Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1334
KARAR NO : 2019/129
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 23/06/2017
NUMARASI : 2017/2926 D.İş Esas – 2017/2926 D.İş Karar(İtiraz Hakem Heyeti 05/06/2017 tarih 2017/İHK-1983)
DAVA : Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/02/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle; 28/05/2015 tarihinde, yol kenarında beklemekte olan müvekkiline, plakasız ve … poliçesi bulunmayan motosikletin çarparak yaralanmasına neden olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle %31 oranında kalıcı iş göremezlik halinin sağlık kurulu raporu ile saptandığını, motosiklet sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması ve davalarının belirsiz alacak davası olması dikkate alınarak, 41.000,00 TL maluliyet zararının temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; maluliyet raporunun 30/03/2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olmadığını, maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce TRH 2010 tablosu dikkate alınarak hesaplanması, kusur durumunun tespiti için rapor alınması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortasız aracın kusur oranı ile sınırlı olduğunu, tazminat talebi haksız fiilden kaynaklandığından avans faizi talep edilemeyeceğini, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/f-17 maddesi gereğince davacı lehine verilecek vekalet ücretinin 1/5 olması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvuru sahibinin talebinin kabulü ile 139.604,26 TL tazminatın 24/09/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak başvuru sahibine verilmesine karar vermiş, bu karara davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti davalı tarafın itirazının reddine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; başvuru sahibinin maluliyetinin “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun düzenlenmediğini, hükme esas alınan raporun trafik kazasından bir sene geçmeksizin düzenlendiğini, kazaya karışan tescilsiz taşıtın cinsinin tespit edilmeksizin hüküm kurulmasının Hakem Heyetince kusur raporu alınmaksızın hüküm kurulmasının ve davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirtmiştir.Dava, Güvence Hesabı kapsamında TBK’nın 54.maddesine göre trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 28/05/2015 tarihinde, gece yol kenarında arkadaşlarını beklemekte olan davacıya, sürücüsü dava dışı … olan, tescilsiz ve … poliçesi bulunmayan motosikletin çarptığı, davacının yaralandığı, bu olay nedeniyle davacının güç kaybı tazminatı talebinde bulunduğu ve davacının başvurusunun kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafın istinaf iddia ve itirazları dört hususa dayanmaktadır. Birincisi, karara dayanak yapılan maluliyet raporunun yönetmeliğe uygun olmadığı itirazıdır. Karara dayanak yapılan Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinin, 31/03/2016 tarihli ve %31 fonksiyon kaybı oranlı sağlık kurulu raporunun, kazanın olduğu 28/05/2015 tarihinde yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”ne uygundur. Dolayısıyla, davalı vekilinin bu yöndeki itirazı yerinde değildir. İkincisi, Tahkim aşamasında kusur raporu alınmadan karar verildiği iddiasıdır. Oysa ki tahkim aşamasında kusur raporu aldırılmış ve dosyaya ibraz edilen 19/12/2016 tarihli kusur raporuna göre, davacının kusurunun olmadığı, tescilsiz motosikleti kullanan sürücü … %100 ve tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Hakem Heyeti tarafından olayın oluşuna, usul ve yasaya uygun olan kusur bilirkişisinin raporu dikkate alınarak karar verilmiştir. Dolayısıyla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Davalı tarafın üçüncü istinaf iddia ve itirazı aracın cinsinin tespit edilmeden karar verilmesi ve dördüncü istinaf iddia ve itirazı ise davacı lehine tam vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğuna ilişkindir. Ancak Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı, davalı tarafça itiraz edilirken bu iki hususa itiraz edilmemiştir. Bu durumda, davacı lehine usulü kazanılmış bir hak doğmuştur. Başka bir deyişle, 5684 sayılı Kanun’un 30/23.maddesi delaleti ile HMK’nın 357/1.maddesi gereğince, istinaf aşamasında bu iddia ve itirazların dikkate alınması artık olanaklı değildir. Bu çerçevede, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararı dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan, HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/02/2019.