Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1579 E. 2019/210 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1579
KARAR NO : 2019/210
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI : 2015/1578 Esas 2017/547 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde: 15/10/2008 tarihinde davalıya sigortalı aracın sürücüsünün tek taraflı olarak yapmış olduğu kazada araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını, davadan önce davalı şirkete başvuruda bulunulduğunu, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde: Davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, dava konusu kaza sebebiyle oluşan zararlardan Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortacısının sorumlu olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, araca ait ruhsatnamede amacının ticari yolcu nakli olduğunun yazılı olduğunu, ayrıca müvekkilinin sigortalısının kusuru oranında gerçek zarardan sorumlu olduğunu, davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunabileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından : “Davanın artırılan hali ile kabulüne, 125.000,00 TL’nin 09/06/2011 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: dava konusu kazadan doğan tüm sorumluluğun Güvence Hesabına ait olduğunu, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya karışan aracın taşımacılık poliçesinin tanzim edilmediğinin tespit edildiğini, zorunlu poliçenin tanzim edilmemiş olması halinde Güvence Hesabının sorumluluğunun doğacağını, kabul anlamına gelmemek üzere yerel mahkemece kurulan hükme esas alınan soyut ve objektif değerlendirmeden uzak sağlık kurulu raporu yetkili merci tarafından tanzim edilememiş olduğunu ve bu raporun taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, maluliyet raporunun ATK’dan alınması gerekirken tıp fakültesinden alınan rapora dayanarak yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle ZMS sigortacısından maddi tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 6704 sayılı kanunun 17. maddesiyle yürürlükten kaldırılan ancak kaza ve poliçe tarihinde yürürlükte olan 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.8. maddeleri hükümlerinde yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müşterek ve müteselsil bir sorumluluk değil, sıralı bir sorumluluk öngörülmesine, yolcunun uğradığı bedeni zararların, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında olması durumunda bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğunun doğmayacağına, ancak somut olayda aracın taşımacılık sigortasının bulunmamasına, bu halde, Güvence Hesabı Yönetmeliğine göre Güvence Hesabına başvuru zorululuğunun bulunmamasına, sıralı sorumluluk uyarınca aracın trafik sigortacısı davalı sigorta şirketinin sorumlu olmasına; oluşan kaza ile davacının maluliyeti arasında nedensellik bağı bulunduğunu tespit eden, kaza tarihi itibarıyla geçerli yönetmelik hükümlerine ve dosya içeriğine uygun maluliyet raporuna göre mahkemece verilen kararın dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 8.538,75 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.134,69 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.404,06 TL eksik harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek bir temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/02/2019