Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1494 E. 2019/292 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO 2017/1494
KARAR NO : 2019/292
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/06/2017
NUMARASI : 2015/324 Esas – 2017/410 Karar
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakeresi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, 19/01/2013 tarihinde, müvekkili … eşi ve …. babası olan 1985 doğumlu …. sürücü konumunda olduğu araca, ZMSS poliçesi bulunmadığından davalı kurumun zararından sorumlu olduğu …. plakalı aracın çarpması sonucu meydana gelen kazada vefat ettiğini, vefat neticesinde müvekkililerinin destekten yoksun kaldığı, fazlaya ilişkin hakları ile munzam zarar ve manevi tazminattan doğan alacakları saklı kalmak kaydıyla mütefevvanın geride kalan eşi için 2.100,00 TL ve kızı için 2.100,00 TL olmak üzere şimdilik toplam 4.200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi, yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile birlikte sigorta limiti dahilinde davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kazanın 19/01/2013 tarihinde meydana geldiğini, KTK’nın 109.maddesinde düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, zorunlu trafik poliçesi bulunmayan …. plakalı araç ile …. plakalı motosikletin karıştığı trafik kazası nedeniyle davacı …. için 72.034,00 TL, davacı …. için 11.225,00 TL olmak üzere toplan 83.259,00 TL ödeme yapıldığını, müteveffanın kask takmaması nedeniyle kazada müterafik kusuru bulunduğunu, avans faizi talebinin haksız olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince, “Davacının davasının ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulü ile davacı … için 96.663,54 TL, davacı …. için 42.127,42 TL olmak üzere toplam 138.790,90 TL , 4.200,00 TL’sine dava tarihinden itibaren geri kalan miktar açısından ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece hükmedilen tazminatın 4.200,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, 134.590,00 TL’sine ıslah tarihinden itibaren faiz işletildiğini, davalı tarafın 20/03/2013 tarihinde kısmi ödeme yaptığını, faizin tazminatın tümü bakımından en geç temerrüte düştüğü bu tarihten itibaren işletilmesi gerektiğini, 26/12/2016 tarihli dilekçesinin ıslah değil, HMK’nın 107/2.maddesi kapsamında bedel arttırım dilekçesi olduğunu, belirsiz alacak davalarında alacağın tamamının dava açılması ile muaccel hale geldiğini, bu nedenle ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmedilirken A.A.Ü.T’nin ilgili hükümleri gereğince, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı ilişkisi bulunması sebebiyle her bir davacı açısından tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken toplam tazminat üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece yargılama gideri olarak 708,50 TL’ye hükmedildiğini ancak 26/12/2016 tarihli 460,00 TL’lik bedel artırım harcının eklenmediğini, bu yönüyle de kararın hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu kaza ile ilgili davacıya yapılan ödeme karşılığında 19/03/2015 tarihli ibranamenin alındığını, 2918 KTK’nın 111.maddesindeki 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, mütevaffanın gelirine ilişkin herhangi bir belge sunulmamasına ve emsal gelir araştırması yapılmamasına rağmen gelirin asgari ücretten fazla olarak kabul edilerek yapılan hesaplamanın kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili kurum tarafından davacılara 19/03/2013 tarihinde yapılan 83.259,00 TL’nin güncelleştirilmiş halinin tazminattan düşülmediğini, destekten yoksun kalan eş için kaza tarihindeki yaşının dikkate alınarak evlenme indirimi yapılması gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından 19/01/2013 tarihinde ZMSS poliçesi bulunmayan ve dava dışı … ‘un sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacıların miras bırakanı …. sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin kaza yapması sonucu davacıların miras bırakanının vefat ettiği, ZMSS poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, davacıların miras bırakanı …. kusurunun bulunmadığı, davalı tarafça, davacılara 20/03/2013 tarihinde, davacı …. 72.834,00 TL, davacı … için 11.225,00 TL olmak üzere toplamda 83.259,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ödendiği, davacıların bakiye destekten yoksun kalma tazminatı için HMK’nın 107.maddesi kapsamında iş bu davayı açtıkları anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf iddia ve itirazları bakımından değerlendirme yapıldığında;Mahkemece alınan 07/11/2016 tarihli aktüer bilirkişi raporuna göre, davacı …. için destekten yoksun kalma tazminatı 477.652,77 TL, davacı …. için 140.567,03 TL olarak hesaplanmıştır. 