Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/1278 E. 2018/160 K. 09.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUKDAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

ESAS NO : 2017/1278
KARAR NO : 2018/160
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/1303 E.- 2017/257 K.
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/02/2018

İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1303 E. 2017/257 K. sayılı dosyası kapsamında verilen karara karşı, davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Dairemize tevzi edilmesi sonucu, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile aynı yönde seyreden müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca arkadan çarpması ile, meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkilinin malul kaldığını belirterek, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …A.Ş ‘den, 1.000,00 TL kazanç kaybı, 1.000,00 TL kalıcı hasar tazminatı ve 369,00 TL tedavi giderinin, kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. Ticaret A.Ş vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın, kaza esnasındaki sürücüsü …’ın, aracın işleteni olduğunu, davalı/kiracı …’ın, kira sözleşmesine konu …. plakalı aracı uzun süreli kiralamış olması ve aracın bu kişinin fiili tasarrufu altında bulunması sebebiyle işleten sıfatını taşıdığını, meydana gelen zarardan, sigorta poliçesi çerçevesinde sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, davacının maddi zararına dayanak olarak gösterdiği harcamalar, soyut ve belirsiz olup, kabul edilmesinin mümkün olmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek, davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir
Davalı ….. Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; kazaya karşılan …. plakalı aracın, müvekkili şirket nezdinde Trafik Poliçesi ile teminat altına alındığını, kazada tarafların kusur durumunun ve davacının maluliyet oranının tespit edilmesi, SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının sorulması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; 1-Davalılardan … ( Eski Ünvan ….t A.Ş)’ye yönelik açılan maddi ve manevi tazminat davasının reddine, 2-Davalılardan ….Sigorta Şirketine yönelik açılan davanın kısmen kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre sigorta poliçe teminat bedeli ile sınırlı olmak üzere 13.892,41 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigortadan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin tedavi giderlerine yönelik talebinin reddine, 3-Davalılardan … ‘a yönelik açılan maddi tazminat davasının kabulüne, 13.892,41 TL maddi tazminat ve 369,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam: 14.261,41 TL nin kaza tarihi olan 11/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘dan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalılardan … ‘a yönelik açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘dan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; kazanç kaybının, dolaylı zarar olması nedeniyle, poliçe teminatına dahil olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin ilgili zarardan sorumluluğunun bulunmadığını, kazanç kaybı nedeniyle kurulan hükmün hatalı olduğunu, davacı taraf lehine hesaplanan tazminatın, fazla mesai nedeniyle doğduğu iddia olunan dolaylı zarar kapsamında bulunduğunu, davacının, mütemadiyen mesai yaptığı varsayımıyla hareket edilerek yapılan hesaplamaya itiraz ettiklerini, fazla mesai yapılacağı yönünde bir varsayımla müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının isabetsiz ve dayanaksız olduğunu, ayrıca fazla mesainin sürekli gelir olmaması nedeniyle, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesainin sürekliliği esas alınarak tazminat hesaplanması yapılmasına itiraz ettiklerini, İş Kanunu’nda belirtilen sürelerin üstünde mesai hesabının hukuk tarafından korunmaması gerektiğini, davacı …’in kaza öncesi gelirleri üzerinden değerlendirme yapılarak, kazanç kaybı belirlenmesi gerekirken, emsal gelir üzerinden kazanç kaybı tespiti yapılmasının, fahiş tazminata sebebiyet verdiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi’nce verilen kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan kazanç kaybı, maluliyet tazminatı, tedavi gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
11/06/2012 tarihinde, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki kamyonet ile trafikte seyri sırasında aynı istikamette seyretmekte olan davacı … idaresindeki otomobile çarpması neticesinde, dava konusu kazanın meydana geldiği, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 08/02/2016 tarihli raporda, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın %100 oranında kusurlu, davacı sürücü …’in kusursuz olduğunun belirtildiği, ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 20/04/2016 tarihli raporunda; sürekli maluliyet tayinine yer olmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 11/06/2012 tarihinden itibaren 6 ay olduğunun tespit edildiği, davacı tarafça; dava dilekçesinde, davacının, kazadan sonra 6 ay mesailere kalamadığı, bu nedenle, kazanç kaybına uğradığı belirtilerek, kazanç kaybının ispatlanması için….A.Ş. Müdürlüğü’ne yazı yazılarak; davacı ile aynı işi yapan diğer işçilerin 2012 yılı Haziran ayından Aralık ayına kadar olan maaş bordrolarının celp edilmesinin (aynı işyerinde çalışan ve aynı işi yapan …. adlı işçinin bordroları emsal olarak istenebilir.) talep edildiği, İlk Derece Mahkemesi’nce,…. ve Tic. A.Ş.’ye yazı yazılarak; 2012 yılı Haziran-Aralık ayları arasında …. isimli işçiye ait maaş bordrolarının onaylı suretlerinin istenildiği, bilirkişi tarafından, davacının net kazançları ile gönderilen emsal maaş bordroları dikkate alınarak, emsal net kazançlar arasındaki farkın, kazanç kaybı olarak (13.892,41 TL) hesaplandığı, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda 13.892,41 TL’nin, davalı … ile davalı …’dan tahsiline karar verildiği görülmektedir.
Tazminat hesabında, davacının gelirinin belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Davacı tarafça, geçici iş göremezlik süresi içerisinde fazla mesai ücretinden mahrum kalınmak suretiyle zarara uğranıldığı beyan edilerek, fazla mesai ücretine ilişkin kazanç kaybı talebinde bulunulmuştur. Bu durumda mahkemece, geçmişe dönük olarak, davacının fazla mesaiye kalıp kalmadığı, kalıyor ise zamanı, süresi ve haftanın/ayın kaç günü fazla mesaiye kaldığı hususları, çalıştığı iş yerinden sorularak, davacıya ait bilgilere göre bilirkişiden rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, aynı iş yerindeki başka bir çalışanın, fazla mesai çalışmalarına göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1(a)6. Maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için (Yukarıda belirtilen hususlarda inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere) dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE,
2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1303 E. 2017/257 K. sayılı kararının, HMK.’nun 353/1(a)6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için (Yukarıda belirtilen hususlarda inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere) dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın kaldırılma sebebine göre, davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatırana iadesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1(a)6. maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 09/02/2018