Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1402 E. 2019/569 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1402
KARAR NO : 2019/569
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI : 2016/978 Esas – 2017/423 Karar
DAVA : Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 29/01/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; kaza nedeniyle malul-sakat kalan davacının maluliyet tazminatının tahsili amacıyla Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/740 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve halen görülmeye devam edildiğini, kazaya sebebiyet veren araç sürücüsü, müvekkiline çarpıp kaçtığından trafik tespit tutanağında belirlenememiş ise de aşamalardaki tanık beyanlarına itibar edilerek, taraflarınca husumetin …ne yöneltilmediğini, ceza davasında ise sanığın fiili işlediği sabit görülmediğinden beraat kararı verildiğini, gelinen aşamada taraflarınca, faili meçhul kazaya ilişkin taleplerinin …ne yöneltmesi gereğinin doğduğunu iddia ederek, aradaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle bu davanın HMK’nın 166.maddesi gereğince, Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/740 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, birleştirme talebinin yerinde görülmemesi halinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla davanın kabulü ile 100,00 TL geçici iş göremezlik, 1.900,00 TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 2.000,00 TL maluliyet tazminatının davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; birleştirme kararının usulsüz olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili Kurumun adresinin “Şişli-İstanbul” olması, kazanın Keçiborlu’da meydana gelmesi, hazırlık soruşturmasının Keçiborlu’da yürütülmesi ve davacının (zarar görenin) ikametinin Keçiborlu olması nedeniyle davacının seçim hakkını kullanmayarak yetkisiz Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açması üzerine seçim hakkının taraflarına geçtiğini, öncelikle yetki itirazlarının kabulüne, davanın müvekkilinin ikametgahı olan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9.ve15.maddelerine göre de zarar sebebinin irtibatlandırılması ve ilgililerince zararların tazmini için gerekli evraklarla birlikte Güvence Hesabına başvurması gerektiğini, davacı tarafın bu ön şartı yerine getirmeden dava açtığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacılar tarafından alınmış ödemelerin ve açılmış tüm dava bilgilerinin bildirilmesi gerektiğini, kusur ile meydana geldiği iddia edilen zarar arasındaki illiyet bağının ve davacının kaza esnasındaki konumu dikkatlice irdelenmek suretiyle kusur oranlarının ayrıca davacının kusuru / müterafik kusuru bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, dava konusu edilen maddi vakıanın şaibeli olduğunu ve gerçeğe aykırı olarak haksız çıkar sağlamak amacı taşıdığını, maluliyet oranının ve zararın ispatlanması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararlarının teminat kapsamında olmadığını, davacıya bu kaza sonucu SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, avans faiz isteyemeyeceğini, faize başlangıç tarihinin hatalı olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, “Davanın kabulü ile 145.833,96 TL’nin 29/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı … vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tarafı olmadıkları bir başka dosyadan alınan raporların esas alınması suretiyle verilen kararın usule ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dosyadaki mevcut kusur, maluliyet ve hesap raporlarının dahi taraflarına tebliğ edilmeyerek savunma haklarının kısıtlandığını, maddi vakıanın kesinleşmeden bağlantılı ve davanın sonucu beklenmeden verilen kararın usulsüz olduğunu, Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/740 Esas sayılı dosyası derdest olduğundan bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, maluliyet oranına ilişkin raporun ATK 3.İhtisas Dairesinden alınması gerektiğini, davacının gelirinin somut belgelerle ispatlanması gerekirken gerçeğe uygun olmayan varsayımlara dayalı gelir üzerinden tazminat hesaplanmasının hatalı olduğunu, avans faizine hükmolunmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, faiz başlangıcının da hukuka aykırı olduğunu, verilen yetkisizlik kararı kapsamında lehlerine vekalet ücretine hükmolunması gerekirken bu hususta bir karar oluşturulmamasının hatalı olduğunu iddia ederek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından 01/07/2014 tarihinde, yol kenarında yaya olarak yürüyen davacıya bir aracın çarptığı ve yaralanmasına neden olduğu, trafik kazası tespit tutanağında aracın plakası ve sürücüsünün tespit edilemediği ancak sonrasında davacıya çarpan aracın … plakalı araç olduğu iddia edilerek, 29/09/2014 tarihinde aracın ZMSS sigortacısı davalı … aleyhine Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/740 Esas sayılı dosyası ile maluliyet tazminatının tahsili talebi ile dava açıldığı, yargılame devam ederken davacı tarafça aynı kaza nedeniyle 28/01/2016 tarihinde bu kez davalı … aleyhine aynı taleplerle (Ankara 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/78 Esas sayılı dosya ile ) iş bu davanın açıldığı, Ankara 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/03/2016 tarih, 2016/78 Esas – 2016/102 Karar sayılı kararıyla davanın Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/740 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/740 Esas sayılı dosyasında 13/06/2016 tarihli duruşmada asıl davanın bu dosyadan tefriki ile başka esasa kaydedilmesine, davalı … Hesabının yetki itirazının kabulü ile Mahkemenin yetkisizliğine, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verildiği, bu kararın kesinleşmesi üzerine, dosyanın İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilerek 2016/978 Esas sırasına kaydedildiği ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Yukarıda da açıklandığı üzere trafik kazası tespit tutanağında aracın plakasının ve sürücüsünün tespit edilemediği belirtilmiştir. Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/740 Esas sayılı dosyasında davacı tarafından, davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta şirketi aleyhine açılan dava derdest olup devam etmektedir. Başka bir deyişle, davacının yaralanmasına neden olan aracın ZMSS poliçesi olduğu iddia edilerek ZMSS sigortacısı aleyhine açılan dava henüz sonuçlanmamıştır. Davacıya çarpan aracın …plakalı olduğunun kesinleşmesi halinde davalı … Hesabının sorumluluğu bulunmayacaktır. Başka bir deyişle, bu dosyanın sonucu, istinafa konu edilen kararı doğrudan etkileyebilecektir. Yine, davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğu iddia edilen …. plakalı araç sürücüsü hakkında Keçiborlu Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/150 Esas sayılı dosyasından ki yargılamada henüz tamamlanmamıştır. Ceza dosyasında kazanın oluşumu ile ilgili kabul edilecek maddi olgular iş bu davanın sonucunu doğrudan etkileyecektir. HMK’nın “bekletici sorun” başlıklı 165.maddesinde “bir davada hüküm verilebilmesi başka bir davaya idari makamın tespitine yahut dava konusu ile ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir. ” şeklinde düzenleme getirilmiştir.Somut uyuşmazlıkta Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/740 Esas sayılı dosyasının sonucu verilecek karar ile Keçiborlu Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/150 Esas sayılı dosyasında kabul edilecek maddi olgular, iş bu davanın sonucunu doğrudan etkileyeceğinden bekletici sorun yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla, İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. İlk Derece Mahkemesince, karara dayanak yapılan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 20/05/2015 tarihli maluliyet raporunda “Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık İşlemleri Tüzüğü” esas alınmıştır.Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ila 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Somut uyuşmazlıkta kaza 01/07/2014 tarihinde gerçekleştiği dikkate alındığında, kaza tarihinde yürürlükte bulunan ” Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”ne göre, maluliyet raporu alınmadan karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırılık teşkil etmiştir. Yine yukarıda da değinildiği üzere, davalı … hakkındaki dava, 28/01/2016 tarihinde açılmıştır. İlk Derece Mahkemesinin kararına dayanak yaptığı aktüerya raporu 02/11/2015 tarihinde düzenlenmiştir. Mahkemenin, kararına dayanak yaptığı, ıslah dilekçesi de 11/11/2015 tarihlidir. Davalı … hakkında henüz bir dava açılmamışken, davalı … hakkında aktüerya raporunun alınması ve davanın ıslahı da mümkün değildir. Karar bu yönüyle de usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. O halde, İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/740 Esas sayılı dosyası ile Keçiborlu Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/150 Esas sayılı dosyasının bekletici bir sorun yapılması, davacıya ait maluliyet raporunun kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun olarak alınması ve sonrasında tarafların delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi sonucu bir karar verilmesidir. Bu bağlamda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen istinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talep eden tarafa iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,
7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı tarafından tehir-i icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan 246.500,00 TL bedelli teminat mektubunun davalıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/04/2019