Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1658 E. 2019/734 K. 17.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1658
KARAR NO : 2019/734
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/02/2017
NUMARASI : 2013/369 Esas 2017/30 Karar
DAVA : Maluliyet ve Tedavi Gideri Tazminatı
KARAR TARİHİ: 17/05/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 21/11/2009 tarihinde müvekkilinin, davalı sigorta şirketine sigortalı … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken aracın takla atması sonucu yaralandığını, defalarca farklı hastanelerden çalışamayacağına ilişkin raporlar verildiğini, müvekkilinin kazadan önce ince sıva ustası olarak çalıştığını, kaza nedeniyle ciddi iş gücü kaybına uğradığını, davalıya kazadan sonra başvuru yapıldığını ancak davalının taleplerine cevap vermediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın (iş göremezlik, gelir kaybı, belgesiz tedavi gideri vs.) kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Öncelikle zamanaşımı itirazında bulunarak, olayda istiab haddinin aşıldığını, oluşan sonuca aracın içerisinde fazla yolcu olmasının etken olduğunu, davacıya iş kazası kolundan gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiğini, talep edilen tedavi giderlerinden 6111 sayılı kanun hükümleri gereğince SGK’nın sorumlu olduğunu, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, kaza tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda: “Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 4.649,24 TL’nin 15/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Adli Tıp Genel Kurulunca düzenlenen rapordaki değerlendirmenin gerçeği yansıtmadığını, sadece davacının trafik kazasının olduğu dönemdeki hastane kayıtları üzerinden inceleme yapılmak suretiyle rapor tanzim edildiğini, davacının trafik kazası nedeniyle meydana gelen sağlık sorunlarının devam edip etmediği, sona ermiş ise ne zaman sona erdiği hususlarının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde somut olarak belirtilmesi gerektiğini, davacının tam teşekküllü Üniversite Hastanesinde gerekli muayenelerinin yapılması ile düzenlenecek raporlar çerçevesinde yeniden maluliyet tespitine ilişkin ATK’dan rapor alınması gerekirken bu taleplerinin reddedildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mevsimlik çalışan davacının yılın on iki ayı ve her günü aralıksız çalışmasının mümkün olmadığını, gelir durumunun ispat edilemediği durumlarda, esas alınacak aylık gelir miktarının, net asgari ücret olduğunu, hiçbir somut dayanak olmadan, meslek odasına yazı yazılması ve bu yazının hesaplamada esas alınmasının mümkün olmadığını, davacıya SGK’dan gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılmadığını, dava konusu olay iş kazası değilse, kazaya karışan araçta yolcu olan davacının menfaat karşılığı olmadan hatır için taşındığını, 15/03/2010 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, davacının müvekkili sigorta şirketine yaptığı başvuru ile kalıcı maluliyet tazminatı talep ettiğini ancak yapılan başvuruda da tüm bilgi ve evrak gönderilmeyerek iş bu davanın açıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan yarayanma nedeniyle maluliyet tazminatı ve belgesiz tedavi gideri istemlerine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Davacının yaralanması nedeniyle maluliyet durumunun ATK 3. İhtisas Kurulunca bütün tedavi evrakı ve tedavinin aşamaları gözetilerek belirlenmesinden, kalıcı maluliyetin bulunmadığının ve iyileşme süresinin (geçici iş göremezlik) 3 ay olduğuna ilişkin rapor verilmesinden sonra, itiraz üzerine ATK Genel Kurulundan rapor alınmasına, rapor içeriğinde kazadan kaynaklanan yaralanma ve tedavilerin bütün ayrıntılarıyla irdelenip davacı vekilinin istinaf itirazında ileri sürdüğü hususları da karşılayacak şekilde tespitler yapılıp varılan sonucun ATK 3. İhtisas Kurulunun raporunu teyit etmesine göre davacı vekilinin maluliyete ilişen istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı vekilinin istinaf itirazlarına gelince; Davacı kazanın meydana geldiği dönemde “ince sıva ustası” olarak çalıştığına göre, kolluk tutanağında beş çocuğu ile eşine bakmak durumunda olan davacının mevsimlik olarak çalıştığını, inşaat sezonu dışında ve yılın tamamında çalışamayacağını kabul etme olanağının bulunmamasına, bilirkişinin Sıvacı, Boyacı ve İnşaatçılar Esnaf Odasından bildirilen gelir durumuna göre hesaplama yapmasına, SGK kaydı bulunmayan ve dolayısıyla rücuya tâbi ödeme yapılması mümkün olmayan davacıya rücuya tâbi ödeme yapılıp yapılmadığının SGK’dan sorulmasının sonuca etkili olmamasına, davalı sigorta şirketine davacının başvurusunun geçici veya kalıcı maluliyete ilişkin olmasının davalının temerrüde düşmesi bakımından öneminin bulunmamasına, araçta yolcu durumundaki davacının hatır için taşındığına ilişkin davalı tarafça hiç bir delil sunulmamasına, davalı sigorta şirketine davacının 02/03/2010 tarihinde başvuru yapmasına ve bu başvuru esas alınarak temerrüt tarihinin belirlenmesine göre, davalı vekilinin davacının gelir durumuna, SGK’dan rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesine, hatır taşımasına ve temerrüde ilişkin istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Belirtilen nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Taraf vekillerinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacı yönünden; Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davalı yönünden; Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 317,58 TL harçtan peşin alınan 79,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 238,19 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-Tarafların istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı yönünden kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık; davalı yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/05/2019