Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1414 E. 2019/302 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1414
KARAR NO : 2019/302
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/02/2017
NUMARASI : 2014/245 Esas – 2017/173 Karar
DAVA : Güç Kaybı Tazminatı ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakare sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/07/2012 tarihinde, …. plakalı halk otobüsü ile … plakalı özel aracın … Caddesi çıkışında çarpışarak sürüklenmesi sonucu yaya olarak yoldan geçen müvekkiline çarparak ağır şekilde yaralanmasına sebep olduğunu, her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu, davacının hastaneye kaldırıldığını, hastanede bir hafta yattığını, müvekkilinin sağ kaval kemiği ile leğen kemiğinin kırıldığını, kaval kemiğine platin takıldığını, sağ kolunu omuzunun üzerinde kaldıramadığını ve malul kaldığını, davacının emekli olduğunu, davacının 6 ay gibi bir süre tedavi gördüğünü, ameliyat olmasına rağmen 60 yaşında malul kaldığını, kazaya karışan araç sürücüsü ve işleten maliklerin müşterek kusurlarına rağmen ilgisiz kaldıklarını, müvekkilinin çektiği acılar, kaval kemiğinin kırılıp platin takılması ve ağır efor kaybı nedeniyle 60.000,00 TL manevi tazminatın Sigorta Şirketi haricinde diğer davalılardan, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …. cevap dilekçesinde özetle;….plakalı aracın sürücüsü olarak, diğer davalı … sürücüsü olduğu …. plakalı araç ile 03/07/2012 tarihinde kaza yaptığını, davacının da yaralandığını, kaza tespit tutanağının tutulduğunu ve kendisinin tali kusurlu, diğer davalı …. ise asli kusurlu olduğunu, davacı tarafın talep etmiş olduğu maddi ve manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ….A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kaza tespit tutanağına göre müvekkili nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, dava öncesinde davacının müvekkili şirkete başvurusu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine, Maddi tazminat isteminin ıslah edilmiş hali ile kabulü ile 69.305,00 TL’nin 41.583,00 TL’sinin davalılar ….ve …, 27.722,00 TL’sinin davalılar ….. ve …. müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, davalılar …. ve …. yönünden olay tarihi olan 13/02/2012, davalı ….yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile toplam 40.000,00 TL manevi tazminatının 24.000,00 TL’sinin davalı …, 16.000,00 TL sinin davalılar …. ve …. olay tarihi olan 13/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ” karar verilmiştir. Davalı …. vekili ile Davalı …. A.Ş vekili istinaf yasa yoluna başvurmuşlardır.Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu olay ile ilgili olarak açılan ceza davasının kesinleşmesinin beklenmediğini, müvekkilinin husumet itirazının Yerel Mahkemece değerlendirilmediğini, müvekkilinin …. plakalı aracın ruhsat sahibi olduğunu oysa aracın …. tarafından işletildiğini, müvekkilinin meydana gelen olayda hiçbir kusuru bulunmadığını, hükmedilen tazminat tutarlarının fahiş olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın müvekkili şirket tarafından sigortalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun söz konusu olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının kaza nedeniyle SGK’dan ödeme alınıp alınmadığının araştırılması gerektiğini, trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi giderinin SGK’dan talep edilmesi gerektiğini belirtmiştir.Dava trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davalı ….A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde; Dosya istinaf incelemesi için Dairemizde bulunduğu sırada vekaletnamesinde istinaftan feragat yetkisi olan davalı vekili 04/08/2017 tarihli dilekçesiyle istinaf başvurusundan feragat ettiğini bildirmiştir.HMK’nın 349/2.maddesinde istinaf yasa yoluna başvurulduktan ve dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra istinaf başvurusundan feragat edilmesi halinde başvurunun feragat nedeniyle reddine karar verileceği belirtilmiştir. Buna göre, davalı ….A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 349/2.maddesi gereğince, feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.Davalı…. vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde; Bakırköy 18.Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/228 Esas 2014/12 Karar sayılı kararıyla her iki sürücünün (iş bu davada davalı) dava konusu kaza nedeniyle kusurlu bulunarak mahkumiyetlerine karar verilmiş olup bu karar kesinleşmiştir. Bu dosya kapsamında alınan 20/06/2013 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde sürücü … tali kusurlu, sürücüsü … asli kusurlu olduğu belirlenmiş yaya …. kusur atfı yapılmamıştır. Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 11/03/2015 tarihli raporuna göre ise davalı …. maliki ve işleteni olduğu, …. plakalı otobüs sürücüsü davalı…. %40 oranında, ….plakalı aracın sürücüsü davalı …. %60 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. İş bu dosyada hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu kusur raporu ile ceza dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu kusur raporunda yapılan değerlendirmeler ve kusur belirlemeleri aynı olup birbirleri ile örtüşmektedir. Bu nedenle, davalı vekilinin ceza dosyasının kesinleşmesi ve kusura yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. Davalı …., … plakalı otobüsün maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Bu nedenle Mahkemece davalı …. yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarı, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygundur. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1-Davalı …. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Davalı … A.Ş tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 349/2.maddesi gereğince feragat nedeniyle REDDİNE, 3- İstinaf talep eden davalı … Harçlar Yasasına göre alınması gerekli 2.986,65 TL harçtan peşin yatırılan 752,00 TL’nin mahsubu ile kalan 2.234,64 TL’nin davalı …. tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,4-İstinaf talep eden davalı … A.Ş.’den alınması gereken 44,40 TL harcın peşin yatırılan 1.183,60 TL istinaf karar harcından mahsubu ile 1.139,20 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalı ….A.Ş.’ye iadesine, 5-İstinaf talep eden davalıların istinaf başvuruları nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, artan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/02/2019