Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1357 E. 2018/990 K. 22.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/1357
KARAR NO : 2018/990
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 15/03/2017
NUMARASI : 2014/528 E. 2017/353 K.
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 22/06/2018
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2017 tarih, 2014/528 E. ve 2017/353 K. Sayılı dosyası kapsamında verilen karara karşı davacılar vekili, davalı vekili ve İhbar olunanlar … ve … tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine dosyanın Dairemize tevzi edilmesi sonucu Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; 23/07/2012 tarihinde, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile trafikte seyri sırasında, yine dava dışı …’in kullanmakta olduğu motosiklete çarpması neticesinde, müvekkillerinin murisi İ.. ..’ın vefat ettiğini, vefat nedeniyle müvekkillerinin İzzettin’in desteğinden yoksun kaldıklarını, gerek …’ın kullandığı aracın, gerekse …’in kullandığı motosikletin, kaza tarihi itibariyle zorunlu mali mesuliyet sigortalarının bulunmadığını, davalı Güvence Hesabı’nın, kaza tarihi olan 23/07/2012 tarihi itibariyle teminat limiti, kişi başı sakatlanma ve ölüm halinde 225.000,00 TL olup, her iki araç bakımından ayrı ayrı 225.000,00 TL’den sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava açma hakları saklı kalmak kayrı ile, şimdilik … için 700 TL, … için 100 TL … için 100 TL, … için 100 TL olmak üzere 1.000 TL maddi tazminatın 19/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan teselsülen (Her iki aracın kusuruyla sorumlu olduğundan) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava öncesi, müvekkili Güvence Hesabına müracaat üzerine açılan dosyada noksan belgelerin ikmalinin yapılmadığını, bu nedenle vekil edeninin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, kazaya karışan motosiklet tescilsiz ve plakasız olduğundan, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya karışan tescilsiz plakasız motosikletin motor hacminin 50 cc altında olduğunun tespiti halinde müvekkili kurumun sorumluluğunun olmayacağını, müteveffanın yolcu olarak bulunduğu motorlu aracın tescilsiz ve plakasız olması nedeniyle aracın motorlu bisiklet olduğu yönünde güçlü bir fiili karine olduğundan müvekkili kuruma sorumluluk yüklenebilmesi için öncelikle bu hususun kesin olarak tespitinin gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranı ve kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğu, kazanın oluşumunda varsa kusur oranı ve ödenecek tazminatın bilirkişi tarafından hesaplanmasının gerektiğini, temerrüt söz konusu olmadığından faizin başlangıç tarihi ve faizi kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; 1-Davacıların davasının Kısmen Kabul – Kısmen Reddi ile, A) Davacı … için 213.326,12 TL (151.518,60 TL sigortacısız araç olan … plakalı araç yönünden, + 61.807,52 TL plakasız ve tescilsiz motosiklet yönünden) tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, B) Davacı … için 66.566,77 TL (47.280,21 TL sigortacısız araç olan … plakalı araç yönünden + 19.286,56 TL plakasız ve tescilsiz motosiklet yönünden) tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, C) Davacı … için 24.313,18 (17.268,86 TL TL sigortacısız araç olan … plakalı araç yönünden + 7.044,32 TL plakasız ve tescilsiz motosiklet yönünden) tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, D) Davacı … için 12.576,01 TL (8.932,33 TL sigortacısız araç olan … plakalı araç yönünden + 3.643,68 TL plakasız ve tescilsiz motosiklet yönünden) tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; davalının müştereken ve müteselsilen zararın tamamından sorumlu olduğuna ilişkin itirazları dikkate alınmaksızın ve hatalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kazaya karışan …plaka sayılı araç ve dava dışı …’in sevk ve idaresindeki motosikletin kaza tarihi itibariyle geçerli ZMM Sigorta Poliçelerinin bulunmaması nedeniyle davalı Güvence Hesabı’nın her iki aracın teminat limiti toplamı olan 450.