Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1532 E. 2019/578 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1532
KARAR NO : 2019/578
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/06/2017
NUMARASI : 2016/756 Esas – 2017/509 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; plakası belli olmayan aracın 2014 yılı Haziran ayında müvekkili … çarpıp kaçması sonucu müveklinin %50 oranında sakat kaldığını, uzun süre tedavi gördüğünü belirterek şimdilik 1.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın 2014 yılı Haziran ayında olması sebebiyle zaman aşımına uğradığını, davacının plakası tespit edilemeyen bir aracın çarpması neticesinde yaralandığı iddiasının somut delillerle ispat etmesi gerektiğini, bilirkişiden kusur raporu alınması ve davacının maluliyet oranının Adli Tıp Kurumunun 3.İhtisas Dairesince Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun raporla tespit edilmesi gerektiğini, Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesinin b bendi uyarınca müvekkilinin rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlardan sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik zararının bedensel zarar olmadığı ve Güvence Hesabı teminatı kapsamı dışında olduğu, geçici iş göremezlik zararı maddi zarar olarak kabul edilmese dahi 6111 sayılı Yasa gereğince bir tedavi gideri olduğundan SGK’nın sorumlu olduğunu, tazminatın yeni genel şartlar gereği hesaplanması gerektiğini, müvekkilim Kurum’a işbu davadan önce davacı tarafından yapılan bir başvuru bulunmadığını, avans faizi istenemeyeceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince, “Davanın zorunlu başvuru şartı yerine getirilmemesi nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK’nın 97.maddesinin davada uygulanmasının kanunların geriye yürümezliği ve hukuk güvenliği ilkesi gereği mümkün olmadığını, yasanın yürürlüğe girme tarihinin 26/04/2016 olduğu, ilgili tarihten sonra meydana gelen kazalara yönelik olark dava açmadan önce başvuru şartı arandığını, davaya konu kazanın ise 2014 yılı Haziran ayında meydana geldiğini, bu nedenle ilgili kanun kapsamına girmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Sigorta kuruluşuna yazılı başvuru halinde eklenmesi gereken belgelere madde metninde açıkça yer verilmemiş; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.2.1 maddesinde ise kaza veya zararın tespit edilebilmesi için gerekli tüm belgeler ifadesi kullanılarak tek tek belgelerin sayılması yoluna gidilmemiştir. Ayrıca sigortacının hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme sigorta şirketi için belirlenen sekiz günlük ödeme süresinin başlangıcı için önem taşıyacaktır. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulu da tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğundan mahkemece bu dava şartı yerine getirilmeksizin dava açıldığının tespiti halinde, davacı vekiline 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, başvuru yapılması halinde başvurunun akıbeti beklenmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir.Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi olan 12/07/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı Güvence Hesabına başvuru yapılmadan dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yazılı başvuru koşulu, tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olduğundan Mahkemece davacı vekiline, davalı Güvence Hesabı’na yazılı müracaat etmesi için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre karar verilmesi gerekirken HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf talep eden davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/04/2019