Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1681
KARAR NO : 2019/877
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 13/06/2017
NUMARASI : 2017/2790 D.İş Esas 2017/2790 D.İş Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda: 07/08/2013 tarihinde başvuru sahibinin yaya olarak yolun karşısına geçmeye çalıştığı esnada plakası, rengi ve modeli bilinmeyen aracın çarpması neticesinde yaralandığını ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinden alınan rapora göre iş gücü kaybı oranının %2 olduğunu, araç sürücüsünün olay yerini terkettiğini ve %100 kusurlu olduğunu, çarpıp kaçan aracın plakası belirlenemediğinden davalıya başvurulduğunu, ancak maluliyet oranı konusunda uyuşmazlık çıktığını, maluliyet raporunun yönetmelikteki kriterler esas alınarak hazırlanması sebebi ile kabulü gerektiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde: Başvuru sahibinin kendisinden istenilen Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği esasları çerçevesinde resmi ve yetkili bir hastanenin sağlık kurulu tarafından hazırlanacak raporu tamamlamadan komisyona başvurduğundan usul açısından başvurunun reddi gerektiğini, tespit edilemeyen aracın varlığının ve kazaya sebebiyet verdiğinin somut delillerle ispatlanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, maluliyet tazminatının hesaplanması gerektiğini, hesaplamanın TRH 2010 tablosu ve %1,8 teknik faizin dikkate alınarak daimi maluliyetinin tespiti gerektiğini, kusur durumunun tespiti için rapor alınmasını, yasal faiz uygulanması gerektiğini, aleyhe karar verilmesi durumunda hükmedilecek vekalet ücretinin AAÜT’de belirlenen vekalet ücretinin 1/5’i oranında olması gerektiğini belirterek başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından: Başvurunun kabulü ile 139.424 TL sürekli maluliyet tazminatının 08/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiş, İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazlarının reddine karar vermiş, bu karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Plakası tespit edilemeyen aracın varlığının ve bu aracın kazaya sebebiyet verdiğinin somut delilerle ispatlanması gerektiğini, heyetçe kusur raporu alınmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, dosyada kusur durumunun tespiti adına herhangi bir belge bulunmadığını, kusur oranlarının tespiti yaptırılmaksızın %100 kusur üzerinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müvekkili tarafından davacı vekilinden mevzuata uygun rapor sunulmasının istenildiğini, ancak davacı vekilinin rapor almak yerine Güvence Hesabı tarafından başvuru reddedilmiş gibi Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğunu, geçerli bir başvurudan söz edilebilmesi için kazaya ve tazminat istemine ilişkin her türlü belgenin sigorta kurumuna iletilmesi gerektiğini, davacının maluliyetinin tespit edilmediğini, trafik kazası ile maluliyet arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:
1-Davacının, geçirdiği trafik kazası sonucu yaralandığının olaydan hemen sonra tedavisi için gittiği hastanenin kayıtlarında yer almasına, poliste alınan ifadesinde de Çimentepe sokak üzerinde yürürken yolun karşısına geçmeye çalıştığı sırada plakasını, modelini ve türünü fark edemediği bir aracın çarpması sonucu yaralandığını belirtmesine, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen “Adli Olgu Bildirim Formu” başlıklı belgede, trafik kazası nedeniyle 112 ambulansı ile getirildiğinin yazılmış olmasına göre, davalı vekilinin yaralanmanın plakası ve niteliği tespit edilemeyen aracın çarpması sonucu gerçekleştiğinin sabit olmadığı yönündeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
2-Yine, dosya içeriğindeki belgelere göre, davacı tarafça tahkim komisyonuna başvuru yapılmadan önce usulüne uygun şekilde davalıya tazminat talebinin iletildiği, ancak davacının temin etmesi mümkün olmayan belge ve bilgiler istenilerek talebin karşılanmadığı ve bu şekilde davacının KTK’nın 97. maddesindeki dava ön koşulunu yerine getirdiğinin kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
3-Davacının maluliyet durumuna ilişkin raporun, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine (Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği) göre ve usulüne uygun düzenlendiği, raporun Uyuşmazlık Hakem Heyetince benimsenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, bu bakımdan davalı vekilinin maluliyete ilişkin itirazının dayanaksız olduğu anlaşılmıştır.
Ancak;
4-Olayın trafik kazası olduğu anlaşılmakla birlikte, kazanın oluşumunda kusura ilişkin dosyaya yansıyan hiçbir somut veri bulunmadığı, davacı olay yerini dahi tam olarak ifade etmediği halde, sadece “yolun karşısına geçerken bir aracın arkadan kendisine çarptığı” şeklindeki beyanıyla yetinilerek, bu konuda (kazadaki kusur durumu) teknik bilgisi ve uzmanlık alanı yeterli olmayan aktüer bilirkişinin, davacıya çarpan araç sürücüsünün %100 oranda kusurlu olduğu şeklindeki görüş ve değerlendirmesinin tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınması isabetli olmamıştır.
Bu durum karşısında; İtiraz Hakem Heyetince, kimliği tespit edilemeyen sürücü ile davacının kusur durumlarının belirlenmesine esas olmak üzere, taraflardan kaza yerine, kazanın oluş şekline vs. ilişkin delillerini ve ceza soruşturması ile ilgili dosya örneğini sunmaları için kesin süre verilmeli, sunulan belgeler ve tüm dosya trafik bilirkişisine tevdi edilip rapor alınması sağlanmalı, dava dışı (kimliği tespit edilemeyen) sürücünün olaydaki kusurunun hakem heyetince karara esas alınan raporda kabul edilen (%100) orandan farklı olduğu sonucuna varılması halinde aktüer bilirkişiden ek rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Buna göre; davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,
5-İstinaf başvurusu için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
7- İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,
8-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre Güvence Hesabı tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … Bankası Gayrettepe/İstanbul Şubesinin 14/06/2017 tarih ve ….numaralı 211.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı Güvence Hesabı’na iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2019