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olduğunu, alınan bilirkişi raporunda …plaka sayılı araç sürücüsünün %70, …’in %30 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, Güvence Hesabı’nın her iki araç için de kusur oranlarına göre değil, müştereken ve müteselsilen sorumluluk esasına göre tüm zarardan, teminat limiti olan 450.000,00 TL’den sorumlu olduğunu, yargılama sırasında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi raporu ile … plaka sayılı araç sürücüsünün %70, …’in %20, müteveffa …ın ise %10 oranında kusurlu olduğunun belirtildiğini, %100 kusura göre müvekkillerinin toplam zararı 573.638,00 TL olarak belirlenmiş olup, müteveffanın %10 kusuru tüm zarardan indirildiğinde müvekkillerinin talep edebilecekleri toplam zararın 516.274,20 TL olduğunu, buna göre davalı Güvence Hesabı’nın 450.000,00 TL olan limitin tamamından sorumlu olacağını, mahkemece araç sürücülerinin kusurları oranında tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, zararın hesaplanmasında hükme en yakın asgari ücret verilerinin dikkate alınması gerekir iken, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2015 yılı asgari ücret verilerinin dikkate alınmasının doğru olmadığını, her bir müvekkili için hükmedilen tazminat miktarları bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken toplam tazminat miktarı üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi ayrıca hatır indirimi nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı bulunduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; müteveffanın aylık kazanç tutarı bordro ile tespit edilmiş olmasına rağmen, beyan deliline dayanılarak daha yüksek tutar üzerinden hesaplama yapılmış olmasının kabul edilemeyeceğini, maaş bordrosu dışında hiçbir vergi kaydı, meslek odası yazısı vb. bulunmamasına rağmen asgari ücretin 2 katının çok üzerinde aylık kazanç belirlenerek hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, tescilsiz araç nedeniyle müvekkili kurumun sorumluluğuna gidilemeyeceğini, tescilsiz, plakasız motorlu araçların trafiğe çıkması yasak olduğu gibi, tescil edilmeyen motorlu araçların zorunlu trafik sigorta poliçelerinin olmamasının gayet doğal olduğunu, müvekkili kurumun trafik sigorta poliçesi yaptırması zorunlu olup, kaza tarihinde geçerli zorunlu trafik poliçesi olmayan plakalı motorlu aracın kusuru oranında sorumlu tutulabileceğini, mahkemece, olay tarihinde geçerli olan teminat limitini aşacak şekilde hüküm kurulduğunu, davacı eşin yeniden evlenme ihtimalinin olay tarihindeki yaşına göre belirlenmesi gerekir iken, davacı …’nin yeniden evlenme ihtimalinin rapor tarihine göre hesaplanmasının hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar Olunan … ve İhbar olunan …, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunuda bulunmuşlardır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan, vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
23/07/2012 tarihinde, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki …plakalı sayılı araç ile trafikte seyri sırasında, dava dışı …’in kullanmakta olduğu motosiklete çarpması neticesinde, motosiklette yolcu olarak bulunan davacılar desteği …ın vefat ettiği, kusur bilirkişi raporu ile; kazanın meydana gelmesinde, … plaka sayılı araç sürücüsü ..ın %70, …’in %30 oranında kusurlu olduğu, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise, kazanın meydana gelmesinde, … plaka sayılı araç sürücüsünün %70, …’in %20, müteveffa ….’ın ise %10 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece, hatır taşıması indirimi de yapılarak, her iki araç için ayrı ayrı olmak üzere ve araçların sürücülerinin ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tespit edilen kusurları oranında belirlenen miktarlarda tazminata karar verildiği görülmektedir.
Davacılar vekilinin istinaf itirazları bakımından;
Bilirkişi raporu ile, davacı tarafça talep idilebilecek tazminatlar hesaplanmış, daha sonra ayrı ayrı her iki araç için 225.000,00 TL teminat limitine göre ve kazaya karışan araçların ayrı ayrı kusur oranlarına göre tazminat miktarları belirlenmiş, mahkemece belirlenen tazminat miktarlarından ayrıca tescilsiz motosiklet yönünden hatır taşıması indirimi yapılarak karar verilmiştir.
