Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1456 E. 2019/181 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1456
KARAR NO : 2019/181
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 05/05/2017
NUMARASI : 2017/1944 D.İş Esas – 2017/1944 D.İş Karar(İtiraz Hakem Heyeti’nin 07/04/2017 tarih 2017/İHK-1154 )
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili başvuru dilekçesinde özetle; 09/05/2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile davalı tarafça ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği …. vefat ettiğini, davalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, davalı tarafça müvekkillerine toplamda 139.000,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, yapılan bu ödemenin eksik olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla, eş … için 13.001,00 TL, çocuklar … ile …. için 1.000,00 ‘er TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından 01/09/2016 tarihinde başvuran tarafa 139.872,00 TL tazminat ödendiğini, bu ödemenin yeterli olduğunu, kusur raporunun adli tıptan alınması, hesaplanacak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması, davacılar lehine verilecek vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvuru sahiplerinin talebinin eş … için 99.408,99 TL, çocuklar … için 25.772,50 TL, … için 7.836,36 TL olarak kabulüne, toplam 133.017,85 TL’nin 01/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar vermiş, davalı tarafça bu karara itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, davalı tarafın itirazın reddine karar vermiştir. Davalı vekili, bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, tazminat hesaplamasının TRH 2010 Yaşam Tablosu %1,8 teknik faiz dikkate alınarak yapılması gerekirken PMF Yaşam Tablosu’na göre yapıldığını, aktüerya bilirkişisi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, aktif dönem hesabında olması gerekenden yüksek ücret kullanıldığından, hükmedilen tazminatın fahiş olduğunu, hesaplanan tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indiriminin yapılması gerektiğini, başvuru öncesinde yapılan ödeme nedeniyle müvekkili şirketin ibra edildiğini, davacılar lehine verilen vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre, kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 09/05/2016 tarihinde, sürücü … kullandığı … plakalı araç ile davalı tarafça ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan ve … kullandığı … plakalı aracın kaza yapması nedeniyle, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların miras bırakanı (desteği) … vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle bakiye destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile iş bu davayı açtıkları anlaşılmıştır. Davalı sigorta şirketi vekilinin davacılar … ve … aleyhine yaptığı istinaf başvurusu bakımından değerlendirme yapıldığında; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında 5.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, 5.000,00 TL ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, 40.000,00 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebileceği belirtilmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından davacı …. için 25.772,50 TL, davacı …için 7.836,36 TL tazminata hükmedilmiştir. Bu durumda davalıdan tahsiline karar verilen ve dolayısıyla istinaf talebi bakımından uyuşmazlık konusu edilen tazminat miktarları her bir davacı için 5684 sayılı Kanunu’nun 30/12. fıkrasında belirtilen 40.000,00 TL’lik istinaf/temyiz sınırın altında kalmaktadır. Bu nedenle davacılar …ve … bakımından Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması olanaklı olmadığından 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. ve HMK’nın 352.maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.Davalı sigorta şirketi vekilinin davacı … aleyhine yaptığı istinaf başvurusu bakımından değerlendirme yapıldığında;PMF Yaşam Tablosu’na göre düzenlenen 15/12/2016 tarihli aktüerya bilirkişi raporuna ve bu rapordaki miktarlar dikkate alınarak davacı tarafça verilen talep değerinin artırılması dilekçesine karşı davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilirken bu yönde herhangi bir itirazının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, HMK’nın 357.maddesi gereğince, davalı vekilinin, hesaplamanın TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faize göre yapılması gerektiği yönündeki istinaf iddia ve itirazının dinlenmesi artık mümkün değildir. Ayrıca, davalı taraf aktif dönem hesabında olması gerekenden yüksek ücret kullanılarak hesaplama yapıldığını iddia etmişse de yapılan hesaplamanın dosyadaki bilgi ve belgelere uygun olarak yapıldığı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Davalı vekili istinaf başvurusunda her ne kadar müterafik kusuru indirimi yapılmadan karar verildiğini iddia etmiş ise de 15/12/2016 aktüerya raporunun yapılan incelemesinde, her bir davacı için hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indiriminin yapıldığı ve Uyuşmazlık Hakem Heyetince de müterafik kusur indirimin kabul edilerek aktüerya raporundaki müterafik kusur indirimi sonucu bulunan tazminat miktarlarına hükmedildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle; davalı tarafın müterafik kusura yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı itiraz dilekçesi veren davalı taraf hatır taşıması indirimi yapılması yönünde herhangi bir itirazda bulunmadığından davacılar yönünden usulü kazanılmış hak doğmuştur. Dolayısıyla, davalı vekilinin hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Başvuru tarihinden önce, davalı tarafça davacılara toplamda 139.872,00 TL tazminat ödendiği husunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Davalı taraf her ne kadar yapılan ödemenin yeterli olduğunu ve davalı tarafça ibraname verildiğini iddia etmişse de tüm tazminatın karşılandığına dair herhangi bir ibranamenin verilmediği ve yapılan ödemenin yetersiz olduğu bilirkişi raporuyla tespit edildiğinden, davalı tarafın bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Davalı vekili son olarak da davacı lehine verilen vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini iddia ederek, vekalet ücreti miktarlarını istinaf konusu yapmıştır. Avukatlık Kanunu’nun, “Avukatlık Ücret Tarifesinin Hazırlanması” başlıklı 168. maddesine göre avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. 