Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1512 E. 2019/675 K. 30.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1512
KARAR NO : 2019/675
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/03/2017
NUMARASI : 2015/673 Esas – 2017/397 Karar
DAVA : Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/04/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/06/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde ZMSS poliçesi bulunmayan bir motosikletin, 1989 doğumlu müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu dava dışı motosiklete çarparak sakat kalmasına sebebiyet verdiğini, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9.maddesi gereğince, trafik sigortası yaptırmamış işletenlerin neden olduğu bedensel zararlar için kişi başına sakatlık halinde kaza tarihi itibariyle trafik sigorta limiti olan 60.000,00 TL bedeni teminat sağladığını, müvekkilinin yolcu olma sebebiyle kazanın meydana gelmesinde kusuru olmadığından, davalı Kurumun limit dahilinde müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla 60.000,00 TL sakatlık tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; trafik kazasının 24/06/2007 tarihinde meydana geldiği gözetildiğinde 2918 sayılı KTK’nın 109/1.maddesi gereğince dava zamanaşımına uğradığından reddine karar verilmesi gerektiğini, Güvence Hesabının, tescilsiz, plakasız motorlu araçların karıştığı kazalar dolayısıyla herhangi bir tazminat borcu altına sokulamayacağını aracın markası ve modelinin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerektiğini, 2918 sayılı KTK’nın 3.maddesi ile 103.maddesi birlikte değerlendirildiğinde, davacının yolcu olarak bulunduğu motorlu aracın 50cc altında hacme sahip bir motorlu araç olduğunun tespiti halinde müvekkili kurumun sorumluluğuna gidilemeyeceğini, daimi maluliyet oranının ATK İhtisas Dairesinden alınması gerektiğini, davacının, ehliyetsiz olarak kardeşinin kullandığı motosiklet üzerinde yolcu konumunda olduğunu, müterafik kusurunun bulunduğunu, TBK’nın 52.maddesi gereğince tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davalı Kurumun avans faizi ile sorumlu tutulamayacağını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, ” davacının davasının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet veren aracın motosiklet olduğunun trafik kazası tespit tutanağının 1.sayfasında bulunan işaretli araç kodlarından açıkça anlaşıldığını, kazaya sebebiyet veren aracın motosiklet olduğunun tutanağı tanzim eden polis memurları tarafından tespit edildiğini, bu durumun aksinin, davalı tarafından hiçbir şekilde ispat edilemediğini, bu nedenle verilen kararın hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14.maddesi gereğince, Güvence Hesabı kapsamında güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, 24/06/2007 tarihinde, plakasız ve tescilsiz bir motosiklet ile davacının yolcu olarak bulunduğu ve ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı dava dışı motosikletle çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanma nedeniyle güç kaybı tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı taraf, ZMSS poliçesi bulunmayan …. plakalı aracın 2918 sayılı KTK’nın 3.maddesine göre, Güvence Hesabının sorumlu tutulabileceği motosiklet olmadığını iddia etmiştir. Mahkemece de 05/01/2017 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı ile, “Davacı vekilinin kazaya karışan motosikletin tescile tabi olup olmadığını tespiti yönünden yerini bildirebilmesi yahut şase ve motor numarasını bildirebilmesi için önümüzdeki celseye kadar kesin süre verilmesine, bu süre içinde bildirmediği taktirde dosya kapsamına göre davanın değerlendirileaceği, bu hususta delil bildirmekten vazgeçmiş sayılacağı ve kesin süre ihtaratını içerir davetiyenin davacı vekiline tebliğine, ” karar verilmesi üzerine davacı vekili kazaya karışan motosikletin kazadan sonra Konya meydan otoparkına çekildiğini, sonrasında ise 3 ila 5 yıl arasında bekletildikten sonra satılmış veya hurdaya verilmiş olabileceğini yerini net olarak bilemedikleri için ara karar gereğini yerine getiremeyeceklerini belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince, kazaya karışan …. plakalı aracın 2918 sayılı KTK’nın 3.maddesi gereğince, ZMSS poliçesi yaptırma zorunluluğu olup olmadığının tespit edilememesi gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesine göre, ZMS (trafik) sigortası yaptırma zorunluluğu olup da yaptırmamış araçların neden olduğu bedensel zararlar Güvence Hesabı teminatı altına alınmıştır. KTK’nın 91.maddesinde, motorlu araçların trafik sigortası yaptırmasının zorunlu olduğu belirtilmiş ve aynı Kanun’un 3.maddesine göre de, motosiklet, “Azami tasarım hızı 45 km/saatten ve/veya silindir kapasitesi 50 santimetreküpten fazla olan sepetli veya sepetsiz iki veya üç tekerlekli motorlu taşıtlar ve net motor gücü 15 kilovatı, net ağırlığı 400 kilogramı, yük taşımacılığında kullanılanlar için ise net ağırlığı 550 kilogramı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlardır. Elektrik ile çalışanların net ağırlıklarının hesaplanmasında batarya ağırlıkları dikkate alınmaz. Bunlardan karoseri yük taşıyabilecek şekilde sandıklı veya özel biçimde yapılmış olan ve yolcu taşımalarında kullanılmayan üç tekerlekli motosikletlere yük motosikleti (triportör) denir.” şeklinde tanımlanmıştır. Somut uyuşmazlıkta, 24/06/2007 tarihli trafik kazası tespit tutanağı incelendiğinde, davacının yolcu olarak bulunduğu aracın motosiklet olduğu açıkça belirtilmiştir. Başka bir deyişle, tutanakta, ZMS (trafik) sigortası yaptırma zorunluluğu bulunan bir araç olduğu açıkça yazılmıştır. Davalı taraf, kazaya karışan davacının yolcu olarak bulunduğunu ve kazaya karışan aracın motosiklet olmadığını ve trafik kazası tutanağında yazılanların aksini iddia etmiştir. HMK’nın 190/1.maddesi ile getirilen, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklindeki düzenleme karşısında, ispat külfetinin davalı tarafa yükletilmesi gerekirken davacıya yükletilmesi doğru olmamıştır.O halde, Mahkemece yapılması gereken, davalıya iddiasını ispat bakımından delilerini ibraz etmesi için kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde ispata yarar delillerin sunulması halinde delillerin toplanması, değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesidir. Bu bağlamda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyasının Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, yukarıda belirtilen esas ve karar sayılı İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden tarafa iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/04/2019