13/12/2016 tarihli aktüer bilirkişi ek raporunda ise 250.000,00 TL’lik poliçe limiti dikkate alındığında, davacı … için destekten yoksun kalma tazminatının 192.879,35 TL, davacı … için 57.120,65 TL olacağı belirtilmiştir. Aktüer bilirkişi ek raporunda ise her ne kadar davalı tarafça ödenen miktarlar güncellenerek düşülmemiş ise de davacılar vekilince 26/12/2016 tarihli bedel arttırım dilekçesinde her bir davacı için ödenen miktarlar güncellenerek tazminatlardan indirilmiş ve sonuç olarak …. için 96.663,54 TL, davacı …. için 42.127,42 TL olmak üzere toplam 138.790,96 TL tazminat talep edilmiştir. Davacılar vekilinin bedel arttırım dilekçesinde yaptığı hesaplamalar Dairemizce de incelenmiş ve yapılan hesaplamaların doğru olduğu anlaşılmıştır. Bedel arttırım dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiştir. Davalı tarafın 26/12/2016 tarihli bedel artırım dilekçesine yönelik herhangi bir itirazı da bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davalı vekilinin, aktüer bilirkişi raporuna yönelik istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. Davalı tarafça davacılara 20/03/2013 tarihinde kısmi ödeme yapılmıştır. Bakiye destekten yoksun kalma tazminat için 19/03/2015 tarihinde bu dava açılmıştır. Buna göre kısmi ödeme tarihinden itibaren 2918 sayılı KTK’nın 111/2.maddesinde belirtilen 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığından davalı vekilinin hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığına yönelik istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Davacılar vekilinin istinaf iddia ve itirazları bakımından değerlendirme yapıldığında;Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 18/10/2018 tarih, 2015/ 16222 E. ve 2018/9271 K.sayılı kararında açıklandığı üzere “Güvence Hesabı yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9, 14 ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren Güvence Hesabının temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise Güvence Hesabının temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.”.Somut uyuşmazlıkta davacıların 20/02/2013 tarihli dilekçeleri ile müracaatı üzerine davalı Güvence Hesabı, 22/02/2013 tarihli cevabi yazısında belgeler eksik olduğundan ödeme başvurusunu reddetmiş, bilahare evrakların tamamlanması üzerine 07/03/2013 tarihli cevabi yazısında ödeme başvurusunun kabulüne karar verildiğini bildirmiş ve 20/03/2013 tarihinde kısmi ödemeyi yapmıştır. Evraklar sonradan tamamlandığına göre kısmi ödemenin yapıldığı tarihte davalı Güvence Hesabı’nın temerrüte düştüğünün kabulü gerekir. Bu nedenle, faiz başlangıç tarihinin hüküm altına alınan tüm tazminatlar açısından 20/03/2013 olması gerekirken dava ve ıslah tarihine göre faiz başlangıç tarihinin belirlenmesi doğru olmamıştır. Ayrıca davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, her bir davacı için hükmedilen tazminat miktarları üzerinden ayrı ayrı tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmesi ve davacılar vekili tarafından 26/12/2016 tarihli bedel arttırım dilekçesine istinaden yatırılan 460,00 TL bedel arttırım harcının davalıya yükletilmemesi de doğru olmamıştır. Başka bir deyişle, davacılar vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerindedir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının, faiz başlangıç tarihi, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, B-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının, faiz başlangıç tarihi, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden düzeltilerek ESAS HAKKINDA YENİDEN HÜKÜM OLUŞTURULMASINA,Buna göre;1-Davanın kabulü ile davacı … için 96.663,54 TL ve davacı … için 42.127,42 TL olmak üzere toplam 138.790,96 TL destekten yoksun kalma tazminatının 20/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 9.480,81 TL karar harcından davacılar tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harç ve 460,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 487,70 TL harcın mahsubu ile 8.993,11 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir iradına, 3- Davacı … için kabul edilen tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesap ve takdir edilen 10.483,08 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,4- Davacı …. için kabul edilen tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesap ve takdir edilen 4.984,02 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,5-Davacılar tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 27,70 TL peşin harç, 460,00 TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6- Yargılama sırasında davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanan 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 149,00 TL posta gideri toplamından oluşan 649,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, C-İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN;1-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde mahkemesince iadesine,2-Davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 9.480,81 TL istinaf karar harcından davalı tarafından yatırılan 31,40 TL maktu istinaf harcı ve 2.370,20 TL nispi istinaf harcı olmak üzere toplam 2.401,60 TL harcın mahsubu ile 7.079,21 TL bakiye istinaf harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir iradına, 3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları 90,00 TL tebligat ve posta giderinden ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, artan gider avansının iadesine, 4-İstinaf talep eden davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/02/2019