169. maddesine göre de yargı mercilerince karşı tarafa yükletilebilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. Dayanağını Avukatlık Kanunu’nun bu hükümlerinden alan 30/12/2017 tarihli ve 30286 sayılı AAÜT’nin “Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nda Ücret” başlıklı 17/2.maddesine göre, “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla tarifenin 3. kısmına göre, avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.”5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesine 13/06/2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile eklenen 17. fıkrasında, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak da yukarıda belirtildiği gibi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddelerde “talebi reddedilenler” olarak belirtilenler, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerdir. Çünkü Sigorta Tahkim Komisyonunun önüne gelen tek bir talep vardır. O da, sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerin talebidir. Tahkim Komisyonuna talepte bulunan sigortalının talebine cevap veren ve karşı gerekçelerini ileten sigortacının bu anlamda “talebi kabul edilen” veya “talebi reddedilen” olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine karar verilmesi halinde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkim’de ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret” başlıklı 17. maddesine göre, tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.Anayasa’nın 124. maddesine göre, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” Bu yetki çerçevesinde çıkarılacak bir yönetmelik, dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ile getirilen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücreti için beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, açıkça Avukatlık Kanunu’nun 168. ve 169. maddelerine ve 5684 sayılı Kanun’un 30/17. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Kanuna aykırı olan bu yönetmeliğin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, kanuna aykırı bir yönetmeliğin iptal edilip edilmemesinin önemi de yoktur.Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan 19/01/2016 tarihli “Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 6. maddesiyle, Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesine eklenen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, Sigortacılıkta Tahkim sisteminin amacıyla ve 6327 sayılı Kanun ile getirilen “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asagari Ücret Tarifesi’nde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki maddenin gerekçesiyle bağdaşmamaktadır. Çünkü, 6327 sayılı Kanunla Sigortacılık Kanunu’nda yapılan değişikliklerin genel gerekçelerinden birisi “Sigortacılıkta tahkim sisteminin işlerliliğinin artırılabilmesi amacıyla yeni düzenlemelere gidildiği” şeklinde belirtilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesinin gerekçesi de “Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için yargılama gideri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Kaldı ki, beşte bir oranındaki vekalet ücretinin uyuşmazlığın her iki tarafı için öngörüldüğünün amaçlanmış olması halinde “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” şeklindeki ifade yerine davacı ve davalı ayrımı yapılmayacak ve tereddüt oluşturmayacak biçimde “taraflar” sözcüğünün neden tercih edilmediği de izaha muhtaçtır. Dolayısıyla, kanun koyucunun buradaki açık ve asıl amacı, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuruların tek taraflı olduğu gerçeğinden hareketle, daima davacı tarafta yer alan sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumaktır. Başka bir deyişle, “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” ifadesi, aleyhine başvuru yapılan davalı konumundaki sigortacıyı içermemektedir.Kanun koyucu burada, tıpkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tüketicinin, tüketici hakem heyetlerine başvurusunu özendirmek, başvurusunun kabulü üzerine iptal istemiyle açılan davalarda aleyhine karar verilmesi halinde karşılaşacağı vekalet ücreti yükünü azaltmak amacıyla 70. maddesinin (6) nolu bendi ile yapılan: “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenlemede olduğu gibi, sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumak ve Sigortacılıkta Tahkim Sistemine başvuruyu özendirmek amacıyla, sigortalılar ve sigortadan faydalananlar lehine bir tercihte bulunmuştur.Bu nedenle, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin, sigortacılıkta tahkim sisteminin amacına, Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne ve kanun koyucunun iradesine uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Yukarıdaki açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı vekilinin, davacılar …ve … hakkındaki istinaf başvurusunun 5684 sayılı Kanun’un 30/12. ve HMK’nın 352.maddesi gereğince reddine, davacı … hakkındaki istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin, davacılar … ve … hakkındaki istinaf başvurusunun 5684 sayılı Kanun’un 30/12. ve HMK’nın 352.maddesi gereğince REDDİNE,2-Davalı vekilinin davacı … hakkındaki istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar … ile … yönünden HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince kesin, davacı … yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.14/02/2019
KARŞI OY
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/02/2018 tarih, 2015/6820 E. ve 2018/493 K. sayılı kararında açıklandığı üzere 19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13 üncü fıkrasına “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu durumda Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından bu yöne ilişkin davalı istinafının kabul edilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2018 tarih, 2018/1726 E. ve 2018/8853 K., 07/05/2018 tarih, 2016/10994 E. ve 2018/4624 K. sayılı kararları ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/04/2018 tarih, 2017/5281 E. ve 2018/3189 K. sayılı kararı).