Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1301 E. 2018/1579 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/1301
KARAR NO : 2018/1579
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/03/2017
NUMARASI : 2016/756 Esas 2017/137 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması Dairemiz Heyetince yapılan müzekere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin desteği …’ün sevk ve idaresindeki …plaka sayılı aracın karıştığı 20/06/2012 tarihli kazada …ün yaşamını yitirdiğini, davalının davacının zararından poliçe kapsamında sorumlu olduğunu, davanın salt mirasçı sıfatıyla değil aynı zamanda destekten yoksun kalan 3. Kişi olarak açıldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının dava açmadan önce müvekkili kuruma başvuruda bulunmadığını, bu hususun dava şartı olduğunu, bu nedenle ve ayrıca alacaklı ve borçlu sıfatı birleştiğinden davanın reddi gerektiğini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, kusur oranlarının tespiti gerektiğini, müvekkilinin ancak sigortalısının kusuru ve poliçe teminat limiti ile sorumlu tutulabileceğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini bu nedenle de davacının ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 2918 sayılı Kanun’un 6704 sayılı Kanunun 5.maddesi ile değişik 97. maddesi uyarınca davanın özel dava şartı yerine getirilmeden açıldığından usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacının istinaf başvurusu, 2918 sayılı Kanun’un 97.maddesinin dava şartı niteliğinde olmadığı, mahkemece başvuru için süre verilmesi gerektiği, mahkeme kararının usul ekonomisine, usul ve yasaya aykırı olduğu yönlerine ilişkindir.
Dava, trafik kazasında vefat eden kişinin yakını olan davacı tarafından Güvence Hesabına karşı açılmış destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunu’nun 5. maddesiyle değişik 2918 sayılı Kanun’un 97. maddesi ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir.
Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMSS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacak olup yasa ile özel bir dava şartı getirilmiştir.
Olayımızda, dava tarihi olan 12.07.2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Mahkemece davacı vekiline yasada öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, başvuru yapılması halinde başvurunun akıbeti beklenmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir.
HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde tamamlanabilecek nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacılara kesin süre verilmeksizin ön şart yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı düşünülmektedir.
İlk derece mahkemesince, davalı sigorta şirketine karşı açılan dava yönünden tamamlanabilecek dava şartının yerine getirilmesi için davacı tarafa kesin süre verilmeksizin karar verilmesi nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün olmadığından HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş ve bu yönde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-İstinaf istemine konu ve başlıkta yazılı İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İnceleme, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/11/2018.