Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1337 E. 2018/825 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/1337
KARAR NO : 2018/82
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 14/04/2017
NUMARASI : 2016/247 E. 2017/370 K.
DAVANIN KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 24/05/2018
Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2017 tarih 2016/247 E. ve 2017/370 K. Sayılı dosyası kapsamında verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Dairemize tevzi edilmesi sonucu Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi …nün sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … plakalı araç ve …plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde, …’ nün yaşamını yitirdiğini, vefat nedeniyle, kızı …ve eşi … nün, müteveffa … nün desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek, müvekkili … için 5.000,00 TL, müvekkili …için 5.000,00 TL olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihi olan 02/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili, ibraz ettiği dilekçe ile, dava değerini müvekkili … için 225.000,00 TL, müvekkili …için 11.726,52 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 09/07/2013 tarihinde, sürücüsü … olan … plaka sayılı aracın, % 100 kusurlu olarak … idaresindeki … plakalı araca arkadan çarpması neticesinde … nün vefat ettiğini, kazaya karışan … plaka sayılı olup, müteveffaya ait olan aracın, müvekkili şirkete zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3.b maddesi gereği, işleten tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, bu nedenle davacılara herhangi bir ödeme yapılmasının söz konusu olmayacağını, müvekkili sigorta şirketi tarafından düzenlenen sigorta poliçesinin, ancak ispatlanabilen gerçek zararları teminat altına aldığını, davacılara, murisin vefatı nedeniyle SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı, aylık bağlanıp bağlanmadığının sorularak, yapılmış ise tazminattan düşülerek hesaplama yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda; 1-Davacı ….’nün desdekten yoksun kalma tazminatının Kabulüne, 225.000,00 TL’ nin 30/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sorumlu kalmak kaydıyla) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-DAvacı …’nün desdekten yoksun kalma tazminatının Kabulüne, 11.726,52 TL’ nin 30/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sorumlu kalmak kaydıyla) davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; ölüm ve sakatlık halinde, müvekkili şirketin sorumluluğu 225.000 TL teminat limiti ile sınırlı olduğu halde, mahkemece poliçe limitini aşar şekilde 236.726,52 TL üzerinden hüküm kurulması, ayrıca yargılama giderleri, vekalet ücretinin yine poliçe limitini aşar vaziyette 236.726,52 TL üzerinden hesaplanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafça, ıslah dilekçesinde uyuşmazlık tutarı 226.726,52 TL arttırılarak toplam 236.726,52 TL üzerinden davaya devam edildiğinin beyan edildiğini, bu durumda mahkemece müvekkil şirketin poliçe limiti doğrultusunda 225.000 TL’ye hükmedilmesi, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi ve reddedilen kısım üzerinden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davanın tam kabulüne karar verilmesinin hatalı bulunduğunu, mahkemece, eksik ve hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuş olup, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, davanın, kısmi dava olarak açıldığını, bu nedenle, ıslahla talep edilen alacak kısmının zamanaşımına uğradığını, mahkemece zamanaşımı itirazlarının göz ardı edildiğini, müvekkili şirketin temerrüde düşmemesi nedeniyle mahkemece 30/08/2013 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, ayrıca ıslah dilekçesi ile artırılan kısım için ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken, tüm alacak tutarına 30/08/2013 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müteveffa …’nün meydana gelen kazada %100 kusurlu olması nedeniyle, müvekkili şirketin davacılara herhangi bir ödeme yapma yükümlülüğü bulunmadığını, mahkemece Sosyal Güvenlik Kurumu’na yazı yazılarak, davacılara yapılan bir ödeme olup olmadığı, varsa miktarının sorulması gerekirken bu yönde bir araştırma yapılmaksızın hüküm kurulmasının doğru olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, çift taraflı trafik kazasından kaynaklanan vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
09/07/2013 tarihinde, davacılar murisi …’nün, sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile, dava dışı …ı’nın sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve buna bağlı …. plakalı tankere arkadan çarpması neticesinde, …’nün vefat ettiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde davacılar murisinin %100 oranında kusurlu olduğu, …ı’nın kusurunun bulunmadığı belirtilerek, tazminat hesabı yapıldığı görülmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür.
Davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere, destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları )
Davacılar murisinin, olay tarihinde idaresindeki araçla meydana gelen kaza neticesinde vefat ettiği, davacılar, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi olarak talepte bulunduklarından, murisin kusuru davacılara yansıtılamayacak ve davalı sigorta şirketinden tazminat talep edebileceklerdir.
Davalı sigorta şirketi, desteğin kullandığı aracın trafik sigortacısı olup, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik’in 24. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiği tarihte sigortaya konu motorlu aracın cinsine göre Hazine Müsteşarlığınca asgari tutarı belirlenen tarifedeki limitler uyarınca sınırlı sorumludur. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limiti tarifeye göre kaza tarihi olan 09/07/2013 tarihi itibariyle kişi başına ölüm/sakatlanma bakımından 250.000,00 TL olup, mahkemece, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu uyarınca ve teminat limiti dahilinde karar verildiği, davanın dayanağı ölümlü trafik kazası olması nedeniyle, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 T.C.K.’nın eylem için (m.89) öngörülen zamanaşımı süresi 15 yıl (m.66/e) olup, ıslahın uzamış ceza zamanaşımı süresi içerisinde yapıldığı, zarar, haksız fiilin meydana geldiği tarihte gerçekleşmiş olup, davacı tarafça, davalı sigorta şirketine davadan önce başvuru yapıldığı görülmekle, gerek dava dilekçesi gerekse ıslah ile artırılan kısım için temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olduğu gibi, SGK yazı cevabı ile, davacılara rücuya tabi gelir bağlanmadığının bildirildiği dikkate alındığında, davalı sigorta vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmayıp, İlk derece Mahkemesi kararının dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1(b)1. Maddesi uyarınca reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2017 tarih, 2016/247 E. 2017/370 K. sayılı kararına karşı, davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun, HMK.’nın 353/1(b)1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 16.170,75 TL harçtan, peşin alınan (31,40 + 4.042,67 =) 4.074,07 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.096,68 TL istinaf karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça, istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin, kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, davacı lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde verilecek bir dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 24/05/2018