Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1500 E. 2020/42 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1500
KARAR NO : 2020/42
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 03/08/2017
NUMARASI : 2017/3474 D.İş Esas – 2017/3474 D.İş Karar
(İtiraz Hakem Heyeti 10/07/2017 tarih-2017/İHK-2260)
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 15/01/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle; 21/08/2016 tarihinde dava dışı … sevk ve idaresindeyken meydana gelen tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan eşi … ile oğlu …’in ölmesi sonucu desteklerinden yoksun kaldığını, aracın davalı … şirketine zmms sigortası bulunduğunu, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik destek …’ın vefatı nedeniyle 41.000,00 TL, destek …’ın vefatı nedeniyle 41.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 08/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile destek …’ın vefatı nedeniyle 263.220,00 TL, destek …’ın vefatı nedeniyle 48.894,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru sahibinin 01/11/2016 tarihinde müvekkili şirkete başvuru yaptığını, ödenecek tazminat tutarının tespiti amacıyla aktüer incelemesi yapıldığını ancak davacı tarafından 15 günlük yasal sürenin dahi dolmasını beklemeden 14/11/2016 tarihinde komisyona başvuru yaptığını, davacının talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve kanunda ön görülen süre dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, dava konusu talebin … vefatı ile ilgili poliçe genel şartları gereği teminat dışı kalması sebebi ile başvurunun reddine, … vefatı ile ilgili olarak ise yasal süre dolmadan başvuru yapılması sebebiyle başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti, “Başvuru sahibi davacı müteveffa oğlu … için 48.894,00 TL müteveffa eşi … için 263.220,00 TL olmak üzere toplamda 312.114,00 TL destekten yoksun kaldığı tazminatın 08/11/2016 tarihinden itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte … Sigorta A.Ş’den tahsil edilerek başvuru sahibine ödenmesine,” karar vermiş, bu karara karşı davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, ” itirazlarının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tazminat talebinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, usul yönünden itirazlarının komiyonca dikkate alınmadığını, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz oranı esas alınarak tazminat hesabı yapılması gerekirken PMF tablosunun esas alınarak hesaplama yapılmasının bozma sebebi olduğunu, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Somut olayda davacı, destek oğlu …’a ait kaza tarihini kapsar şekilde davalı … Şirketine zmms poliçesi ile sigortalı olan … aracın dava dışı sürücü … sevk ve idaresinde iken karışmış olduğu tek taraflı trafik kazasında yolcu olan eşi … ile oğlu …’in ölmesi sonucu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalıdan destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur. Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi uyarınca, aynı Kanun’un 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartların C.10. maddesi ile 12.08.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartlar C.11 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Somut olayda, işleten olan destek … ile davalı … arasında düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 26.03.2016-26.03.2017 tarihleri olup, davalı … Şirketinin sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde, yani poliçenin teminat başlangıç tarihi olan 26.03.2016 tarihinden önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacı ya da Güvence Hesabının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında mutlaka ölen kişinin üçüncü bir kişi olması gerekir. İşletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücünün üçüncü kişi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Yine genel şartların A.6. maddesinin (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle sürücünün asli kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nda da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerini sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında bulunmamasına göre, başvuru sahibinin desteğinin kusuruna denk gelen destek tazminatını talep etme hakkı bulunmamaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigortası Genel Şartlarının yürürlük tarihinden sonraki kazalarda, bu tarihten sonra düzenlenen poliçeler ile ilgili verdiği kararlar da bu yöndedir. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre somut olayda işleten olan murisin (destek … ) üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle, İtiraz Hakem Heyeti tarafından itirazın kabulü ile başvuru sahibinin destek … yönünden talep ettiği destekten yoksun kalma tazminat talebinin reddine karar vermemiş olması doğru olmadığından davalı vekilinin işleten olan destek … için istinaf talebi kabul edilerek yeniden kurulan hükümde tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Destek … yönünden talep edilen destekten yoksun kalma tazminat talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; yukarıda da açıklandığı üzere tazminat hesabında poliçe tarihinde yürürlükte olan yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu nedenle Yeni Genel Şartların “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” başlıklı Ek:2 maddesinin 3. bendine göre destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamalarında ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosuna göre davacıların ve ölen desteğin kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenerek, 4. bendine göre de işleyecek dönem için %1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılması gerekirken hükme esas alınan aktüerya raporunda PMF 1931 Yaşam Tablosu’na göre hesaplama yapılmış olması ve bu rapor esas alınarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu nedenle Dairemiz heyetince, HMK’nın 356.maddesi gereğince, davalı vekilinin aktüer değerlendirilmesine yönelik olan itirazlarının duruşmalı incelenmesine karar verilerek, TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak davacının destek … yönünden talep edebileceği tazminatın hesaplanması için aktüer bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir. Aktüer bilirkişi tarafından sunulan 11/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda, %100 kusur oranı, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz esas alınarak yapılan hesaplama sonucu, davacının eşi … için talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 230.137,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunun dosya kapsamı, genel şartlarda belirlenen hesaplama yöntemine uygun, gerekçeli ve denetlenebilir olduğu kanaatine varıldığından bu rapora itibar edilmiş ve yapılan hesaplamaya göre davacının destek … yönünden açtığı destekten yoksun kalma tazminat davasının 230.137,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf incelemesine gelince ise Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/02/2018 tarih, 2015/6820 E. ve 2018/493 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasında (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu durumda Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmadığından bu yöne değinen istinaf itirazınında kabulüne karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İstinafa konu İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm OLUŞTURULMASINA, Buna göre: 1- Davacının destek … yönünden açtığı destekten yoksun kalma tazminat davasının kısmen kabulüne, 230.137,00 TL tazminatın 08/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, 2-Davacının, destek … yönünden açtığı destekten yoksun kalma tazminat davasının reddine, 3-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 4-Başvuru sahibi kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen vekalet ücretinin 1/5’i olan 3.951,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak başvuru sahibine verilmesine, 5-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen vekalet ücretinin 1/5’i olan 2.290,00 TL vekalet ücretinin başvuru sahibinden alınarak davalıya verilmesine, 6-Davacının sarf ettiği Sigorta Tahkime 4.681,71 TL başvuru ücreti, 4,30 TL baro pulu ve 330,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 5.016,16 TL yargılama giderinden talebin kabul ve red oranına göre hesap ve takdir edilen 3.698,66 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 250,00 TL bilirkişi gideri, 43,20 TL posta ve tebligat gideri toplamı 293,20 TL yargılama giderinden talebin kabul ve red oranına göre hesap ve takdir edilen 77,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak başvuru sahibine verilmesine, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin başvuru sahibinden alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/01/2020