Kazaya karışan araçların kaza tarihi itibarı ile ZMM sigorta poliçelerinin bulunmadığı, kaza tarihi itibarı ile tek araç için geçerli ölüm ve sakatlanma halinde ZMM teminat limitinin 225.000,00 TL olduğu sabittir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 88. maddesi hükmü uyarınca; bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Birden fazla kişinin sorumlu olduğu durumlarda, bunlar arasındaki ilişki bakımından zarar, olayın bütün şartları değerlendirilerek paylaştırılır. İşletenlerin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak amacıyla mali sorumluluk sigortası yaptırmaları yasal bir zorunluluktur (m. 91). Sigorta şirketinin sorumluluğuna ilişkin düzenleme ise, aynı Yasanın 99. maddesinde öngörülmüş olup, madde hükmü aynen; “Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar. Ödemeyi yapan sigortacı, ödenen miktarın sorumluluk oranlarında paylaşılmasını diğer sigortacılardan yazılı olarak talep eder….” şeklindedir. Sigorta şirketlerinin sorumluluğu, 2918 s. KTK’nun 88. maddesi hükmü uyarınca müteselsil sorumluluk olarak düzenlenmiş olup, her borçlu iç münasebet bakımından hissesi ne olursa olsun borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür. Bu itibarla, kazaya neden olan her iki aracın zorunlu mali sorumluluk sigortalarının ayrı ayrı poliçe limitlerinin toplamı esas alınarak, her bir sigortanın kendi sigortalısının kusuruna göre ve toplam gerçek destek zararları karşılanana kadar ayrı ayrı kendi limitlerine göre sorumlu oldukları gözetilerek hüküm kurulması gerekir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.06.2015 Tarih 2013/17-2441 E. 2015/1541 K. Sayılı İlamı )
Dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafça talep edilebilecek toplam destekten yoksun kalma tazminat miktarı 573.638,00 TL olarak belirlenmiş olup, belirlenen tazminat miktarı, her iki araç için, kişi başı sakatlanma ve ölüm halinde poliçe teminat limiti olan 450.000,00 TL’nin üzerinde olduğundan, davalı Güvence Hesabı’nın, ayrı ayrı poliçe limitlerinin toplamı dikkate alınarak karar verilmesi gerekmektedir.
Davacılar desteği motosiklette yolcu olduğundan, kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmamaktadır. Ancak, zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde, 6098 sayılı TBK’nın 52. Maddesi, hatır taşıması bulunması halinde de TBK’nın 51. Maddesi maddesi uyarınca, tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Müteveffanın kask takmaması nedeniyle ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından belirlenen %10 kusur, müterafik kusur kapsamındadır. Mahkemece ayrıca, tescilsiz motosiklet yönünden %20 hatır taşıması indirimi yapılmıştır.
Davacılar desteğinin kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığından, kusur indirimi yapılarak tazminat miktarlarının belirlenmesi doğru olmayıp, öncelikle, müteveffanın kusursuz durumuna göre talep edilebilecek tazminat tutarları belirlenip, bilahare müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda, kazanılmış haklar dikkate alınarak ve karar tarihine en yakın asgari ücret esas alınarak tazminat miktarlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Davacılar ihtiyari dava arkadaşları olduğundan, davacılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tüm tazminat toplamı üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi, yasal düzenlemeler gereği, TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti taktir edilemeyeceğinin gözönüne alınmaksızın, davalı sigorta şirketi yararına hatır taşıması nedeniyle yapılan indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Gücence Hesabı vekilinin istinaf itirazları bakımından;
Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddesine göre Güvence Hesabı, trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına almaktadır.
2918 sayılı KTK’nın 91.maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesinde; trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabına başvurulabileceği, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde; motorlu bisikletin, silindir hacmi 50 cc’yi geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50 km’den az olan bisiklet olduğu düzenlenmiş, 2918 Sayılı KTK’nın 103. maddesinde ise; motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu düzenlenmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde; plakasız ve tescilsiz motorsiklet nedeniyle müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, motosikletin tescile tabi olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini savunmuş, istinaf dilekçesinde de, tescil edilmeyen motorlu araçların, zorunlu trafik sigorta poliçelerinin olmamasının doğal olduğu ve bu sebeple müvekkili kuruma sorumluluk yüklenemeyeceğini ileri sürmüştür. Kazaya neden olan tescilsiz vasıta, dosya içerisinde yer alan kaza tespit tutanağında Kuba marka tescil plakasız motorsiklet olarak geçmektedir. Dosya kapsamından, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece araç üzerinde gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile aracın cinsi, modeli, silindir hacmi, trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Dava dilekçesinde, murisin köy korucusu olduğu, ayrıca kendisine ait traktörle taşımacılık, ekip, biçme, hasat ve patoz işleri yaparak gelir elde ettiği ileri sürülmüş, dinlenilen tanıklar murisin, traktörle gelir elde etmesi yanında dükkan işleterek de gelir elde ettiğini beyan etmişler, aynı zamanda davacı olan ve köy muhtarı olduğu anlaşılan … ve dava dışı şahıslar tarafından hazırlanan belgeler ile murisin vefatından önceki gelirine ilişkin tespit yapılmış, bilirkişi tarafından, davacılar vekilinin, müteveffanın ticari işleri karşılığında asgari ücret ile işçi çalıştırabileceğine dair muvafakat ettikleri, müteveffanın gelirinin bordrolu ücreti + ticari faaliyetleri yerine ikame edilecek işçinin asgari ücreti üzerinden belirlenerek hesap yapılmasını talep ettiği, davacılar vekilinin beyanının yerinde görüldüğü belirtilerek, murisin gelirinin bordrolu ücret + asgari ücret toplamı üzerinden tespit edilerek, hesaplama yapılmıştır.
