Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1516 E. 2019/398 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1516
KARAR NO : 2019/398
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/06/2017
NUMARASI : 2016/129 Esas – 2017/501 Karar
DAVA : Değer Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/03/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu … plakalı araç ile davalının ZMSS sigortacısı olduğu … plakalı aracın çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı tarafça sigortalı bulunan araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracında KDV hariç 1.892,14 TL hasar meydana geldiğini, davalının bu hasar bedelini ödediğini, kaza nedeniyle araçta 5.040,00 TL değer kaybı meydana geldiğinin tespit edildiğini, değer kaybının müvekkiline ödenmediğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla 500,00 TL değer kaybı tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, 06/02/2014 tarihli kazadan 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra davanın açıldığını, değer kaybına ilişkin taleplerin dolaylı zarar niteliğinde olması nedeniyle ZMSS poliçesi teminatı dışında kaldığını, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, kaza tarihinden itibaren avans faizi taleplerinin kabul edilmez nitelikte olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davanın kabulü ile; 4.788,00 TL’nin 18.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının ıslaha konu maddi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, KTK’nın 109/1.maddesine göre, davanın 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, sigortalı araç sürüsünün %100 oranıda tam kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, değer kaybına ilişkin bilirkişi raporunun denetime ve Yargıtay içtihatlarına uygun olmadığını, kiralık olarak kullanılan bir aracın değer kaybına uğramasının mümkün olmadığını, faiz başlangıç tarihi, dava tarihi olarak alınması gerekirken 18/02/2014 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. 23/03/2017 tarihli bilirkişi raporu başta olmak üzere dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; 06/02/2014 tarihinde meydana gelen çift taraflı maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle işbu değer kaybı tazminatı davasının 05/02/2016 tarihinde KTK’nın 109/1.maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davanın açıldığı, talebin zamanaşımına uğramadığı, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla, davalı vekilinin faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf iddia ve itirazı haricindeki diğer iddia ve itirazların yerinde değildir.Faizin başlangıç tarihine yönelik itiraza gelince, dava tarihinden önce davacı tarafça davalıya herhangi bir başvuru yapılmamıştır. Başka bir deyişle, davalı dava öncesinde temerrüde düşürülmemiştir. Bu nedenle faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınması gerekirken 18/02/2014 tarihi olarak alınması usul ve yasaya aykırıdır. Dolayısıyla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerindedir. Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararın düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına, esas hakkında yeniden HÜKÜM OLUŞTURULMASINA,Buna göre,1-Davanın kabulü ile 4.788,00 TL değer kaybı tazminatının dava tarihi olan 05/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Alınması gereken 327,07 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 29,20 TL peşin ve 85,00 TL ıslah harcı toplamı olan 114,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 212,87 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3- Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan 114,20 TL harç ile harcanan 708,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13.maddesi gereğince hesap ve takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, B- İstinaf incelemesi bakımından;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-Davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/03/2019