Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1669 E. 2019/879 K. 31.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1669
KARAR NO : 2019/879
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 06/06/2017
NUMARASI : 2014/1039 Esas 2017/470 Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 10/04/2009 tarihinde plakasını göremediği bir aracın sıkıştırması sonucu karşı yola geçen müvekkiline yine plakasını alamadığı bir motosikletin çarpıp kaçması sonucu müvekkilinin yaralandığını, olay ile ilgili Batman Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/5904 Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma yürütüldüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 8.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Kazaya sebebiyet veren şahsın araştırılması gerektiğini, davacının müvekkiline yazılı bir başvurusu olmadığından tazminat ödemesinin de mümkün olmadığını, her halde müvekkilinin sorumluluğunun olay tarihindeki zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limitleri ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacının maddi zararının aktüer bilirkişi vasıtası ile hesap ettirilmesi gerektiğini, motorlu bisikletlerin verdiği zararların teminat kapsamında kalmadığını, kazaya sebebiyet veren aracın motorlu bisiklet olup olmadığının araştırılması gerektiğini, iş gücü kaybı taleplerinin de teminat kapsamında olmadığını, davacının ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini beyanla davanın reddini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Kazada davacının herhangi bir kusuru bulunmamasına karşın, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda kusurun tamamının davacıya yükletilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, rapora karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, kusur raporuna dayanak gösterilen tanık ifadesine itibar edilmiş olmasına rağmen mağdur olan davacının her aşamada tutarlılık arz eden ifadelerine itibar edilmediğini, davacıyı plakası tespit edilemeyen başka bir aracın sıkıştırtığını ve bu nedenle denge kaybı yaşayan davacının karşı yola düştüğünü, hızı oldukça fazla olduğundan duramayan başka bir aracın müvekkilinin üzerinden geçtiğini ve malul kalmasına neden olduğunu, kusur durumunun tespiti için dosyanın Karayolları Fen Heyeti Kuruluna gönderilerek teferruatlı ve bilimsel bir rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davacının trafik kazası nedeniyle yaralanması üzerine sağlık kuruluşuna götürülmesi, olaya karışan ve davacının bacağı üzerinden geçen motosikletin tespit edilemeyip olay yerinde bulunmaması nedeniyle trafik kaza tespit tutanağı düzenlenmemiş, olayın bildirilmesi üzerine olay yerine gelen trafik görevlilerince çevreden araştırma yapılarak ve olay yerindeki tanık, iz ve emarelere göre tutanaklar tutulmuştur. Kazanın oluşuna ilişkin trafik polisine bilgi veren … beyanları tutanaklarda yer almış ve kollukça tanık olarak bu kişinin ifadesi alınmıştır. Buna göre davacı, motosiklet ile seyir halinde iken orta refüj ile bölünmüş yolda plakası tespit edilemeyen bir aracı sollarken dengesini ve kontrolünü kaybederek refüjün karşı istikametine geçmiş ve motosikletiyle birlikte karşı yola düşmüştür. Davacı bu halde iken, kendi şeridinde seyir halinde olan ve yine plakası belirlenemeyen başka bir motosiklet sürücüsü, aniden yola düşen davacının bacağının üzerinden geçmiş ve davacı bu şekilde yaralanmıştır. Davacının olaydan hemen sonra kollukça alınan beyanı da bu yönde olup olay yerinin karşısında cafe işleten tanığın beyanı ile örtüşmektedir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu, davacının ve tanığın beyanlarındaki oluşa göre düzenlenmiş, olayda davacının tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Davacının eldeki dava açıldıktan sonra, önceki beyanına ek olarak, tespit edilemeyen motosikletin hızının fazla olduğu ve dolayısıyla onun da kusurunun bulunduğu yönündeki iddiasını destekleyen hiç bir delil sunulmamıştır. Bu durum karşısında, mahkemece kusura ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında ve davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir. Belirtilen nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2- Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.31/05/2019