Tanıklar, murisin dükkan işlettiğine dair beyanda bulunmuşlar ise de, dava dilekçesinde bu husus ileri sürülmediği gibi, 10/09/2012 tarihli …’ın da ismi bulunan “İlgili Makama sunulmak üzere” başlıklı belgede, dükkandan bahsedilmemiş, murisin bu işi yaptığına dair dosyaya herhangi bir kayıt, belge vs. ibraz edilmemiştir. Sadece tanık beyanları ile murisin dükkan işlettiği ve bu işten gelir elde ettiğinin kabulü mümkün değildir.
Ancak, …. plaka sayılı traktörün, müteveffa ….’a ait olduğuna dair dosyaya ruhsat kaydı sunulmuştur. Her ne kadar desteğin ölümünden sonra traktör ile taşımacılık, ekip, biçme, hasat ve patoz işlerinin devam etmesi halinde davacıların gelir elde etmeye devam edeceği kabul edilmeli ise de, mahkemece, desteğin yerine başkasının çalıştırılması imkanı gözönüne alınarak, ona ödenecek ücret ya da ödenmesi gereken ücret temel esas alınarak bu miktar üzerinden destek zararının hesaplanması gerekmektedir. Bu hususta mahkemece herhangi bir araştırma yapılmamış, davacılar vekilinin beyanı ve talebi doğrultusunda hazırlanan rapora göre karar verilmiştir.
Buna göre traktör ile taşımacılık, ekip, biçme, hasat ve patoz işleri ile uğraşan desteğin, bedensel ve yönetsel katkısının ve bu kişinin yerine başkasının çalıştırılması halinde ona ödenecek ücretin ne kadar olduğu araştırılarak, belirlenmeli, desteğin traktör ile ilgili çalışmalarında fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne kadar olacağı tespit edilip, gerekirse bu hususta uzman bilirkişiden rapor alınıp, sonucuna göre hesap bilirkişisinden ek rapor alınarak, karar verilmelidir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı eş …’nin, rapor tarihindeki yaşı esas alınarak yeniden evlenme ihtimali hesaplanmıştır. Yargıtay 17. H.D.nin yerleşik uygulamalarına göre sağ kalan eşin evlenme ihtimalinin hesaplanmasında rapor tarihi değil, olay tarihindeki yaş esas alınarak AYİM tablosuna göre değerlendirme yapılmalı, 18 yaşından küçük her bir çocuk için bu orandan %5 indirime gidilmelidir. (Yargıtay 17. H.D. 2015/7973-2017/4351, 2014/8166-2016/3277, 2013/15731-3973 esas-karar sayılı emsal kararlar) Bu hali ile, davacı eşin evlenme ihtimalini rapor tarihindeki yaşına göre belirleyen rapora istinaden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
İhbar Olunan … ve … tarafından karar istinaf edilmiş ise de; … ve …’ın, davada taraf sıfatları bulunmadığından, kararı istinaf etme hakları da bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, HMK’nın 353/1(a)6. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, İhbar Olunan … ve …’ın istinaf başvurularının, HMK’nın 352.maddesi uyarınca reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, HMK’nın 353/1(a)6. Maddesi uyarınca, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2017 tarih, 2014/528 E. ve 2017/353 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-İhbar Olunan … ve …’ın istinaf başvurularının, HMK’nın 352.maddesi uyarınca REDDİNE,
4-Davacı ve davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından, yatırana iadesine,
5-İhbar Olunan … ve …’ın istinaf başvuruları incelenmediğinden, … ve … tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının, istem halinde, mahkemesince yatırana iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1(a)6. maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 22/06/2018