maluliyet raporunun kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine uygun düzenlenmediğine ilişkindir. Karara dayanak yapılan Dokuz Eylül Üniversite Uygulama ve Araştırma Hastanesinin 05/09/2016 tarihli raporu, 03/08/2013 tarihli ve 28727 Resmi Gazetede yayımlanan ” Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” dikkate alınarak düzenlenmiştir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ila 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Somut uyuşmazlıkta kazanın 25/06/2011 tarihinde gerçekleştiği dikkate alındığında, kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”ne göre düzenlenen maluliyet raporunun karara dayanak yapılmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin üçüncü iddia ve itirazı takas/mahsup talebine ilişkindir. Davalı vekili, davacının miras bırakanı …’un kusurlu ve tek taraflı kaza yapması sonucu araçta yolcu konumunda bulunan dava dışı … yaralanması nedeniyle kendisine tazminat ödendiğini, davacının da içinde bulunduğu mirasçılar aleyhine bu ödemeye istinaden icra takibi yapıldığını ve takibin kesinleştiğini, icra takibine konu edilen miktarın iş bu davaya konu tazminattan takas/mahsup edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. TBK’nın 139.maddesine göre, ” İki kişi, karşılık olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcu ile takas edebilir. ” İlgili düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, takas/mahsup talebinin kabul edilebilmesi için her iki alacağın aynı türden olması gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta, davacının tazminat alacağı TBK’nın 54.maddesinden kaynaklanan bedensel zarar, davalı tarafın, icra takibine konu ettiği alacağı ise müteveffa … kusurlu olması sebebiyle mirasçılıktan kaynaklanan rücuen alacaktır. Başka bir deyişle, her iki alacak özdeş olmadığından takas /mahsup koşulları gerçekleşmemiştir. Dolayısıyla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Bu bağlamda, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/05/2019