Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1578 E. 2019/433 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1578
KARAR NO : 2019/433
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 03/08/2017
NUMARASI : 2017/3476 D.İş Esas 2017/3465 D.İş Karar
DAVA : Maluliyet Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle: 30/07/2014 tarihinde … sevk ve idaresindeki plakasız ve tescilsiz motosiklet ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki motosikletin karıştığı kazada müvekkilinin malul kaldığını, … %75 asli kusurlu müvekkilinin ise %25 tali kusurlu olduğunu, müvekkilinin %9 oranında meslekte kazanma gücü kaybının olduğunu, maluliyet konusunda sundukları raporun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe uygun olmaması nedeniyle davalı tarafça taleplerinin karşılanmadığını beyanla, şimdilik 6.000,00 TL maddi tazminatın 29/08/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Tescilsiz araç nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, Sigortacılık Kanunu ve KTK uyarınca tescilsiz araçlar için poliçe düzenlenemeyeceği gözönünde tutularak ZMSS’ye tabi olamayacağının kabulü gerektiğini, bu nedenle tazminat talebinin karşılanamayacağını, kazaya karışan tescilsiz araçların motor hacminin tespit edilemediğini, motor hacmi sebebiyle motorlu bisiklet sınıfına ait olan araçların sigorta kapsamı dışında olduğunu, davacıdan kazanma gücü kaybını gösterir yönetmelikte sayılan şartlara uygun yeni bir sağlık kurulu raporunun talep edildiğini, ancak davacı tarafından bu talebin yerine getirilmeyerek Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulduğunu, başvuru şartı yerine getirilmediğinden talebin reddi gerektiğini, başvuru sahibinin aracı kasksız olarak kullandığını, bu nedenle zararın doğmasında müterafik kusuru bulunduğunu, yapılacak hesaplamalarda TRH 2010 tablosunun dikkate alınması gerektiğini, maluliyet ile kaza arasındaki illiyet bağının ve vuku bulan zararın maddi karşılığının kusur ve tazminat bilirkişisi ile tespit edilmesi gerektiğini, aktüer raporuna esas alınan maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun sağlık kurulu raporu olmadığını, tespit edilen oranın da olması gerekenden fazla olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortası bulunmayan araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, teminat limitinin 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davacı yana hükmedilecek vekalet ücretinin de 1/5 olması gerektiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce: İstemin kabulüne, 48.855,89 TL tazminat tutarının 30/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta kuruluşundan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, bu karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiş, İtiraz Hakem Heyeti tarafından yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; itirazların reddine karar verilmiş, İtiraz Hakem Heyeti kararı davalı vekilince istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde: Usule uygun ikame edilmeyen başvurunun “başvuru şartlarının yerine getirilmemesi” nedeniyle reddi gerektiğini, hakem heyeti tarafından başvuru sahibinin trafik kazasından kaynaklı daimi maluliyetinin tespiti gerektiği halde bu hususun tespit edilmediğini, trafik kazası ile maluliyet arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini, karara dayanak yapılan maluliyet raporunun olay tarihine göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun sağlık kurulu raporu olmadığını, tespit edilen oranın da olması gerekenden fazla olduğunu, bu hususlar dikkate alınmaksızın kurulan hükmün hatalı olduğunu belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, çift taraflı trafik kazasında yaralanan motosiklet sürücüsü davacının, ZMSS poliçesi bulunmayan karşı aracın meydana getirdiği zarar nedeniyle, Güvence Hesabından maluliyet tazminatı istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Somut uyuşmazlıkta, tahkime başvuru tarihi olan 01/12/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça başvuru tarihinden önce davalı Güvence Hesabına yapılan başvurunun eksik evrak nedeniyle karşılanmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı tarafından yapılan başvuru üzerine Güvence Hesabı tarafından verilen cevap ile; sunulan raporun uygun yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği belirtilerek, kesin ve sürekli maluliyet oranını gösterir Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun sağlık kurulu raporu talep edilmiştir. Ancak, eksik olduğu bildirilen kesin ve sürekli maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporunun alınması için geçecek süre nazara alındığında KTK’nın 97. maddesinde öngörülen 15 günlük cevap süresinin makul olmayacak şekilde aşılması sonucu doğacağından başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerekir. Bu durumda, davalı Güvence Hesabı tarafından davacının başvurusuna verilen cevap talebi karşılamadığından, dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Yine, aktüer bilirkişi raporuna esas alınan davacının maluliyetine ilişkin sağlık kurulu raporunda davacının kaza sonrası tedavilerine ilişkin kayıtların ve raporların irdelenerek kaza ile maluliyet arasında uygun nedensellik bağının kurulmasına, raporun kaza tarihine göre uygun yönetmelik hükümlerine göre ve yetkili heyetçe ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli olarak düzenlenmiş olmasına göre; bu konulardaki davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Belirtilen nedenlerle; HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-6728 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,6- İstinaf talebi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/03/2019