Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1653 E. 2019/852 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1653
KARAR NO : 2019/852
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/05/2017
NUMARASI : 2015/1158 Esas – 2017/432Karar
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. plaka sayılı … Marka aracın davalı nezdinde kasko sigortalı olduğunu, aracın 30/10/2014 tarihinde Azerbaycan’da meydana gelen kazada pert olduğunu, aracın pert olmasından dolayı davalı şirkete kasko poliçesi uyarınca zararın giderilmesi için başvuru yapılması üzerine davalı tarafından müvekkil şirkete 02/01/2015 tarihinde 95.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı tarafından yapılan bu ödeme tutarının sigorta poliçesine aykırı olarak, aracın rayiç bedeli üzerinden değil, poliçede yazılı kasko bedeli üzerinden hesaplama yapılarak belirlendiğini, ” Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları” incelendiğinde davalı şirketin müvekkili şirkete sigorta bedeli üzerinden değil, aracın hasar tarihi itibariyle rayiç değeri üzerinden ödeme yapması gerektiğini, taraflar arasında aracın pert olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığını iddia ederek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigortalı aracın rayic değerinin tam ve eksiksiz olarak ödenmiş olduğu, karşılığında müvekkili sigorta şirketi ibra edildiğini, davacı taraf ile mutabık kalınan 95.000,00 TL müvekkili sigorta şirketi tarafından davacıya nakden ve tamamen ödendiğini, tarafların mutabık kaldıkları bu ödeme karşılığında davacı tarafından hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin ibraname imzalandığını, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında karşılıklı irade beyanı ile kurulan kasko poliçe sözleşmesinin 9. maddesinde rayiç değer tespitinin nasıl yapılacağının düzenlendiğini, buna göre “Poliçe düzenlenirken TSB araç değer listesinde araçla ilgili bilginin olmaması durumunda Sigortalının araç değeri ile ilgili sigortalının değer beyanı poliçede belirtilir.” şeklinde hüküm mevcut olduğunu, Kasko Sigorta Poliçesi düzenlenirken Türkiye Sigorta Birliği tarafından yayınlanan Kasko Değer Listesinde, davaya konu aracın marka ve model özelliklerini karşılayan bir araç bulunmadığının saptandığını, bu sebeple sözleşme kurulması anında davacının beyanı doğrultusunda araç değerinin 95.000 TL olarak poliçeye eklendiğini, tarafların karşılıklı mutabakat yoluyla poliçede teminat altına alınan aracın rayiç bedelini belirleyerek poliçe düzenlemelerinin TBK’nın 1.maddesinde düzenlenen sözleşme serbestisi ilkesine uygun olduğunu, talepleri ve iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla her durumda sigorta konusu aracın iddia edilen fahiş rayiç değerinin kabulünün mümkün olmadığını, faiz başlangıcı ve fazi türüne ilişkin taleplerin kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; 15.000 TL’nin 17.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu talepler bakımından müvekkilinin daha önce davacı tarafından ibra edildiğini, İlk Derece Mahkemesince bu husustaki itirazları hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadan müvekilinin sorumluluğuna hükmedildiği, tarafların mutabık kaldığı bu ödeme karşılığında davacı tarafından hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin ibraname imzalandığını, ekspertiz raporu ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerekirken eksik inceleme neticesinde kurulan hükmün hatalı olduğunu, davacının dava konusu hasar nedeniyle uğramış olduğu zararın tamamen karşılanmış olup, hükme esas alınan raporda sigortalı aracın rayiç değerine ilişkin yapılan değerlendirmelerin eksik ve hatalı olduğu gibi aracın rayiç değerinin ne şekilde tespit edildiği belirsiz olduğundan denetime elverişsiz ve kanuna aykırı gerekçelerle tanzim edilen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava trafik kazası nedeniyle pert olan araç için kasko poliçesine dayanılarak bakiye tazminat istemine ilişkindir. Davalı, yapılan ödeme sonrası alınan ibraname ile sorumluluğunun kalmadığını savunmaktadır.Dosyada bulunan ve taraflar arasında düzenlenen ibranameden, davacının … plakalı aracının 30/10/2014 tarihinde hasara uğraması sonucu bu araç için düzenlenen … sayılı 24.11.2013/2013 tarihli poliçeye dayalı mutabık kalınan 95.000,00 TL’nin Sigorta Şirketi’nden nakden ve tamamen alındığı, Sigorta Şirketi iş bu bedeli ödediğinden poliçedeki taahhütlerini tamamen yerine getirdiğinden kendi iradesi ile bu hasardan dolayı davalı Sigorta Şirketini her türlü borç, yükümlülük, faiz ve taahhütlerinden ibra ile tüm haklarından feragat ettiğini beyan ve taahhüt ederek imzaladığı, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 02/01/2015 tarihinde 95.000,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, kayıtsız şartsız şekilde ibraname imzalamıştır.Taraflar arasında düzenlenen bu ibraname TBK’nın 132.maddesi uyarınca tam bir ibradır. Dava dilekçesinde TBK’nın 28. maddesinde düzenlenen aşırı yararlanma hükümlerine dayanılmamış, zararın tamamının karşılanmadığından bahisle bakiye tazminat talep edilmiştir. Bu durumda ödemeyi kabul edip ibraname veren sigortalının müzayaka halinde olduğu kabul edilemez. İlk Derece Mahkemesince , borcu sona erdiren sebeplerden olan ödeme ve ibraname uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, gerekçede yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Belirtilen nedenlerle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere, KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 341,55 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 297,15 TL harcın talep halinde davacıya iadsine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının yatırana iadesine, B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN :1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/05/2019.