Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1617 E. 2019/629 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1617
KARAR NO : 2019/629
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 11/07/2017
NUMARASI : 2016/46 Esas 2017/756 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Kasko Poliçesinden ve Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 18.01.2014 tarihinde davalı … yönetimindeki …. plaka sayılı otomobil ile davalı … şirketine sigortalı davacıya ait … yönetimindeki …. plaka sayılı kamyonet cinsi araçla kavşak ortak alanı içinde çarpışarak maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkiline ait… plakalı aracın ağır hasar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini, araçtaki hasar bedelinin mahkemece tespit edildiğini, 11.163,70 TL onarım bedeli olduğunu, araçta 5.000,00TL değer kaybı meydana geldiğini, davalı … şirketinin hasar bedelini karşılamadığını, olayda karşı taraf sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, bilirkişi tarafından tespit edilen 16.163,70 TL maddi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın zaman aşımı süresinin geçtiğini, görevsiz mahkemede açıldığını, kısmi ve belirsiz olamayacağını, müvekkilinin kaza sebebiyle zarara uğradığını, davacıya ait araç sürücüsünün % 100 kusurlu ile kazanın meydana geldiğini, dosyada mübrez tespit dosyasının gıyaplarında yapıldığını, kendilerine tebligat yapılmağını ve talep edilen bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacıya ait … plakalı aracın müvekkiline sigortalı olduğunu, dava konusu hasar nedeni ile müvekkili şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını, hasar evrakları incelendiğinde sigortalı aracın araç ruhsatında sürücü dahil koltuk sayısının 3 kişi olarak belirtildiğini, kaza anında sigortalı aracın haddinden fazla surette (yedi kişi) yolcu taşıması sebebiyle kazanın meydana geldiğini, teminat dışında kalan davacının taleplerinin reddedildiğini, davacının tazminat ve faiz taleplerinin reddi gerektiğini, davacının değer kaybına ilişkin talepleri kasko poliçesi teminatında olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda: “Açılan davanın kısmen kabul ile kısmen reddine, araç hasar bedeli ve değer kaybı olmak üzere toplam 14.000,00 TL’sinden; davalı … yönünden; 10.500,00 TL’sine 18/01/2014 tarihinden itibaren işletilecek değişen ve değişecek olan avans faizi işletilerek, davalı … yönünden; poliçe limitleri dahilinde 14.000,00 TL’sine 29/05/2014 tarihinden itibaren işletilecek değişen ve değişecek olan avans faizi işletilerek, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalılardan müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, davalı … için 5.663,70 TL, davalı … için 2.163,70 TL yönünden talebin reddine” karar verilmiştir.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Yerel mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, müvekkili aleyhine kurulan hükümlerine kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Müvekkili şirkete sigortalı aracın kaza anında istiap haddinden fazla surette (yedi kişi) yolcu taşıdığını, genel şartlar uyarınca taşıtın ruhsatında belirtilen taşıma haddinden fazla yük ve yolcu taşınması sırasında meydana gelen zararların teminat dışı olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden dolayı temerrüt oluşmadığını, bu nedenle avans faizen hükmedilmesinin hatalı olduğunu, değer kaybından kasko poliçesi kapsamında müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, değer kaybına ilişkin ek sözleşme yapılmadığını ve teminat verilmediğini, bu nedenle değer kaybı zararının kasko poliçesi kapsamında müvekkili şirketten tahsili yönünde verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, çift taraflı trafik kazası sonucu araçta meydana gelen hasar nedeniyle, kasko sigortacısından ve hasara neden olan karşı araç sürücüsünden hasar bedeli ve değer kaybı tazminatı istemlerine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Davanın açıldığı mahkemenin uyuşmazlığın çözümü bakımından görevli olması HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olup bu husus aynı kanunun 115/1. maddesi uyarınca resen gözetilir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesine göre tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. Anılan kanunun 73. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.Somut olayda; davacı … ile davalı …. arasında kasko sigortası sözleşmesi bulunmasına, davanın 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra açılmasına ve sigortalı aracın hususi araç olmasına göre davacının bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin de tüketici işlemi olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davalı … şirketine karşı açılan davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. O halde mahkemece, dava şartı (görev) eksikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına ilişkin karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir. Davalı … vekilinin istinaf başvurusuna gelince; Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde somut olarak başvuru sebebi veya gerekçesi gösterilmemiş, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu ifade edilerek kaldırılması istenilmiştir. Bu haliyle başvuru HMK’nın 352/1-d maddesine uygun değil ise de, kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Buna göre; davalı sürücü hakkında açılan dava “haksız fiil” hukuki sebebine dayanmaktadır. Dolayısıyla davacı, aracında meydana gelen hasar ve değer kaybını karşı araç sürücüsünün haksız fiilden doğan sorumluluğu ve TBK hükümleri kapsamında talep ettiğine, davanın tarafları tacir olmayıp uyuşmazlığın da tarafların ticari işletmesiyle ilgili olmamasına, davalı …’ün, davacı ile aralarında kasko poliçesi bulunan ve sözleşmeden doğan sorumluk çerçevesinde kendisinden talepte bulunulan diğer davalı … şirketiyle müteselsil sorumluluğu da bulunmamasına göre bu davalıya karşı açılan davada ticaret mahkemesinin görevli olmadığı, bu uyuşmazlıkta genel mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu, diğer davalı … şirketine karşı ticaret mahkemesinde (veya yukarıda belirtildiği üzere tüketici mahkemesinde) açılan dava ile birlikte görülemeyeceği ve sonuç olarak davalı … hakkındaki davanın da (tefrik kararı verilerek alınan yeni esas numarası üzerinden ) dava şartı yokluğundan (görev) reddine karar verilmesi gerektiği halde, davalıların müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilerek esastan karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin istinaf başvurusunun anılan nedenle kabulüne karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin ve davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … vekilinin ve davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜNE, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden taraflara iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre … tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına yatırılan 15.393,07 TL nakit teminatın davalı …’e iadesine,8-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre Ray Sigorta AŞ tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, T. Ekonomi Bankası İstanbul Kurumsal Şubesinin 19.200,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı … AŞ’ne iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/04/2019